Arşiv

  • Nisan 2024 (7)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    IMF varsa tasarruf problemi nitelik değiştirir
    Güven Sak, Dr. 23 Temmuz 2009
    "Daha çok tasarruf etmemiz lazım" tartışmasını izliyor musunuz? Geçenlerde Kemal Derviş buralardayken konuyu ortaya arttı. Hasan Ersel, Referans'ta konuyla ilgili güzel bir çerçeve çizdi. Bu tartışma, yakın geleceğimiz için önem taşıyor. IMF'nin geçen gün gelişmiş ülkelere destek açıklaması tam da aynı meseleyle örtüşüyor. Bir geçiş dönemi problemine, bir geçiş dönemi çözümü öneriliyor. Kabul edelim ki ortada son derece kötümser bir tartışma var. Ancak geçiş dönemi dinamikleriyle bundan sonra şekillenecek yeni küresel düzeni birbirinden ayırarak düşünmekte fayda varmış gibi duruyor. O ayrımı yapmazsak, Türkiye'nin uzun süre büyüme sorunları yaşayacağı bir döneme hazırlıklı olmakta fayda var. Ya IMF gibi kurumları doğru kullanmayı öğreneceğiz. Oradaki değişimi fark edeceğiz, hat [Devamı]
    Zorunlu askerlik işsizlikle mücadele için bir şans olabilir mi
    Güven Sak, Dr. 18 Temmuz 2009
    Geçen haftaya damgasını vuran iki gelişme oldu. Bunlardan ilki işsizlik rakamlarının tırmanmaya devam ettiğini gösteren Türkiye İstatistik Kurumu açıklamasıydı. İşsizlik rakamı, bu yılın başından beri, bir önceki yılın aynı dönemiyle kıyaslandığında, giderek artan bir ivmeyle yükseliyor. Siz gazetelerde çıkan "işsizlik bu ay azaldı" başlıklarına bakmayın. Doğru değiller. İkinci gelişmeyse lise eğitimimizin hali pürmelalini ortaya koyan Öğrenci Seçme Sınavı sonuçlarıydı. Sınav sonuçları, Yüksek Öğretim Kurumu'nun (YÖK), Türkiye'nin eğitim gerçeğiyle pek bir alakası olmadığını bir kere daha ortaya koydu. Öyle ya, YÖK bu yıl üniversite kontenjanlarını artırmayı temel meselesi haline getirmişti ama sınav sonuçları "Bu öğrencileri üniversiteye yerleştirsen ne olacak?" sorusunu sordu [Devamı]
    Bu zamlar işsizliği artırır, büyümeyi yavaşlatır
    Güven Sak, Dr. 17 Temmuz 2009
    Evvelki gün Ankara'da açıklanan zam kararları, olsa olsa bir panik havasını yansıtmaktadır. Benzinde Özel Tüketim Vergisi'ne zam yapıldı. Aynı biçimde otellerde yiyecek ve içecekten alınan Katma Değer Vergisi de zamlandı. Bu yapılan bir "Ben bunu daha önce nerede gördüm" hissi yaratıyor. Sanki biri giderek bozulan bütçe rakamlarına bakmış ve "Biz eskiden böyle olunca ne yapardık" diye sormuş; hemen cevabı yapıştırmışlar, "Akaryakıttan alınan vergilere zam yapardık efendim". İşte şimdi de öyle yapmışlar. Hâlbuki dün öyle yaptığımız zamanla, şimdiki zamanın hiç ama hiç alakası yok. Aradaki fark okyanuslar kadar. Gelin bu zamların olası sonuçlarına bakalım: Birincisi, bugünlerin, bu krizin derdi olmayan enflasyon açısından baktığınızda, elbette fiyatlara yaklaşık yüzde 10 yansıyac [Devamı]
    Artan Amerikan hanehalkı tasarrufları kötüye işarettir
    Güven Sak, Dr. 16 Temmuz 2009
