Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Ortadoğu'da silah satışı ve diplomasi
    Hasan Ersel, Dr. 25 Ağustos 2010
    Geçen günlerde ABD'nin silah satışlarıyla ilgili iki haber, yaklaşık aynı zamanda, daha çok diplomatik amaçla kamuoyuna duyuruldu. Haberlere doğrudan konu olan ülkeler farklılaşmakla birlikte, dolaylı olarak ilgi odağında İran ve İsrail yatıyordu. Bu haberlerden ilki Türkiye'yle ilgiliydi. Türkiye'nin İran ve İsrail'e ilişkin temel konularda ABD ile ters düşmesinin, ABD Kongresi'nin Türkiye'ye silah satışına izin vermemesine yol açabileceğinin Türk hükümetine iletildiği belirtiliyordu. Daha önce benzer olaylarda olduğu üzere, bu haberi duyurmak isteyen de muhatabı da bunun doğru olmadığını açıkladı. Bu da dünya basınında ilk haberin tekrarına, hatta doğrulanması yönünde kullanılmasına yol açtı. Bu bağlamda akla gelebilecek bir soru şu: Türkiye, ABD'nin önemli bir silah alıcısı mı? Pek öyle [Devamı]
    Uluslararası bankacılıkta yeni düzenlemeler
    Hasan Ersel, Dr. 23 Ağustos 2010
    Geçen aralık ayında Basel Bankacılık Gözetim Komitesi (BBGK) uluslararası bankalar için geçerli olacak 'Basel III Kuralları'na ilişkin taslağı yayımlandı. Temmuz ayındaysa bu taslakta önemli bazı değişiklikler yapıldı. Ama o da son biçimini almadı. Çünkü BBGK'nın 27 üyesinden birisi olan Almanya henüz olurunu vermedi; yeni düzenlemenin Alman bankacılığı üzerindeki etkisini inceledikten sonra yanıt verecek. Bu yeni düzenlemede ağırlık tanımlara veriliyor. 'Ana (Tier 1) sermaye', 'likidite' ve 'kaldıraç' yeniden tanımlanıyor. Bir de bu kavramlara ilişkin düzey sınırları var. [Devamı]
    Kamu harcamalarıyla ABD ekonomisini canlandırmak
    Hasan Ersel, Dr. 18 Ağustos 2010
    ABD'de Obama yönetiminin kamu harcamalarını artırarak, dolayısıyla kamu borcunu yükselterek, ekonomiyi canlandırma girişimini; bir iktisat politikası seçeneğinin tercih edilmesinden çok, 2007+ krizi ortamında başka çare olmaması biçiminde yorumlamak gerekiyor. Amaç, kamu harcamalarını artırmak yoluyla gelir yaratmak, bunun da özel harcamaları artırmasını sağlamaktı. İktisatta buna 'çoğaltan etkisi' deniyor. Bu yolun beklenen sonucu doğurabilmesi için çoğaltanın değerinin birden büyük olması gerekiyor. Öyle olduğunda gelir, yapılan kamu harcamasından daha fazla artar. Ama galiba pek de beklenen sonuç elde edilmedi. Kamu kesimi harcamalarını gerçekten artırdı. Kamu açığı da büyüdü. Ama özel harcamalarda pek kıpırdanma olmadı. ABD'de hanehalkları tüketim harcamalarını artıracağına, tasarruf y [Devamı]
    Ne olacak bu ABD'nin hali
    Hasan Ersel, Dr. 16 Ağustos 2010
