Arşiv

  • Mart 2024 (18)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    Uzlaşmak her zaman işbirliği anlamına gelmez
    Hasan Ersel, Dr. 16 Haziran 2010
    Küresel krizin etkisi azaldıkça, ülkelerarası işbirliği arayışları da zayıflamaya başlamış gibi görünüyor. Artık küresel boyutta uzlaşmalardan söz eden pek kalmadı. Yetkililer, çok sıkışınca, sonbaharda yapılacak G-20 zirvesine gönderme yapıyorlar. Nasıl olsa G-20 zirvelerinin son maddesi değişmiyor: "Bu konular G-20 maliye bakanları tarafından etraflı bir biçimde incelenecek ve hazırlanan rapor bir sonraki G-20 zirvesinde ele alınacak." Daha dar ölçekte, ikili ilişkilerin nasıl seyrettiğine gelince: Bir görüşe göre ABD ile AB arasında bir kriz yaşandığı doğru değil. Her iki tarafın da iktisat politikaları aynı amaca yönelik ve yapılan uygulamalar benzer nitelikte. Tabii farklılıklar var. Ancak bunları da ekonomilerin yapılarındaki farklılıklar ile açıklamak olanaklı. Bu görüşte [Devamı]
    İstihdam artırıcı önlemler ne getirir
    Hasan Ersel, Dr. 14 Haziran 2010
    İşsizlik sorununun krizle birlikte daha da büyümesi, istihdam konusunun ciddi biçimde ele alınmasını gündeme getirdi. İstihdamı, büyümenin fonksiyonu olarak görüp, çözümü piyasaya bırakan yaklaşımın pek de sonuç vermediği böylece görüldü. Daha önce de işsizliği çözebilmek için, kamu kesimini "gizli işsiz" deposuna çevirmenin sonuç vermediğini görmüştük. Bu arada işsizliğin toplumsal maliyeti da yükselmeye başladı. Ulusal İstihdam Stratejisi çalışmaları, bu konuyu sistematik bir çerçeve içinde ele alamaya yönelik, olumlu bir adım. Strateji arayışına girişilmiş olması işsizlik sorunun çözümünün hiç de kolay olmadığını gösteriyor. Olayın hem sistematik bir biçimde ele almak hem de çözümünün uzun zaman alacağını unutmamak gerekiyor. Bu nedenle, istihdam konusunda kısa, orta ve uzu [Devamı]
    Saydamlık mı patavatsızlık mı
    Hasan Ersel, Dr. 09 Haziran 2010
    Yıllar önce, özelleştirme konusunda danışmanlık yapmak üzere Türkiye'ye gelen bir uzman bana "Türkiye'de sorumlu kişilerin sorumsuz beyanat vermelerini engelleyecek bir yasal düzenleme olup olmadığını" sormuştu. Biraz şaşırıp, biraz da canım sıkılarak olmadığını söyledim. O da mutsuz bir ifadeyle "Bizde de yok" dedi. Hangi ülkeden olduğunu anımsamıyorum. Ama geçen hafta olanlara bakılırsa Macaristan'da da yokmuş. Geçen perşembe, Macaristan'da iktidarda olan Fidesz partisinin başkan yardımcısı Lajos Kosa, ülkesinin Yunanistan benzeri bir krize sürüklenme tehlikesi içinde olduğunu söyledi. Kosa'nın yaptığı açıklamaya göre 2010 yılında da bütçe açığı tahmin edildiği gibi GSYH'nin yüzde 3,5'i dolayında kalmayacak, yüzde 7,5'e fırlayacaktı. Ertesi gün, haber ajansları ortalığı yatışt [Devamı]
    Karar almada doğru yöntemi bulamazsak küresel yarışın dışında kalırız
    Hasan Ersel, Dr. 07 Haziran 2010
    Türkiye'nin önündeki sorunların önemli bir kısmı uzlaşma ile çözülmeyi bekliyor. Ancak uzlaşma konusundaki başarısızlık önemli bir engel. Öte yandan uzlaşma gerekmeyen konularda da karar almada güçlükler yaşanıyor.     Bir süre önce Sayın Cem Kozlu'nun yapıp sunduğu 'Başarının İzinde' programının konukları Sayın Bülent Eczacıbaşı ve Sayın Gürer Aykal idi. Konu, yönetimde karar alma yöntemlerine geldi. Sayın Eczacıbaşı, sonul kararı uzlaşmaya bırakan bir anlayışı benimsediğini söyledi. Sayın Aykal ise tek elde karar vermeden yana olduğunu belirtti. Tabii, her ikisi de kendi farklı alanlarındaki deneyimlerini aktarıyorlardı. Sayın Aykal, orkestra yönetmenliği söz konusu olduğunda başka türlü olamayacağının altını çizdi ve bunun dışına çıkmayı deneyen Dimitri Mitropoulos'un (1896 [Devamı]
    Belirsizlikler artarken
    Hasan Ersel, Dr. 02 Haziran 2010
    TÜİK nisan ayı için dış ticaret rakamlarını açıkladı. Eğilimlerde değişen bir şey yok. İhracatımızda artış var ancak ithalatımızın artış hızı daha fazla olduğu için dış ticaret açığımız büyüyor. Maliye Bakanlığı'nın açıkladığı bütçe rakamları, nisan ayında bütçe açığının bir yıl önceye oranla ciddi bir artış göstererek 4.5 milyar TL'ye ulaştığını gösteriyor. Bu ilk bakışta göründüğü kadar kötü bir sonuç değil. Bir kere, ilk dört aya bir bütün olarak bakıldığında bütçe açığı geçen senenin altında. İkinci olarak, nisan ayında iç borç servisi bir önceki yıla oranla yüzde 107,6 daha fazla. Dolayısıyla Maliye Bakanlığı, bu gelişmenin bir eğilim değişikliğini değil, bu ayda faiz harcamalarının yoğunlaşmasının sonucu olduğunun altını çizmekte haklı. Enflasyon ve büyüme hızı açısından p [Devamı]