    Buyurun buradan yakın bakalım. Mayıs 2009'da Amerikan halkının tasarrufları rekor kırdı. Herkes, harcasınlar, iç tüketim genişlesin, Amerikan ekonomisi büyüsün diye gözlerinin içine bakarken 1980'lerin başından beri tasarruf etmeyi unutmuş Amerikalılar, tasarruf etmeye başladılar. Biz burada iki günlük vergi indirimi olunca koşarak gidip otomobil alıyoruz. Onlar orada evde oturup, tasarruf ediyorlar. Bu nedir? Bu, olsa olsa önümüzdeki dönemde, toparlanmanın son derece yavaş olacağına işarettir. Peki, Amerikalıların görüp de bizim daha göremediğimiz nedir? [Devamı]
    Nabucco için atılan imzalar ne anlama geliyor
    Güven Sak, Dr. 14 Temmuz 2009
    Nabucco projesi için ilk imzalar Ankara'da atıldı. Bu amaçla Avrupa Birliği(AB), Avusturya, Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Macaristan temsilcileri Ankara'da biraraya geldi. Nabucco ilginç bir proje görünümünde. Türkiye'nin adının böyle bir projeyle birlikte anılması ise kesinlikle olumlu. Şimdi olup bitene bakıp ne denebilir? İlk bakışta, "ortada daha taşınacak mal ve de bu malı taşıyacak boru hattının nasıl finanse edileceği yok" diye meseleye bakarak, "iş kaldı üç nalla bir ata" demek elbette mümkün. Ama bakın bu anlaşmanın varlığı, o üç nalla bir atı bulmayı kolaylaştırıcıdır. Bu anlaşma tek başına yeter mi? Neden olmasın diye merak edenleri aşağıya bekleriz efendim. Öncelikle ne olduğundan başlayalım. Nabucco, Avrupa'nın doğalgaza olan bağımlılığını çeşitlendirme projesidi [Devamı]
    Herkes kendi tecrübesini kendisi edinir
    Güven Sak, Dr. 11 Temmuz 2009
    Türkiye hızlı bir dönüşüm süreci içinde. Değişim için altı çizilmesi gereken nokta şu: Değişim askeri bir disipline bağlı kalarak, her adımı önceden tasarlanmış bir biçimde olmuyor. İşin içinde bir sürpriz tadının mutlaka kalması gerekiyor. İstenmeyen sonuçlar olmadan değişim ne yazık ki mümkün değil. Her an, geriye ve ileriye aynı anda bakıp, "şimdi planın dördüncü aşamasına geldik" diyebilmek sosyal bilimlerde hiç mümkün değil. İşin içinde insan olunca başlangıç koşullarında yaptığınız ufak bir hata sistemi yoldan çıkarabiliyor. Peki, bu durumda ne yapmak gerekiyor? Gayet basit; her an ne olduğuna takılmamak gerekiyor. Değerlendirmeyi sürecin bütününe bakarak yapmakta fayda bulunuyor. Bir nevi "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır" yaklaşımı yani. Gelin bugün ehem ile m [Devamı]
    Bildiğimiz dünyada risk iştahı nasıl artar
    Güven Sak, Dr. 09 Temmuz 2009
    Adam Smith bu günlerde kısa süreliğine aramıza dönseydi, bundan yaklaşık iki yüzyıl önce ortaya koyduğu kehanetin gerçekleşmekte olduğunu düşünmez miydi? Düşünürdü. Ne demişti? Batı'nın Doğu'ya doğru uzanan ve Doğu için bir talihsizlik gibi duran ilerlemesinin sonunda Doğu'nun güçlenmesi ile sonuçlanacağını öngörmüştü. Netice kuvvetlerin eşitlemesi olacaktı. Bu günlerde yoksa tam da bunlar mı oluyor? Ne oluyor; ayaklar baş, başlar ayak mı oluyor? Aman Allahım, yoksa bildiğimiz dünyanın sonu mu geliyor? Belki de günün sorusu şu olmalıdır: Bildiğimiz dünyada risk iştahı nasıl artar? Merak edenleri aşağıya bekleriz efendim. Nedir dünyanın problemi? Doğu'da, Çin'de ve Hindistan'da işler hiç de o kadar kötü gitmiyor. Özellikle Çin'le ilgili yapılan çalışmalar, çıkan haberler şunu [Devamı]
