Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Hırvatistan AB geleceğini seçti

    Erhan Türbedar, Dr.25 Ocak 2012 - Okunma Sayısı: 2395

     

    Hırvatistan halkı, ülkenin AB üyeliğine ilişkin düzenlenen halkoylaması için 22 Ocak 2012’de sandık başına gitti. Katılım oranının yüzde 43,58 olan halkoylamasında Hırvatistan’ın AB üyeliği yaklaşık % 66’lık evet oyuyla halk tarafından onaylandı. Böylece, yıllarca uğruna çabaladığı AB üyeliği artık Hırvatistan açısından bir gerçeğe dönüşüyor. Bir terslik yaşanmadığı sürece, Hırvatistan’ın 1 Temmuz 2013 tarihinde AB üyesi olması öngörülüyor.

    Yüzyıllarca Katolik Avrupası’nın etkisi altında yaşamış olan Hırvatistan, yaklaşık yetmiş yıllık “Yugoslavya” deneyiminden sonra, Avrupa’daki yerine geri dönüyor. Hırvat politikacılar açısından AB üyeliği genel olarak ülkelerinin “Batı medeniyetine” layık olduğunun sembolik bir göstergesi. Ne var ki AB üyeliğine ilişkin halkoylamasının sonucu, Birliğe katılımın Hırvatistan halkının isteğinden çok, elit tabakaların tercihi olduğuna işaret ediyor.

    Bağımsızlık tarihinde Hırvatistan iki adet halkoylaması gerçekleştirdi. Yoğun katılımla desteklenen ve tam anlamıyla ulusal bir nitelik taşıyan birinci halkoylaması, Yugoslavya’dan çıkış halkoylamasıydı. Buna istinaden Hırvatistan Parlamentosu 25 Haziran 1991’de ülkenin bağımsızlığını ilan etti. AB’ye giriş halkoylaması ise, Hırvatistan’ın tarihindeki ikinci halkoylaması oldu. İkincisinde halkın yarısından fazlasının katılmadığı gerçeğinden hareketle, AB’ye giriş halkoylamasının ulusal nitelikten çok, siyasi bir nitelik taşıdığı söylenebilir.

    Hırvatistan’da yaygın olan AB karşıtları, bu konuda ülkedeki iktidarlara yıllarca meydan okudu. AB karşıtları, AB’yi sevmediklerinden değil, Birlik hakkında yeterince bilgi sahibi olmadıkları ve bazı endişeler taşıdıklarından dolayı üyeliğe muhalefet etti. Her şeyden önce Hırvatistan’ın bağımsızlığı için savaşmış ve daha milliyetçi duruşta olanlar, AB üyeliğinin ülkenin egemenliğine zarar vereceğine inandı. Diğer taraftan halkın bir kesiminde AB üyeliğinin hayat pahalılığını getirebileceği ve Hırvatistan’ın AB şirketlerinin rekabeti karşısında sorunlar yaşayabileceği endişesi oluştu. Bazı AB üyelerinin son yıllarda yaşadıkları ekonomik zorluklar nedeniyle de Hırvatistan halkının bazı kesimleri AB üyeliğinden endişe duydu.

    Ülkedeki yaygın AB karşıtlığıyla baş etmek noktasında siyasiler AB konularında halkı bilgilendireceğine ve bilinçlendireceğine, 2010 yılında gerçekleştirilen bir anayasa değişikliğiyle halkoylaması koşullarını hafifletmeyi tercih ettiler. Şöyle ki halkoylamasının başarılı olması için kayıtlı seçmenlerin mutlak çoğunluğu yerine, oy hakkını kullananların mutlak çoğunluğunun hukuken yeterli olması sağlandı. Bu yönde bir yasal düzenleme olmasaydı, seçmenlerin yaklaşık % 56’sı halkoylamasına katılmadığına göre, Hırvatistan’ın AB’ye katılım halkoylaması başarısız sayılacaktı. Böyle bir gerçekliğe rağmen, AB’nin değişik sıkıntılardan geçtiği bu dönemde Hırvatistan’ın Birlik ile bütünleşmesinin halkça onaylanması, Brüksel açısından bir başarı hikayesi oldu.

    Gelinen nokta itibariyle, bundan sonra Hırvatistan AB üyeliği gerçekleşmeden de, AB kurumlarının çalışmalarına, oy hakkı bulunmayan gözlemci bir ülke olarak katılabilecek. Muhtemelen Hırvat yetkilileri, üyelikle birlikte AB kurumları içinde bazı mevkiler elde etme ve AB pazarında Hırvatistan’ın payını güçlendirme noktasında şimdiden çalışmalarını başlatacak. Yine de Hırvatistan’ın işi henüz bitmiş değil. Hırvatistan özellikle yargıya ilişkin reform süreci hususunda izlenmeye devam edilecek. Birliğin bazı ülkeleri bu izlemeye ilişkin en azından ilk raporu görmeden, meclislerinde Hırvatistan’ın AB üyeliğini oylamaya koymayabilir. Müzakere süreci boyunca Hırvatistan daha çok kanunların hazırlanmasıyla ilgilendi. Bundan sonra ise bu kanunların uygulanması konusunda da Hırvatistan daha hassas davranmak zorunda kalacak. Bunların dışında, Hırvatistan AB üyeliğini beklerken, Birliğin içinde de önemli değişiklikler gerçekleşebilir. En azından ekonomik krizin aşılması doğrultusunda üye ülkeler daha sıkı bir mali birliği kabul edebilir ve Hırvatistan bu anlamda bazı tercihlere zorlanabilir. Uluslararası ilişkiler ve ikili sorunlar bakımından ise Hırvatistan’ın AB sayesinde şimdiden daha iyi konumda olacağı söylenebilir. Ne olursa olsun, Brüksel’in daima üye ülkesinin yanında olacağı unutulmamalıdır.

     

    Dr. Erhan Türbedar, TEPAV Dış Politika Analisti,

    http://www.tepav.org.tr/tr/ekibimiz/s/105/Erhan+Turbedar_+Dr.




    Etiketler:
    Yazdır