Arşiv

  • Nisan 2024 (11)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Nobel İktisat Ödülü hangi gerekçeyle verildi
    Hasan Ersel, Dr. 16 Ekim 2009
    Market Watch, 12 Ekim 2009 tarihli haberine şöyle bir başlık atmış: "Obama, Nobel iktisat ödülünü alamadı!" Asıl adı Sveriges Riksbak'ın (İsveç Merkez Bankası) Alfred Nobel Adına Verdiği İktisat Bilimleri Ödülü olan ama kısaca "Nobel İktisat Ödülü" olarak bilinen bu ödül, Başkan Obama'ya değil, ama onun iki vatandaşına verildi. Kraliyet İsveç Bilimler Akademisi, bu seçimin gerekçelerini, her sene olduğu gibi, uzunca bir açıklamayla kamuoyuna duyurdu. Ödülü paylaşan iki iktisatçıdan Elinor Ostrom (1933), Bloomington'daki Indiana Üniversitesi'nde öğretim üyesi. Kendisi ayrıca bu ödülü alan ilk kadın iktisatçı unvanına da sahip oldu. Ödülü aldıktan sonra onunla yapılan bir söyleşide, 1960'larda "kadın olduğu için iktisat doktorası alamayacağından korktuğundan" söz ediyor. Ödülü paylaşan diğer [Devamı]
    Kritik veriler dönemi
    Fatih Özatay, Dr. 15 Ekim 2009
    Ele alacak çok konu var; mesela enflasyon hedeflemesi rejimlerinin bundan sonra nasıl değişebilecekleri üzerinde durmak istiyorum. Özellikle hızlı kredi genişlemesine karşı IMF'nin son raporunda tartışmaya açtığı para politikasının olası tepkisi ne olmalı sorusu üzerinde söyleyeceklerim var. Merkez Bankası'nın 2004'te yaşadığı önemli bir deneyim var çünkü. Şu 'dış kaynak  büyüme' sorununu da tartışmak gerekiyor. Küresel kriz sonrasının koşulları 2001 sonrasından farklı; bu ortamda sadece mali disiplinle neden ekonomiye duyulan güven artırılamaz bahsine yeniden dönmek istiyorum. Ama öte yandan başladığım işi de bitirmek gerekiyor. Sanayi üretimindeki, iç kredi arzındaki ve biraz da ihracattaki son gelişmeleri incelemiştim son iki yazımda. Diğer konular daha zevkli elbette, ama s [Devamı]
    IMF ne kadar değişmiştir
    Güven Sak, Dr. 15 Ekim 2009
    Biliyorum IMF'den, yurtdışında olup bitenlerden sıkıldınız. Gelin görün ki içeride olup da şöyle keyifle anlatacak yeni bir gelişme yok. Hemen "ama ya o çok beğendiğin kredi garanti fonu düzenlemesi" demeyin. Bu sütunda o düzenlemeyi yaraya bir parmak merhem mealinde anlatırken takvim ne zamanı gösteriyordu? 2008 yılının eylül ayı filandı. Şimdi tarih nedir? 2009 yılının ekim ayındayız. Daha ne diyeyim? Elbette o yapılan düzenlemenin niteliğine de geliriz. Olumlu yanının da altını çizeriz. Ama müsaadenizle bugün "IMF, ne kadar değişti?" dizisine devam edelim. İnanın bunu takip etmek yakın gelecekte neler olabileceğini değerlendirmek için çok daha faydalıdır. Siz o kocaman kocaman isimlerin dediklerine bakmayın. Yakın gelecekte IMF'siz hayat yoktur. Nerede kalmıştık? "Sosyalis [Devamı]
    Kahn sosyalist olmasa, IMF böyle olur muydu?
