Arşiv

  • Mart 2024 (17)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    Suriye’de muhalifleri ‘eğitmek donatmak’

    Nihat Ali Özcan, Dr.30 Eylül 2014 - Okunma Sayısı: 1369

    Suriye ve Irak’ta sürecin uzun ve karmaşık olacağı konusunda tereddüt yok. Cumhur-başkanı Erdoğan, sorunların üstesinden gelebilmek için birbirini tamamlayan üç konuya dikkat çekti. Uçuşa yasak bölgenin hayata geçirilmesi. Güvenli bölge inşası ve “eğit-donat” uygulaması.  
    Öneri, sahada uygulamaya çalışılan “strateji” ile bazı farklılıklar gösteriyor. Özellikle de uçuşa yasak ve güvenli bölgenin inşasında.

    ‘Eğit-donat’ın stratejik sorunları
    Müttefikler arasında ortak görüşün hâkim olduğu tek konunun “eğit-donat” olduğunu söyleyebiliriz. Her ne kadar PKK’nın Suriye kolu PYD’nin durumu muğlak olsa da.  
    Teknik olarak, “eğit-donat” ilkesinin uygulanması ve amacına ulaşması iki temel “stratejik” sorunun aşılmasına bağlı.  

    Karada kim olacak?
    Bugün, Irak ve Suriye’de askeri ve politik başarının kara unsurlarının varlığına bağlı olduğu konusunda tereddüt yok. Fakat iki ülkede, kara unsurlarını “eğitmek ve donatmak” için, coğrafi, politik ve askeri şartlar birbirinden oldukça farklı.
    Söz konusu şartlar fırsatlar kadar risklerde sunuyor. Irak’ta belli bir coğrafi alanı kontrol eden peşmerge ve varlığı tartışmalı bir Irak ordusu var. Suriye ise tablodan çok farklı.
    Suriye’de “eğit-donat” ilkesinin hayata geçirilmesi müttefiklerin sahada savaşmaya hazır doğru insanlar bulmasına ve doğru organizasyonlar yaratmasına bağlı. Ancak bu yolla uzun vadede IŞİD’e ve Esad rejimine karşı “zafer” kazanılabilir.     
    Bu faaliyete askeri literatürde gayri nizami bir kuvvetin teşkili, teçhiz edilmesi, eğitilmesi, harekâtının sevk ve idare edilmesi, lojistiğinin sağlanması denir.  

    ‘Eğit-donat’ın olmazsa olmazı
    “Ilımlı muhaliflerden” gayri nizami birlikler oluşturulmasının iki temel konusu var. Birincisi, amaca matuf “mukavemet ruhu” yaratmak. Ruhun inşası, ideolojiye, sosyal ve psikolojik ortama, adanmış ve inançlı liderlere, işlevsel stratejiye bağlıdır.
    İlk iş sahada doğru adamların bulunmasıdır. Bu ise askerlerin değil, siyasilerin ve istihbaratın görevidir.
    Başka bir ifadeyle, eğitilip-donatılacak insanlar için, “savaşmaya değecek” geçerli bir “neden” bulmak gerekir. Kişisel, etnik, mezhebi, dini, ideolojik gibi. Şu aşamada işin zor tarafı, ideolojiler ve sebeplerin savaşanlar tarafından parsellemiş olmasıdır.

    Savaşma yeteneği
    “Eğit-donat”ın ikinci zorluğu, sahadaki askeri tablonun karmaşıklığıdır. Bir yanda gerilla savaşı yapan IŞİD, öte yanda nizami savaş yapan Esad’ın ordusu var. İki aktörle mücadele farklı organizasyon, strateji, doktrin, kapasite, eşgüdüm ve teknik gerektirir. Haliyle de “eğitim ve donatım” çatışma sahasının öncelik ve ihtiyaçlarına göre düzenlenmeli.
    Anlaşılan bu noktada görev “Özel Kuvvetler”e düşüyor. Hani şu yakın zamana kadar elbirliğiyle hırpaladığımız “Özel Kuvvetler”e.    
    Sonuçta, “eğit-donat” ilkesinin başarısı, aday sayısının fazlalığına değil, “mukavemet ruhu” taşıyan grupların varlığına dayanıyor.
    Nitekim ABD başkanı Obama, pazar günü yaptığı konuşmada Saddam sonrası Irak ordusunun inşasındaki başarısızlıklarından dolayı uğradığı hayal kırıklığını gizlemedi. Hatta ABD istihbaratının Irak ve Suriye’deki hatalı analizlerinden dem vurdu.
    Anlaşılan orduların sayılarla ifade edilen kuru kalabalıklar değil, “ruhu” olan organizasyonlar olduğu ağır bedeller ödenerek öğreniliyor.

     

    Bu köşe yazısı 30.09.2014 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır