Arşiv

  • Nisan 2024 (11)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Düşük kura karşı yapılabilecekler
    Fatih Özatay, Dr. 04 Ocak 2010
    Geride bıraktığımız yılın son iki yazısı, liranın değerlenmesi olasılığına karşı ileride neler yapılabileceği konusuna bir giriş niteliğindeydi. Birinci yazı şu soruyla başlıyordu: Türkiye yeni bir ekonomik başarı hikâyesi oluşturabilir ve bunun sonucunda paramız değerlenme eğilimine girerse ne yapacağız?" Önce 2001 sonrasına gidip, o dönemde yaşanan değerlenme olgusunun (düşük kurun) olumlu etkilerine değinmiştim. Sonra, önümüzdeki dönemde yeni bir hikâye yaratılması halinde düşük düzeylerde kalabilecek kurun aynı olumlu etkileri yaratma ihtimalinin düşüklüğüne dikkat çekmiştim. İkinci yazı şu soruyla bitiyordu: "Bu durumda, yeni dönemde kurun düşük düzeylerde seyretmesine neden olacak yeni bir 'ekonomik hikâyemiz' olursa, 2001 krizi sonrasından farklı olarak ihracatımızın olduk [Devamı]
    GSYH ile refah arasında nasıl bir ilişki var
    Hasan Ersel, Dr. 04 Ocak 2010
    2010'da GSYH artmasına rağmen, iktisadi nedenlerden kaynaklanan toplumsal memnuniyetsizlik de artabilir. Bundan hareketle GSYH'nin işe yaramadığını düşünmek hata olur. Ama şikâyetçilerin niyetlerinden kuşkulanmak hatalı olur.   Bir ekonomideki iktisadi faaliyeti ölçmek için en yaygın olarak kullanılan ölçüt, gayri safi yurtiçi hasıladır (GSYH). Bu kavram, bir ülkede yerleşik olan üreticilerin yarattıkları katma değerlerin toplamıdır. GSYH'nin tahmini hiç de kolay bir şey değildir. Bu konudaki çalışmalar, uluslararası nitelik kazanmış, GSYH'nin nasıl tahmin edileceği konusunda ortak standartlar oluşturulmuştur. Mevcut GSYH tahmin yöntemini gözden geçiren son ortak çalışma, 2008 yılında Avrupa Komisyonu, IMF, OECD, Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası tarafından yapıldı. Bu çalışma aynı yıl [Devamı]
    Yeni yıla girerken
    Fatih Özatay, Dr. 03 Ocak 2010
    Yılın ilk yazısı... Bilgisayarda 'belgeler' altında yeni bir dosya açıp, isim vermek gerekiyor. Kolay; 'Radikal2010'. Her yıla yeni bir dosya; dosya sayısı artmaya başladı. Oysa eskiden sadece 'yeni bir dosya' idi her yılın başında açılan. Ama artık bu artışın farkında olmak başlı başına bir soru işareti. "Yahu, daha dün 2009 dosyasını açmıştım!" Neyse... [Devamı]
    Yeni yıl, ümitler ve zorluklar
    Hasan Ersel, Dr. 01 Ocak 2010
    Doğrusu 2009 yılının hem dünyaya hem de Türkiye'ye bıraktığı mirasın iyi olduğu söylenemez. Ama olayın sadece bu yönüne bakıp, yılın ilk günü karalar bağlamanın da anlamı yok. Eğer ortada sorun varsa, çözümü de vardır. Niyeti olan, er ya da geç çözer. İktisadi yaşamımıza ilişkin olarak da sorunlarımız 2009 yılında biraz daha ağırlaştı. Geçen sene, bazılarımız kendilerini bunun böyle olmadığına inandırmaya kalkışarak, Türkiye'ye zaman kaybettirdiler. Bu sene de durumumuza hayıflanarak aynı sonuca varan bir başka hata daha yapmamalıyız. Yapılması gereken, sorunu doğru anlayıp çözüm bulmaktan ibaret. "2007 krizi" adını verdiğimiz ve halen sürmekte olan olay öyle sıradan, basit bir çalkantı değil. Küresel ekonomiyi sarsan ve Türkiye'yi de etkileyen bir olaydan söz ediyoruz. 2009 yılı, büyük bi [Devamı]
    Yeni ekonomik hikâye ve düşük kur
    Fatih Özatay, Dr. 31 Aralık 2009
    Pazartesi bıraktığım yerden sürdüreyim. Soru şuydu: Bir 'ekonomik hikâyemiz' olur ve paramız bunun sonucunda değerlenme eğilimine girerse ihracatımız yine artar mı? Soru bu halleriyle çelişkili gibi. Öyle değil ama. Öyle olmadığını göstermek için pazartesi günkü yazıma dönüp çok kısa bir özet yapmak gerekiyor. [Devamı]
    Maliye politikasında kibirden öteye yol vardır
    Güven Sak, Dr. 31 Aralık 2009
