Arşiv

  • Nisan 2024 (7)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    2010'da şirketlerin dayanma gücü sınanacak
    Güven Sak, Dr. 24 Aralık 2009
    2010 yılı nasıl bir yıl olacak? Günün sorusu budur. İsterseniz hiç uzatmadan başlayalım. 2010 yılı, bankalarımızın ve de banka dışı şirketler kesiminin dayanma gücünün sınandığı bir yıl olacaktır. Buradaki "dayanma gücü" doğrudan doğruya şirketlerin, Sayın Başbakanımızın veciz ifadesiyle "zulalarının büyüklüğü" ile alakalıdır. Öncelikle bu zulanın manası iyi anlaşılmalıdır. Sonra ise şu dayanma gücü testine bir bakılmalıdır. İlk yanıtlanması gereken soru işe şudur: "2009 yılı neden bir göreli sükûnet içinde geçmiştir?" Yoksa hükümetimiz bir tedbir mi almıştır? Merak edenleri bekleriz efendim. "2010 yılını belirleyecek en temel eğilim ne olabilir?" deseniz, benim aklıma bu aralar hemen bu "dayanma gücü" kavramı gelir. Bence 2009 yılını belirleyen, bu kavram olmuştur. İsterseniz b [Devamı]
    Geçmişle hesaplaşma geleceğin yerini almamalı
    Güven Sak, Dr. 22 Aralık 2009
    Dün Referans "Genç girişimciler tedirgin" manşeti ile çıktı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) hafta sonu Ankara'da ülkemizin en geniş tabanlı genç girişimciler hareketini başlattı. Demokratik oda hareketi, kadın girişimcilerden sonra genç girişimcileri de bünyesinde örgütlemeye başladı. İyi de yaptı. Genç Girişimciler Kurulu Kongresi'nin ilki Ankara'da yapıldı. Toplantıya Türkiye'nin her tarafından 1500 delege katıldı. Toplantıya katılanlar gençlerdi. Katılımcıların yüzde 70'i 30-39, kalanı ise 20-29 yaşları arasındaydı. Peki, o manşet nereden çıktı? Genç girişimciler hakikaten rahatsız mıydı? Toplantıdan benim aldığım izlenimler azıcık farklıydı. Bakın nasıldı? Artık her toplantının başında salonun nabzını hemen tutabilmek mümkün oluyor. TOBB Genç Girişimciler Kurulu [Devamı]
    Platin talebi krize rağmen neden düşmüyor
    Güven Sak, Dr. 19 Aralık 2009
    Geçenlerde İngiliz Financial Times gazetesindeki habere göre yukarıdaki sorunun yanıtı gayet basit: Çünkü Çin'de düğün sayısı artıyor. Gelin bakın neden artıyor? Çin acaba daha tempolu büyür mü? "Bu kriz artık sona erer mi" diye merak edenleri aşağıya bekleriz efendim. Hatırlar mısınız bilmem. Bundan bir süre önce, "Çin'deki gelin kıtlığı problemi çözülmeden Çin, tasarruf eden bir ülke olmaktan çıkıp tüketime zor yönelir, bu küresel ekonomide zor toparlanır" mealinde bir yazı yazmıştım yine hafta sonu Referans'ına. Haziranın sonuydu. Yazı ( http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=125045 ) mealen şöyleydi: Çin'de 1970'li yıllarda uygulamaya konulan tek çocuk politikası nedeniyle yeni doğan erkek bebeklerin kız bebeklere oranı 1.20'ye ulaşmıştı. Her yüz kız bebeğe karşın [Devamı]
    Çek Kanunu toparlanmayı yavaşlatır mı
    Güven Sak, Dr. 17 Aralık 2009
    Başlıktaki sorunun cevabı evettir. Gelin bakın neden hal böyledir. Vaziyet aynen o ifadedeki gibidir: "Cehenneme giden yol iyi niyet taşları ile döşelidir." İyi niyetle başlatılan bir düzenleme çabası olumsuz sonuçlar üretmeye adaydır. 2007 yılından beri bu hükümet acaba kaç tane bu tür sakarlık yapmıştır? Sayısı galiba çoktur. Bazı işler yalnızca niyetiniz halisane diye olumlu sonuçlar vermez. Tevekkülden önce "Bu iş nereye gider" diye azıcık düşünmek gerekir. Kıssadan hisse budur ve en başta söylenmesinde fayda vardır. [Devamı]
    Türkiye COP15'te neyi hedeflemektedir
    Güven Sak, Dr. 12 Aralık 2009
    COP15'in ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği konferansları serisinin on beşincisi Kopenhag'da (COP15) devam ediyor. Toplantı iki nokta üzerine odaklanıyor: Birincisi, güzel mavi küremizi daha uzun bir süre türümüz için yaşanabilir kılabilmek için bu gezegen üzerinde, bugünkü hayat tarzımızın neden olduğu, yıllık karbon emisyonlarına bir sınır getirmek. İkincisi ise mevcut hayat tarzımız her yıl artan oranda karbon emisyonuna neden olduğuna göre hayat tarzımızdaki değişikliğin getireceği faturayı kimin, nasıl üstleneceğine bir karar vermek. Bu kararlar verilebilecek mi? Galiba hayır. Aslında Kopenhag Zirvesi'ne doğru gidilirken buradan, Kyoto Protolü'nün yerini alacak bir anlaşmanın çıkabileceğine inanılıyordu. Anlaşma çıkmayacak ama nereye [Devamı]
    Finansal Krizler ve Türkiye' kitabını okudunuz mu
    Güven Sak, Dr. 10 Aralık 2009