    Güven Sak, Dr. 13 Ekim 2009
    Ne dersiniz IMF'nin başında Dominique Strauss-Kahn olmasa, IMF krize bu kadar çabuk ve bu kadar radikal bir tepki verebilir miydi? Doğrusu ya, bu kadar çabuk ve bu kadar radikal olmayabilirdi ortadaki tepki. IMF bu kadar öne çıkmayabilirdi. Kurum içi çalışmalardaki zihin karışıklığı ile IMF Başkanı'nın zihin açıklığı bu çerçevede son derece dikkat çekicidir. Tarihte bireyin rolünün görünür hale geldiği bir dönemden mi geçiyoruz nedir? Bu dönemde soru şudur: İzlediğimiz değişim eğilimi ne kadar kalıcıdır? Kahn, Sarkozy ile uğraşmaya memleketine dönerse IMF eski haline mi döner? Bu soruya yekten "Yok, canım öyle olmaz" demek zordur. Teşhisi nasıl koyarsanız, tedaviyi öyle yaparsınız. Teşhis, tedaviyi belirler. Son dönemde tedavinin hızlı olmasının nedeni, teşhis konusundaki zihin [Devamı]
    Kredi piyasasında riskler
    Fatih Özatay, Dr. 12 Ekim 2009
    Bugün kredi piyasasına yüzümüzü çevirelim. Yakın gelecek açısından orada bir risk birikiyor olabilir; onu tartışalım. Krizin etkili olduğu kanallardan bir tanesi kredi kanalıydı. Hem uluslararası likidite olanaklarının azalması, hem de ortadaki büyük belirsizlik bankalarımızı kredi açmakta isteksiz hale getirmişti. Aynı ortamda iç talebin yerlerde süründüğünü de hatırlarsak kredi alma isteğinin de azaldığını düşünmemiz gerekir. Bu gelişmeler sonucunda, 2008'in ekim ayından başlayarak bankaların açtığı toplam kredi miktarı azalmaya başlamıştı. Haftalık verilere bakıldığında toplam kredi miktarının ekim ayının sonlarında zirveye ulaştığı, daha sonra azalarak içinde bulunduğumuz yılın mayıs ayının sonlarına doğru da en düşük düzeyine indiği anlaşılıyor. O tarihten sonra bir kıpırda [Devamı]
    G-20 ülkelerinin keyfi politikalar uygulaması artık kolay değil
    Hasan Ersel, Dr. 12 Ekim 2009
    G-20 üyesi olup kendi keyfince politikalar uygulamaya kalkışmak artık pek kolay olmayacak. Bu durumun yaşama geçmesi, Türkiye'nin IMF ile anlaşma yapsa da yapmasa da iktisat politikasının sıkı bir dış gözetim ve denetime tabi olacağı anlamına geliyor. 24-25 Eylül 2009'da ABD'nin Pittsburgh şehrinde, aslında "G-7 ve davetlileri" olarak anılması gereken G-20 toplantısı yapıldı. Bunun arkasından da 6-7 Ekim 2009'da İstanbul'da IMF, Dünya Bankası ve Uluslararası Finans Enstitüsü'nün yıllık toplantıları oldu. Bu toplantıda alınan kararlar ilişkili. Çünkü, G-7 ülkeleri "davetlileri ile birlikte", kendi kendilerine, IMF'nin patronluğuna oturma hakkını kendilerinde gördüler ve ona stratejisinin ne olması gerektiğini tebliğ edebileceklerine karar verdiler. Tabii, bu durumun IMF'nin şimdiki statüsü [Devamı]
    Üretim ve ihracatta gelişmeler
    Fatih Özatay, Dr. 11 Ekim 2009
    'Gelişmiş ülkeler ve diğerleri', 'krize karşı neden farklı ekonomi politikaları' falan derken artık Türkiye'ye dönme zamanı geldi. Bugün son gelişmelere bakmak istiyorum. Önce, hafta içinde açıklanan sanayi üretim endeksine dair birkaç söz söyleyeyim. Küresel krizin sanayimizde daha az üretim yapılmasına yol açan etkisi ayan beyan ilk defa 2008'in ağustos ayında ortaya çıkmıştı. O ayın üretim endeksi 2007'nin aynı ayına kıyasla yüzde 3.5 oranında daha az üretim yapıldığına işaret ediyordu. Bu yılın ağustos üretimi de benzer biçimde bir yıl öncesinin üretimine göre daha düşük bir oranda gerçekleşti. Üretimde azalış oranı yüzde 6.3. Farklı bir ifadeyle, bırakın bir yıl öncesini, iki yıl öncesine kıyasla bile daha az üretim yapıyoruz. Kriz böyle bir şey işte. Çoğu kişi, krizi 'kurun [Devamı]
    IMF programı Türkiye'yi krizin etkilerinden korumuştur.
