Arşiv

  • Mart 2024 (18)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    Bekleyişleri rastgele değişen bir toplum muyuz
    Hasan Ersel, Dr. 31 Temmuz 2009
    Sayın Şükrü Kızılot, 28 Temmuz 2009 tarihinde Hürriyet'te yayımlanan yazısında, ithalde alınan KDV rakamlarındaki hızlı yükselişe dayanarak ithalatın haziran ayında ciddi artış göstermiş olabileceğini belirtiyor. Haziran ayında ithalde alınan KDV bir ay önceye oranla yüzde 55,6 artmış! Dünya gazetesinde aynı tarihte yayımlanan bir habere göre ise önümüzdeki döneme ilişkin olarak bekleyişler karşılaştırıldığında bizler Avrupa ülkelerine oranla zaten daha az kötümsermişiz. Eurobarometre'nin yaptığı araştırmaya göre yüzde 44'ümüz çevrelerinden birilerinin işini kaybettiğini belirtmiş (bu oranın AB ortalaması yüzde 36 imiş) ama sadece yüzde 34'ümüz önümüzdeki dönemde istihdam konusunda "çok endişeli" olduğunu söylemiş. Oysa ilk çeyrekte bizim kadar, hatta daha az, darbe yemiş olan Avrupa ülkel [Devamı]
    Zaman kaybı
    Fatih Özatay, Dr. 30 Temmuz 2009
    Son iki yazımda, içinde bulunduğumuz keskin daralma dönemi geçtikten sonra sürdürülebilir büyüme hızımızı nasıl yükseltebiliriz sorusunun yanıtını aramaya başlamıştım. Ana hatlarıyla elbette. Dikkat ederseniz soru şu anda içinde bulunduğumuz daralmadan nasıl kurtulabiliriz ile ilgili değil. Soru sürdürülebilir büyüme hızı ile ilgili; dolayısıyla kısa vadeye odaklanmıyor. [Devamı]
    Değerli Türk Lirası işsizliği daha da artırır
    Güven Sak, Dr. 30 Temmuz 2009
    Hafta başı "Türk Lirası'ndaki değerlenmenin nedeni artan işsizliktir" diye başladık, bugün "değerli Türk Lirası işsizliği daha da artırır" diyerek devam edelim. Türkiye benzeri ülkeler açısından içinde bulunduğumuz ekonomik duraklama döneminin dinamiklerini anlamaya çalışalım. Anlamaya çalışalım ki, tedbir alabilelim. Hayat işte böyledir. Dünün en anlamsız argümanını bugün sizin ağzınıza yerleştiriverir. Zaman değişir, kavramlar mana değiştirir. Olan olur. Hatırlayacaksınız dün o içi boş "yüksek faiz düşük kur politikası" lafını gerine gerine tekrarlayanları. Oradan "değerli Türk Lirası sanayimizi bitiriyor" diye boş yere konuşurlardı. Bu arada Türkiye otomotiv ihracatçısı oluvermişti. Buyurun bakalım. Şimdi aynı laf artık bu sütundadır. Zaman değişmiştir. Dün yanlış olan bugün [Devamı]
    Değerli Türk Lirası'nın nedeni artan işsizliktir
    Güven Sak, Dr. 28 Temmuz 2009
    Ekonomide resesyon dönemlerine alışık değiliz. Hâlâ hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı tam olarak idrak edilebilmiş değil. Herkes, "Bir fırtınaydı, geldi ve gitti. Azıcık ıslandık" demek için umutla bekliyor. Ama bu arada değişeni fark edemiyor. Bakın, mesela bugünlerde Türk Lirası değerleniyor. Türk Lirası eskiden, Türkiye ekonomisine duyulan güven nedeniyle değerlenirdi. Hükümet politikalarının kredibilitesi arttıkça, Türk Lirası yabancı paralar karşısında değer kazanırdı. Bugünlerde Türk Lirası yine değer kazanıyor. Şimdi ne oluyor? Hükümetimizin uyguladığı politikalara duyulan güven mi artıyor? Yok canım, nereden çıkardınız? Bu olsa olsa bir oxymoron (içinde anlamı, çelişkili iki sözcük bulunan ifade) olurdu. Olmayan politikanın kredibilitesi mi olurmuş? Bugünlerde Türk Liras [Devamı]
    Devletten devlete kaynak aktarımı
    Fatih Özatay, Dr. 27 Temmuz 2009
    Dünkü sorumuz şuydu: 'Yeni finansal sistemde' dış kaynak daha az olacaksa, yüksek bir büyüme hızını nasıl elde edeceğiz? Finansal sistemden kasıt küresel finansal sistem. Bunun bir yolu yurtiçi tasarruf oranımızı artırmaktan geçiyor. İkincisi, yeni finansal sistemin bizim gibi ülkelere kaynak aktarma biçiminin tasarımında Türkiye olarak katkıda bulunmak gerekiyor. Üçüncü olarak da doğrudan rekabet gücümüzü ve kişi başına gelir düzeyimizi artıracak reformlar üzerinde yoğunlaşmak düşünülebilir. [Devamı]
    Artık ihracat kolay değil, ama vazgeçmek de olanaksız
    Hasan Ersel, Dr. 27 Temmuz 2009