    İhracatın finansmanı sorunu
    Hasan Ersel, Dr. 31 Mayıs 2010
    Değişen dünya koşullarında ihracatımızı artırmanın pek de kolay bir iş olmadığı anlaşılıyor. Bunun için ihracatımızın artmasını zorlaştıran etmenlere bakmak, bunlardan hangilerini etkileyebileceğimizi saptamak gerek. TEPAV'ın bir süre önce yayımlanan bir araştırması bu konuda yardımcı olabilecek nitelikte. (S. Kalkan, H.Ç. Dündar ve A. Dinççağ; Türkiye'de Dış Ticaret ve Dış Ticaret Finansmanı-İhracattaki Düşüşte Finansman Sıkıntısı Ne Kadar Etkili? TEPAV Politika Notu, Mayıs 2010.) Bu çalışma, Nisan 2010'da 40 büyük ihracatçı firma ve dış ticaret finansmanına aracılık eden 5 bankaya uygulanan bir anketin sonuçlarını değerlendiriyor. İlk önemli saptama, bilineni doğruluyor: 2009 yılında ihracatımızda önemli düşme (yüzde 23) olmuştur. İhracatımızdaki düşüşün en önemli nedeni yeni [Devamı]
    Dış ticarette ne oluyor
    Hasan Ersel, Dr. 26 Mayıs 2010
    Türkiye'nin geçen seneye oranla toparlanmakta olduğu anlaşılıyor. Bu, küçümsenmemesi gereken memnuniyet verici bir gelişme. Ama iki noktayı gözden kaçırmamak gerekiyor. Bunlardan ilki toparlanmanın kalıcılı olup olmadığı, ikincisi ise diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda, Türkiye'nin toparlanma hızının ne derece tatmin edici olduğu. Önce kısaca toparlanmanın kalıcılığı sorununa değinelim. Türkiye'de izlenen iktisat politikasının yeni bir çalkantının nedeni olabileceğini söylemek haksızlık olur. Buna karşılık, Türkiye'nin olumsuz dış şoklarla karşılaşması olasılığı hiç de düşük değil. Avrupa'daki gelişmeler bu olasılığı daha da artırıyor. Dolayısıyla bu bağlamda, Türkiye'nin izlemekte olduğu iktisat politikasının bu şokların olumsuz etkilerini en aza indirecek nitelikte olup olm [Devamı]
    Avrupa'nın bocalamasının faturası
    Hasan Ersel, Dr. 24 Mayıs 2010
    Eskiden 'açık ve kapalı ekonomi' ayrımı önem taşıyordu. Gelişmiş ülkeler bu ayrımın önemini çabuk öğrendiler, iktisat politikalarını yeni ortama uyarladılar. Türkiye'de ise bu ayrımın önemini algılayamayan yöneticiler, ekonomimiz açıldıktan sonra bile kapalı ekonomideymişiz gibi politika kararları almaya devam etmeye kalkışmışlardı. Böylece kendimizi, kendi yarattığımız, 1994 krizi içinde bulmuştuk. 2008'de başlayan ve maalesef halen sürmekte olan kriz, açık/kapalı ekonomi ayrımının da ötesine geçilmesi gerektiğini ortaya koydu. Bu defa, küreselleşme olgusu ön plana çıktı. Küreselleşmenin hâkim olduğu bir ortamda, bir ekonominin tek başına, bırakın daha kapalı ekonomiye dönmeyi, marjinal sayılabilecek düzenlemeler yapmasının bile çok zor olduğu anlaşıldı. Bir şeyleri değiştireb [Devamı]
    'Mali kural'ın uygulanmasına ilişkin bir öneri
    Hasan Ersel, Dr. 19 Mayıs 2010
    'Mali kural' 2011 bütçesiyle birlikte yürürlüğe girecek. Dolayısıyla seçimin olacağı yılda Türkiye'de mali kural yürürlükte olacak. Bunun önemli ve olumlu bir değişiklik olduğu açık. Ancak öte yandan da riskli bir durum. Çünkü, verilerin özellikle (milli gelir rakamlarının) yayımlanmasındaki gecikme olgusu göz önüne alındığında, hedefler ile sonuçların karşılaştırılması gecikecek. Bu durumda da maliye politikasına ilişkin olarak zihinlerde doğan soruların yanıtlanması, kuşkuların giderilmesi hiç de kolay olmayacak. Bunun sonucu ise iktisadi karar birimlerinin algıladıkları belirsizliğin, olabileceğinden daha fazla olması. Öte yandan, 2011 yılı, pek de rahat bir yıl olacağa benzemiyor. 2010 yılında ekonominin yüzde 5 dolaylarında büyümesi pek şaşırtıcı olmayacaktır. Ne de olsa, 2 [Devamı]
    Mali kural ve KİT
    Hasan Ersel, Dr. 17 Mayıs 2010
    Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan, 11 Mayıs 2010 günü, 'mali kural' konusundaki tamamlanan çalışmalar hakkında etraflı bilgi verdi. Mali kural uygulamasına geçilmesini çok olumlu karşıladığımı daha önce de belirtmiştim. Görüşümü koruyorum. Mali kuralın önemi ve gizemi yazılan denklemde değil, uygulama başarısında. Bu nedenle uygulamaya ilişkin açıklamalar bana daha önemli geliyor. Bu yazıda en önemli nokta olmamasına rağmen, bir örnek olmak üzere, 'kamu iktisadi teşebbüsleri'ne (KİT) ilişkin düzenleme ele alınıyor. [Devamı]