    ABD ekonomisinde olup bitenler, alınan ya da alın[a]mayan iktisat politikası önlemleri ve bunlar arasındaki bağıntılara ilişkin tartışmalardan öğrenecek çok şey var. Bunlardan dünyanın kalanına ilişkin sonuçlar çıkarılabilir mi? Çok emin değilim. Çünkü, 2007+ kriziyle birlikte ABD'nin küresel ekonomiyle eklemleşme biçiminde bazı değişiklikler oluyor. Bunların ABD'nin dünya ekonomisinin kalanını etkilemesi ve onlardan etkilenmesini nitel olarak değiştirip değiştirmediği hakkında bir yargıya varmak zor. Türkiye'nin bizim 'dışa açık' diye nitelendirdiğimiz ama pek de öyle olmayan durumu nedeniyle ABD ekonomisindeki hareketlere karşı duyarlılığının daha çok sözde kaldığını düşünüyorum.ABD'de işlerin iyi gittiğini söylemek zor. Kapanan dükkânlar, boşalan iş merkezleri epeyce artmış. Ülkenin gün [Devamı]
    Çok sayıda hedefi bir defada vurmak olanaklı mı, değil mi
    Hasan Ersel, Dr. 11 Ağustos 2010
    Birden fazla hedefiniz var. Bir tek atış yapabiliyorsunuz. Bu hedeflerin hepsini birden vurmanın yolu var mıdır? Sayın Özatay ve Kumcu, kuş sürüsü örneğinden hareketle, bunun olanaksız olduğunda birleşiyorlar. Ancak ortalıkta, hem sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ortamda hem döviz kurunun hem de faiz oranının kontrol edilebileceğini, örtük de olsa ileri sürenler var. Onlar bunun yapılabileceği varsayımı altında, TCMB'yi döviz kurunu denetle[ye]mediği için eleştiriyorlar. Oysa iktisatta Robert Mundell tarafından ileri sürülen 'olanaksız üçleme' (impossible trinity) görüşü yukarıda değinilen üç amacın (sabit döviz kuru, sermaye hareketlerinde serbestlik ve bağımsız para politikası) birden sağlanamayacağını gösteriyor. Tabii, Sayın Ercan Kumcu'nun vurguladığı üzere bu üç amaca birden [Devamı]
    Merkez bankaları döviz kurunu nasıl hesaba katar
    Hasan Ersel, Dr. 09 Ağustos 2010
    Merkez bankalarının döviz kurunu nasıl hesaba katacakları hemen her ülkenin sorunu olduğu için, iktisat yazınında oldukça geniş bir yer tutuyor. Enflasyon hedeflemesi yapan ülkeler bağlamındaki görünümse şu biçimde sınıflandırılıyor: i) Gelişmiş ülkelerde uygulanan geleneksel enflasyon hedeflemesi modeli: Bu yaklaşımda merkez bankasının politika faiz oranındaki değişmeleri veren 'tepki fonksiyonunda' döviz kuru yer almıyor. Bu fonksiyon enflasyon öngörülerinin enflasyon hedefinden sapmasına ve çıktı açığına bağlı (gerçekleşen üretim düzeyinin potansiyel üretim düzeyinden farkı). Bu yaklaşımda iki noktaya dikkat etmek gerekiyor. Bunlardan ilki enflasyon değişkeninin katsayısının büyük olması. İkincisi ise merkez bankasının bir çıktı (ya da büyüme) hedefinin olmaması. Merkez bankası enflasy [Devamı]
    Enflasyon hedeflemesi ve döviz kuru
    Hasan Ersel, Dr. 04 Ağustos 2010
    Enflasyon hedeflemesi yaklaşımını benimseyen bir ülkede, döviz kurundaki hareketler nasıl ele alınmalı? Bu soruyu sayın Fatih Özatay doğru bir biçimde gündeme taşıdı. "Doğru bir biçimde" dememin nedeni, bir başka tartışmanın daha var olması. O da döviz kurunun, belli bir faaliyeti (örneğin ihracat) yapanların gelirlerini artıracak biçimde ayarlanması önerisi. Bu öneri, toplumun bütünü üzerindeki etkilerle ilgilenmiyor. Oysa Özatay'ın sorduğu soru, toplumsal açıdan daha iyi sonuç elde edebilmek için para politikası bağlamında döviz kurunun nasıl ele alınmasının uygun olacağının araştırılmasına yönelik. Sayın Özatay'ın önerisi, enflasyon makul bir düzeye indirildikten sonra (Burada kastettiği anlık indirme değil, enflasyonun uygun olarak tanımlanan [diyelim ki yüzde 5] düzeyde istikrara kavu [Devamı]