    Maliye politikasının öngörülebilirliği meselesi 2010'un meseleler listesinin en başındadır. Dün yediğimiz hurmaların acısı 2010'da çıkmaya adaydır. Vaziyet ciddi ama umutsuz değildir. Sorun hükümetimizin ciddiyetindedir. Gelin bakın konu nedir? 2010 yılında belirleyici olacak eğilimlerden bahsetmeye başlamıştık. Geçen yazıda, 2010 yılının "bankaların ve banka dışı şirketler kesiminin dayanma gücünün sınanacağı" bir yıl olacağının altını çizmiştik. 2010 yılında dikkate almamız gereken ikinci husus ise kamu maliyesinin öngörülebilirliği meselesidir. Devletin bütçesini düzeltip düzeltemeyeceği, düzeltmek için neler yapacağı şimdiden belli değildir. Halbuki belli olmalıdır. 2010 yılında TBMM'den geçen bütçenin nasıl tutturulacağı konusundaki açıklamalar fazlasıyla "mişli, muşlu"dur [Devamı]
    Sermaye hareketlerine kontrol
    Fatih Özatay, Dr. 28 Aralık 2009
    Soru şu: Türkiye yeni bir ekonomik başarı hikâyesi oluşturabilir ve bunun sonucunda paramız değerlenme eğilimine girerse ne yapacağız? Hoş şu olup bitenlere bakıp, bırakın yeni bir hikâyenin oluşturulmasını, mevcut yarım yamalak, çok kısa ve kimsenin okumak istemediği ekonomik hikâyenin bile sürdürülebilirliğinden şüphe ediyor insan. Ama bu köşede benim işim ekonomi yorumları yapmak; bu sorduğum soru ilginç geliyor bana ve bir süredir de çalışma arkadaşlarımla tartışıyorum. [Devamı]
    Yeni mali düzenleme anlayışı için hemen harekete geçilmeli
    Hasan Ersel, Dr. 28 Aralık 2009
    Mali sistemin denetiminde iki yol görünüyor. Ya 'Merkez bankalarının bağımsızlığının kabul görmesi nasıl kabul gördüyse bu defa da öyle olur' diyerek işi oluruna bırakmak ya da düzenleme anlayışının gerektirdiği çerçeveyi doğru oturtacak çalışmaları bugünden yapmak.  Geçen yazımda mali kesimde düzenlemenin gerekliliği ve zorluğundan söz etmiştim. Aynı konuyu çeşitli boyutlarıyla ele almaya devam edeceğim. 2007'de başlayan krizi değerlendirenlerin üzerinde durdukları bir nokta da mikro düzeydeki düzenlemelerin yeterli olup olmadığı sorunuydu. Konuyu bankacılık bağlamında ele alacağım. Sorun şu: Mevcut düzenlemeler bankacılık sisteminin sağlıklı çalışması için banka düzeyine bazı kurallar belirliyor. Sözgelimi sermaye yeterlik oranı: Bir bankanın faaliyetleri nedeniyle ne kadar risk aldığı t [Devamı]
    Yine iktisatta deprem üzerine
    Fatih Özatay, Dr. 27 Aralık 2009
    Ana akım iktisat kuramı çapraz ateş altında. Mevcut modeller ile krizleri incelemek mümkün değil: Finansal sistemi içermiyorlar, alınan borcun ödenmemesi gibi bir durum söz konusu değil ve hatta para bile doğru dürüst yer almıyor bu modellerde. Öte yandan bu modeller, insanların inanılmaz bir malumat kümesine ve bu malumatı işleme kapasitesine sahip olduklarını varsayıyorlar. Dahası ekonominin nasıl işlediğini biliyorlar. Kısacası modeldeki 'insanların' müthiş zihinsel yetenekleri var; her şeyi idrakindeler. [Devamı]
    Bir kamu kurumunun en popüler internet siteleri listesinde işi nedir
    Güven Sak, Dr. 26 Aralık 2009
    2008 yılı itibariyle Türkiye'de 26.5 milyon kişi internet kullanıyor. Bu rakam 2000 yılında 2.5 milyon kişiden ibaretti. 2008 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 40'lık bir artış olmuş. Yine öyle olsa, şimdilerde internet kullanıcısı sayısının 35 milyonu aşmış olması gerekir. Rakamlar yayımlanınca yine bir bakarız. Hiç merak ettiniz mi, bu kadar kişi internette ne yapıyor olabilir diye? Ben bir baktım. Başka ülkelere de baktım. Türkiye'de bir kamu kurumunun en popüler siteler listesinde otuz üçüncü sırada olduğunu biliyor muydunuz? Peki, başka ülkelerin internette en popüler siteler sıralamasında kamu kurumlarının bu sıralara pek ulaşamadıklarını biliyor muydunuz? Milli Eğitim Bakanlığımızın web sitesi, Türkiye'de en çok ziyaret edilen web siteleri sıralamasında otuz üçüncü sır [Devamı]