Arşiv

  • Nisan 2024 (6)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Bulgaristan Etnik Modeli Sorgulanıyor

    Erhan Türbedar, Dr.11 Ekim 2011 - Okunma Sayısı: 2693

     

    Geçtiğimiz günlerde Bulgaristan kentleri, Romanlar’a karşı yapılan protestolar ve şiddet olaylarıyla çalkalandı. Protestoları tetikleyen, Filibe kenti yakınlarındaki Katunica köyünde bir Bulgar gencinin 23 Eylül 2011’de kaza görünümündeki bir cinayete kurban gittiği iddialarıydı. Yerel Bulgarlar söz konusu iddialardan dolayı kirli işlerle uğraşan Roman asıllı Kiril Raskov’u ve ailesini suçlayarak, intikam almak için evlerini ateşe verdi. Ardından yaşanan şiddet olayları yüzünden yüzlerce kişi tutuklandı. Ne var ki Katunica köyündeki olaylar, sosyal paylaşım siteleri üzerinden gerçekleştirilen örgütlenmeyle ülke çapına yayılarak, Bulgar-Roman etnik gerilimine dönüştü. Bulgaristan üst düzey yetkilileri yaşanan olayların daha ciddi etnik gerginliklere dönüşebilme ihtimalinden endişeleniyor.

    Bulgaristan’daki Roman karşıtı protesto gösterileri ve şiddet olaylarının ülke çapında yayılmasında ırkçı Ataka ittifakının öncülük ettiğine inanılıyor. Kuruluşundan bu yana Bulgaristan’daki Roman ve Türk azınlığına karşı düşmanca tavırlar sergileyerek, Ataka adeta ülkedeki etnik ilişkileri germeye çalışıyor. Ataka dışında, milliyetçi VMRO-BND ile Düzen, Hukuk ve Adalet (RZS) Partileri’nin de Roman karşıtı gösterilerde katkı sağladıkları düşünülüyor. Söz konusu siyasi partiler, Roman karşıtı gösterilerle ülkedeki milliyetçi duyguları harekete geçirmek suretiyle, 23 Ekim 2011’de Bulgaristan’da düzenlenecek olan yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçiminde daha çok oy almayı ümit ediyorlar. Bulgaristan medyasında, göstericilerin önemli bir kısmının reşit olmayan gençlerden oluştuğuna dikkat çekiliyor. Bu durum da, göstericilerin en azından bir kısmının siyasi kışkırtmalarla sokaklara döküldüğüne işaret ediyor.

    Dünya gündeminin dikkatini çeken Bulgaristan’daki şiddet olayları ve protesto gösterileri, siyasi boyut dışında etnik, psikolojik ve sosyoekonomik unsurlar da taşıyor. Katunica köyünde başlayan olaylar, Bulgaristan’da yıllarca biriken etnik gerginliği, özellikle Bulgarlar’da Roman azınlığına karşı biriken tahammülsüzlüğü ortaya çıkardı. Bulgaristan, farklı etnik grupların örnek olacak şekilde bir arada yaşadıkları bir etnik modele sahip olmakla yıllarca övünüp durdu. Ancak Bulgaristan’da yaşanan son olaylar, ülkede var olan ve milliyetçi partilerin beslendiği etnik sorunları ciddi bir şekilde su yüzüne çıkardı.

    Kamuoyu yoklamalarına göre, bazı mensuplarının suç oluşturan faaliyetleri sürdürüyor olmaları nedeniyle, Bulgarlar Romanlar’ı ülke yasalarına uymayanlar olarak algılıyor. Dahası, devletin ülkedeki Roman mafyasının üzerine yeterince gitmediğine inanılıyor. Bazı Roman reislerin özellikle yerel seçimlerde siyasi partilere blok oylar sağladığı, bu nedenle aynı kişilerce işlenen suçlara belli ölçüde göz yumulduğu düşünülüyor. Bu yöndeki algı başlı başına Roman karşıtı gösterilere katılım için psikolojik zemini hazırladı.

    Bulgaristan toplumunun en yoksul kesimi olarak Roman azınlığı, devlet yardımına en çok muhtaç olanlar arasında yer alıyor. Durumun böyle olması nedeniyle Bulgarlar, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 5’ine karşılık gelen Romanlar’ın devlete ekonomik yük oluşturduğuna inanıyor. Ancak olayların sosyoekonomik boyutu sadece bu kadarla sınırlı görülmemelidir. Nedenine gelince, sokaklara dökülen Bulgarlar’ın ülkelerinin genel gidişatına karşı bir memnuniyetsizlik duydukları ve ekonomik gelecekleri için endişelendikleri üzerinde de duruluyor. Bulgaristan’da bu çaptaki şiddet olayları en son, ülkenin derin ekonomik krizle karşı karşıya kaldığı 1997 yılında yaşanmıştı. 1997’de oluşturulan para kurulu ve gerçekleştirilen diğer reformlar sayesinde Bulgaristan makroekonomik istikrarına yeniden kavuşmayı ve bu istikrarı günümüze kadar sürdürmeyi başardı. Ne var ki politikacılar Bulgaristan’daki refahı daha yüksek seviyelere çıkarmada yeterince başarılı olamadı. Nitekim Bulgaristan’daki reel kişi başına düşen gelir, 27 AB ülkesindeki ortalama reel kişi başına düşen gelirin yüzde 40’ı kadardır. Diğer taraftan, yolsuzluklar ve organize suçlara karşı mücadele alanında da politikacılar istenen başarıyı sağlayamadı. Bu nedenle Bulgaristan, 2007 yılında AB üyesi olmasına rağmen, kontrolsüz seyahate olanak veren Schengen sistemine bu yıl da katılamadı, bu durum ise halkta büyük bir memnuniyetsizlik yarattı. Netice olarak, Bulgaristan halkının günlük yaşamını zorlaştıran toplumsal ve ekonomik sorunların da Roman karşıtı gösterilerde ifadesini bulduğu söylenebilir. Ancak sebebi ne olursa olsun, yaşanan son olayların Bulgaristan etnik modeline büyük darbe vurduğu gerçeğini değiştirmez.


    Dr. Erhan Türbedar, TEPAV Dış Politika Analisti, http://www.tepav.org.tr/tr/ekibimiz/s/105/Erhan+Turbedar_+Dr.

    Etiketler:
    Yazdır