    Ayrımcılığa karşı atılacak en önemli adım bir an önce yasa çıkarmak
    Hasan Ersel, Dr. 02 Ağustos 2010
    Türkiye'de yapılan araştırmalar, toplumsal, kültürel, milliyet ve cinsiyet üzerinden ayrımcılığın devam ettiğini gösteriyor. Buna karşı bir yasa şart ama ayrımcılık, 'yasaklandığında' değil, toplum tarafından 'ayıplandığında' sona erer.   Kamuoyunda yer aldığı biçimiyle 'Kürt sorunu' başlığı altında toplanan 'sorunlar kümesi'nin neler olduğunun iyi anlaşılması ilk bakışta göründüğünden daha zor. Her şeyden önce bu sorunlar kümesi daraltılabilir nitelikte değil. Sorunlar farklı boyutlarda yer alıyor. Kendilerine özgü özelliklerinin iyi kavranması, bunu yaparken bütünle olan ilişkilerinin de gözden uzak tutulmaması gerekiyor. İkinci olarak, bunlardan bazıları çok daha genelde ortaya çıkan toplumsal sorunların belli bir biçimde somutlaşması. Bu tür sorunlar Kürt sorunu bağlamında algılanmalar [Devamı]
    Yatırımın krizden çıkıştaki rolü
    Hasan Ersel, Dr. 28 Temmuz 2010
    Ulusal geliri harcama bileşenleri itibariyle "Tüketim; yatırım devlet harcamaları ve net ihracatın toplamdır" diye ifade ediyoruz. Doğru tabii. Ancak insanın zihninde "Bunlar toplanabilir olduğuna göre benzer şeylerdir" biçiminde bir algılamanın doğmasına da yol açıyor. Böyle olunca da ulusal geliri artırmak için bu harcamalardan herhangi birisinin artmasının yeterli olacağını düşünmek kolay oluyor. "Yatırım yapılmıyorsa, ihracatımızı artırırız, o da olmazsa tüketimi pompalarız" pekâlâ bir çözüm olarak düşünülebiliyor. Oysa işin aslı böyle değil. Bu harcamaların her birisinin ekonomi, toplum yaşamı hatta bireyler üzerindeki etkileri farklı. Üstelik bu etkilerin zaman içinde dağılımı da öyle. Yatırımların etkileri yıllar hatta on yıllarla sürerken tüketiminki çok daha kısa. Öte y [Devamı]
    Özel tüketim harcamaları ve iktisadi canlanma
    Hasan Ersel, Dr. 26 Temmuz 2010
    Sayın Ercan Türkkan, iki yıl önce, kredi ve banka kartı kullanım verilerinden hareketle hanehalkı tüketimindeki gelişmeleri izlemeyi amaçlayan bir endeks geliştirdi. Bu endekse ilişkin bilgileri de muntazam bir biçimde aylık olarak yayımlıyor. 'e.t.t.e aylık bülten' adlı bu bültenden özel tüketim harcamalarındaki hareketler hakkında, önemli bilgiler edinmek olanaklı. [Bu endeksin neyi ifade ettiği, hesaplama yöntemi ve diğer bilgiler için: Ercan Türkkan: Özel tüketim talebinin izlenmesinde kartlı alışveriş: Yeni bir tüketim endeksi önerisi -'e.t.t.e', Haziran 2008, www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/ErcanTurkan_ette.pdf]. 'e.t.t.e' ile TÜİK'in tüketim tahmini ile benzerlik gösterdiğini, aralarındaki bağıntı katsayısının yüksek olduğunu da belirtmek gerek. 'e.t.t.e.' bülteninin Hazi [Devamı]