    Okumakta fayda var. Amerika Birleşik Devletleri'nde bir finansal kriz olarak başlayan 2008 krizi, bizim buraya bir reel sektör krizi olarak geldi. Suyun öte yanında başlayan kasırga, aheste aheste bizim kıyılarımıza kadar ulaştı. Biz öyle "Acep bu ne ola ki?" diye bakar ve uzaktan kasırgaları izlemekten kaynaklanan engin deneyimimizle "Canım, ille de üstümüze gelecek değil ya, teğet de geçebilir" diye ıslık çalarken fırtınaya yakalandık. Yakalandığımız fırtına, alıştığımız krizlere benzemiyordu. Peki ama bizim alıştığımız krizler nasıldı? Bunun farkı nereden kaynaklanıyordu? Bu krize karşı yapabileceklerimizi yaptık mı? Yapabilecek olup da yap(a)madıklarımız nelerdi? Bundan sonra bizi neler bekleyebilir? Bu tür soruların cevapları Fatih Özatay'ın "Finansal Krizler ve Türkiye" b [Devamı]
    Demir pirinç çanağının peşinde bu kez bir milyon kişi vardı
    Güven Sak, Dr. 05 Aralık 2009
    Hadi daha kesin söyleyelim. Geçen pazar Çin'de kamu personeli sınavlarına tam 1 milyon 40 bin kişi katıldı. 2010 programına göre yaklaşık 15 bin kişi işe alınacaktı. Ama sınava tam bir milyon kırk bin kişi katıldı. Bu amaçla 44 ayrı merkezde sınav düzenlendi. Geçen yıl aynı sınava Çin genelinde 770 bin kişi başvurmuştu. 2009 yılında boş kadro sayısı 13 bin 500 civarındaydı. Doğrusu ya ben sınavdan İngiliz The Guardian gazetesinin orta sayfa fotoğrafı sayesinde haberdar oldum. Ve birden merakıma mucip oldu. Bizim buralarda, malum daha önemli işlerimiz var, birbirimizi yemekten etrafa bakmaya fırsatımız olmuyor. Başbakandan başlayarak, herkesin komşusu ile büyük bir şevkle kavga ettiği bir ortamda, haliyle, böyle konular gazetelerin de ilgisini çekmiyor. Olsun, benim ilgimi çekiyo [Devamı]
    Yoksa Dubai W ile mi yazılıdır
    Güven Sak, Dr. 03 Aralık 2009
    Dubai'yi gördünüz mü? Görenler ne kadar gerçek dışı göründüğünü bilirler. Bir nevi Disneyland işte. Aslı yok ortada, hep taklidi var. En azından bende yarattığı izlenim budur. 2008 krizi öncesi likidite bolluğu Dubai'de de bir gayrimenkul çılgınlığına yol açmıştı. O koca koca binalar işte o arada dikilivermişti. Dubai adı verilen çakma kent işte o arada çölden yükselivermişti. İşler borç para ile yürüyordu o devirde. Bir lira ile yüz liralık iş çevrilebiliyordu. Alınanı geri verme zamanı krizle birlikte geldi. Arife günü Dubai'de işleri yürüten kamu şirketi Dubai World tahvil alacaklılarından altı aylık süre istedi. Altı aylık süre demek, oturup borçları yeniden yapılandırma çağrısı yapmak demek esasında. Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek, "Dubai, bizi 'doğrudan' etkilemez" d [Devamı]
    Türkiye'ye hiç dikkatle baktınız mı
    Güven Sak, Dr. 26 Kasım 2009
    Günlük hayhuy içinde gözlerden kaçıyor olabilir. Kaçmamalıdır. İktidar kavgasının şiddeti perdeliyor olabilir. Perdelememelidir. Seçime odaklı karamsar tartışma ortamı sizi mutsuz ediyor olabilir. Mutsuz etmemelidir. Siyaset, tarihin yalnızca karanlık sayfalarla dolu olduğu zannını yaratmanın bu günlerde son derece faydalı olduğunu düşünüyor olabilir. Bakın bu bütünüyle doğru değildir. Bunun en güzel göstergesi Türkiye'nin birikimidir: Türkiye kendi bölgesinde bir tanedir. Kendi bölgesindeki bütün ülkelerden daha farklıdır. Son günlerde siz hiç Türkiye'ye dikkatle baktınız mı? Bayram arefesinde gelin birlikte bir bakalım. Hiç değilse bayrama moralimiz biraz daha yüksek girelim. Türkiye, bölgesinde bir tanedir. Ben Türkiye'nin bölgesinde bir tane olduğunu, 2003 yılında Irak'ın ba [Devamı]
    S. Arabistan neden Roma'daki Dünya Gıda Zirvesi'ni finanse etti
    Güven Sak, Dr. 21 Kasım 2009
    Bu haftanın başında, FAO (Uluslararası Gıda Örgütü), Roma'da Dünya Gıda Zirvesi'ni topladı. Haberlere göre toplantı pek başarılı değildi. Zaman kaybı olarak niteleniyordu. Gelişmiş ülkeler, dünyada açlıkla mücadele için somut bir program açıklamadılar. Açlığın kökünün kazınması için mutat "politikacı" açıklamaları yapıldı. Geçen gün, İngiliz The Economist dergisi, gıda güvenliğiyle ilgili bir yazıya Amerika'nın eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'dan bir alıntı ile başlıyordu: 1974 yılında düzenlenen ilk Dünya Gıda Zirvesi toplantısına katılan Kissinger, "On yıl sonra gece aç uyumak zorunda kalan çocuk kalmayacak" demişti. Sene 2009, aç insanların sayısı 100 milyon daha artarak bir milyarı aşıyordu. Dikkat ettiniz mi? Sayın Başbakanımız da bu son zirve toplantısındaydı. Zaman [Devamı]