    Güven Sak, Dr. 10 Ekim 2009
    İstanbul'da yapılan 2009 IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları vesilesiyle, bu haftanın başında HAK-İŞ tarafından düzenlenen bir toplantının konusu, "IMF programlarının dünya ekonomilerine etkisi"ydi. Toplantı, Türkiye'de ve ağırlıklı olarak Türkçe konuşan bir topluluk için düzenlendiğinden, konuyu Türkiye'ye getirmemek olmazdı. Bakın, ben de öyle yaptım. Toplantıda bir soru geldi: "IMF programlarının Türkiye ekonomisinin kriz performansına etkisi nedir? Hiç düşündünüz mü, bu dönemde, IMF programlarının Türkiye ekonomisinin kriz performansına nasıl bir etkisi oldu?" Bakın ben düşünmeye başladım. Bu soruyu cevaplarken öncelikle durumun tespit edilmesi gerekir. Türkiye, "el kesesinden düğün bayram anlayışı"nın yönetiminde, küresel ekonomik krize karşı dişe dokunur hiçbir tedbir a [Devamı]
    Her kesimin ihracat performansı aynı değil
    Hasan Ersel, Dr. 09 Ekim 2009
    Geçen seneyle karşılaştırdığımızda ihracat gelirlerimizde önemli düşüş var. Elde son verilerin olduğu, Ocak-Ağustos 2009 dönemi 2008 yılının aynı dönemi ile karşılaştırıldığında bu düşüşün yüzde 30 dolayında olduğu görülüyor. Peki ihracat gelirimiz niçin düştü? Sattığımız miktar mı azaldı, yoksa ihraç ürünlerimizin fiyatı mı düştü? Ya da ikisi birden mi oldu? Bu sorular, aslında önemli. Örneğin, sattığımız miktar düşmüşse temel kaygılanmamız gereken sorun, pazar kaybıdır. Eğer bizim ihracat hacmimizdeki düşüş dünya ticaret hacmindeki daralmanın çok üstündeyse (IMF, dünya ihracat hacminin 2009'da yüzde 11,9 daralacağını tahmin ediyor), o zaman ticaret yaptığımız ülkelerdeki pazar payımızda kayba uğramışız demektir. Buna karşılık ihracat rakamımızdaki gerileme ihraç fiyatlarının dünyadaki ge [Devamı]
    'Bizlerin' mahcup tepkisi: Neden?
    Fatih Özatay, Dr. 08 Ekim 2009
    Bizler ve onlar' dizisine devam ediyorum. Dizinin temel konusu ekonomik daralmaya ve sıçrayan işsizliğe karşı farklı ülke gruplarının uyguladıkları politikaların farklılığıydı. İki temel olgu dikkat çekiyordu. Birincisi, gelişmiş ülkeler dışında olup, küresel krizden derinden etkilenen ülkelerin verdikleri tepkiler arasında önemli farklılıklar vardı. İkincisi, gelişmiş ülkelerin krize verdikleri tepki ile diğerlerinin verdikleri tepki karşılaştırıldığında da önemli bir farklılık saptanıyordu. Oysa mali göstergeler G20'nin gelişmişleri aleyhineydi. Farklılıklara ilişkin ilk akla gelen nedenler şunlar oluyor. Birinci olguya ilişkin: 'Bizlerin' arasında ekonomik temeller açısından farklılıklar var. Dolayısıyla, 'bizler' arasında politika tepkisi verilmesi açısından da farklılıkları [Devamı]