    Artık dünya, ABD'nin dış ticaret açıklarına dayalı bir biçimde büyümeyecek. Dış ticaret, her ülkenin cari açığının eskiye oranla çok daha dikkatle gözetim ve denetim altında tutulduğu bir dünyada yapılacak. Kabaca, ne kadar ihracat, o kadar ithalat.   Önce bir bilgi vereyim: Daha önceki yazılarımda, Caroline Van Rijckeghem ve Murat Üçer tarafından Türkiye'de tasarruflar üzerine yapılan çalışmanın Türkçesinin de yakınlarda yayımlanacağını belirtmiştim. TÜSİAD-KOÇ Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu, geçen hafta içinde bu değerli çalışmayı web sitesine koydu. Adresi şöyle: Caroline Van Rijckeghem ve Murat Üçer: "Türkiye'de Tasarruf Oranının Evrimi ve Başlıca Belirleyicileri: Doğru Politikalar İçin Çıkartılacak Dersler http://www.ku.edu.tr/ku/images/EAF/rr0903.pdf Başta bu çalışma olmak üz [Devamı]
    Tasarruf oranı üzerine
    Fatih Özatay, Dr. 26 Temmuz 2009
    Son zamanlarda giderek sık tartışılmaya başlandı yurtiçi tasarruf oranımızın düşüklüğü ve bu düşüklüğün yarattığı problemler. Bir ara bu köşede ben de birkaç yazı yazdım bu konu hakkında. Düşük tasarruf oranının bu kadar tartışılıyor olmasının birkaç nedeni var. Birincisi, yurtiçi tasarruf oranlarını kalıcı olarak yükselten ülkelerin, hiç de azımsanmayacak bir süre eskisine kıyasla daha yüksek bir kişi başına büyüme hızı yakalamaları mümkün. Bunun doğal bir sonucu olarak, bu hızlı büyüme döneminin sonunda kişi başına gelir düzeyleri, başlangıçtaki düzeyin üzerine çıkıyor; bu da kalıcı oluyor. [Devamı]
    Sanayi politikası ne zaman işe yarar
    Hasan Ersel, Dr. 24 Temmuz 2009
    Sanayi politikası konusunda, ana çizgileri itibariyle iki yaklaşım var. Bunlardan ilki, sanayide karar almanın sanayicinin işi olduğu, buna sağlık, çevre üzerindeki olumsuz etkiler gibi kaygılar dışında devletin karışmaması gerektiği biçiminde. Bu yaklaşımı savunanlar, sanayi politikalarının başarısızlığa uğradığı ve uğrayacağı kanısındalar. Gerçekte durum pek de öyle değil. Bu görüşü doğrulamayan başarılı sanayi politikası uygulamaları hiç de az değil. İkinci yaklaşımsa bu deneyimler ışığında uygun sanayi politikalarının nasıl tasarlanabileceği sorununa yöneliyor. Bu yaklaşımın geliştirilmesinde önemli katkısı olan Dani Rodrik, geçen ay yayımlanan makalesinde konuya ışık tutuyor. [Dani Rodrik: "Industrial Policy: Don't Ask Why, Ask How", Middle East Development Journal, Vol. 1, No.1, June [Devamı]
    Olmayınca kültürde, neylesin Mahmut!
    Fatih Özatay, Dr. 23 Temmuz 2009
    Önemli bir eksiğimiz var. Normal koşullar altında resesyonla nasıl mücadele edileceğini bilmiyoruz. Böyle bir kültürümüz yok. Şimdiye kadar yaşadığımız resesyonlar hep bozuk bir ekonomik yapı varken gerçekleşti. Resesyondan çıkmak için uygulamaya çalıştığımız ekonomi politikaları da, bu durumda, doğal olarak bu bozuk başlangıç koşullarına göre tasarlandı. Oysa 2008'in son çeyreğinde girdiğimiz küçülme döneminin önemli bir farkı var: Başlangıçtaki ekonomik koşullarımız 'vahim' değildi. Bu olumluluk ne yazık ki, talihsizliğimiz oldu; ne yapacağımızı bilemedik. Bilip de öneri üzerine öneri getirenlere de uzunca bir süre kulak tıkadık. [Devamı]
    IMF varsa tasarruf problemi nitelik değiştirir
    Güven Sak, Dr. 23 Temmuz 2009
    "Daha çok tasarruf etmemiz lazım" tartışmasını izliyor musunuz? Geçenlerde Kemal Derviş buralardayken konuyu ortaya arttı. Hasan Ersel, Referans'ta konuyla ilgili güzel bir çerçeve çizdi. Bu tartışma, yakın geleceğimiz için önem taşıyor. IMF'nin geçen gün gelişmiş ülkelere destek açıklaması tam da aynı meseleyle örtüşüyor. Bir geçiş dönemi problemine, bir geçiş dönemi çözümü öneriliyor. Kabul edelim ki ortada son derece kötümser bir tartışma var. Ancak geçiş dönemi dinamikleriyle bundan sonra şekillenecek yeni küresel düzeni birbirinden ayırarak düşünmekte fayda varmış gibi duruyor. O ayrımı yapmazsak, Türkiye'nin uzun süre büyüme sorunları yaşayacağı bir döneme hazırlıklı olmakta fayda var. Ya IMF gibi kurumları doğru kullanmayı öğreneceğiz. Oradaki değişimi fark edeceğiz, hat [Devamı]