    Neden şimdi daha kötümserler
    Güven Sak, Dr. 07 Temmuz 2009
    Rüzgârın daha sert esmesinden midir? Yoksa birdenbire etrafı bulutların kaplamasından mı? Gelen haberlerin kötüleşmesinden mi? Yoksa analistlerin içini bir anda bir karamsarlığın kaplayıvermesinden midir? Ya da "atılan adımların akim kalmasından mıdır?" Daha bilinmez. Ama görünen şudur: Son bir aydır hava dönüyor. Etrafı daha negatif haberler sarıyor. Dünün "her şey yarın aniden iyi olacakmış gibi yapan" yeşil filiz muhabbeti yerini daha karamsar bir ortama bırakıyor. Daha bunun Türkiye ile doğrudan bir alakası yok elbette. Ama bakın bir alakası var. Çünkü yapılacak işler var. Gelin bugün neredeyiz diye bir durum tespiti yapalım. Önce Türkiye'deki durumu kataloglayalım, müsaadenizle. Biz şimdilik iktisadi kriz ile ilgilenmiyoruz buralarda. Dedik ya, biz galiba bu krizin kontrol [Devamı]
    Seçimi hemen yaparsak, işimize odaklanabilir miyiz
    Güven Sak, Dr. 02 Temmuz 2009
    Bir küresel "başarı" öyküsüne daha imza attık. Türkiye ekonomisi 2009 yılının ilk çeyreğinde dünya küçülme rekorunu kırdı. Küçülme bu dönemde bütün dünyanın problemi ama bu kadar çok küçüleni yok. Üstelik yılın ilk çeyreğinde utanmadan büyüyen ekonomiler de var. Neden biz böyle olduk? 2001 krizinden sonra uygulanan programın getirdiği, göreli istikrar ile Gümrük Birliği anlaşmasının birleşmesi bizi hızla küresel ekonominin daha entegre bir parçası yapmıştı. Şimdi oradaki daralmayı şiddetle hissediyoruz. Biz istedik, daha fazla dünyalı olduk, şimdi ise ceremesini çekiyoruz. Parçası olduğumuz Avrupa pazarının hızla daralması da elbette bunda etkili. Ama bakın bir neden daha var: İktidar kavgasının getirdiği bir hareketsizlik de etkili, yerlerde sürünen performansımızda. Yöneticil [Devamı]
    Çin'deki gelin kıtlığını çözemezsek küresel büyüme zor
    Güven Sak, Dr. 27 Haziran 2009
    Bu hafta Dünya Bankası'nın 2009 yılı Küresel Kalkınma Finansmanı raporu TEPAV'da tartışıldı. Buyurun size üç adet tespit: Birincisi, 2010 yılı 2009 yılından daha iyi olacak. İkincisi, 2010 yılının iyileşmesi 2009 yılının hasarını telafi edemeyecek. Üçüncüsü, küresel büyümenin kaynağı iç pazarlar olacak, özellikle Çin ve Amerikan iç pazarları. İsterseniz tam da bu noktadan daha eğlenceli bir konuya geçelim. Büyümenin kaynağı iç pazar olacak, bunun için geniş iç pazara sahip ülkelerin, başta Çin'deki tüketicilerin, daha fazla tüketmesi ve de daha az tasarruf etmesi gerekecek. Ama Haziran 2009'da yayımlanan bir çalışma, Çin'in yüksek iç tasarruf oranının son derece yapısal bir faktörden kaynaklandığını duyuruyordu. Çin'in yüksek tasarruf oranı giderek yükselen cinsiyet (erkek/kad [Devamı]