Arşiv

  • Nisan 2024 (11)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Hükümet programında makro iktisadi hedefler

    Hasan Ersel, Dr.06 Eylül 2007 - Okunma Sayısı: 1315

     

    Hükümet programında ana makro iktisadi hedefler 2013 yılı itibariyle yani seçim dönemi ötesi için veriliyor. 2013 yılı rastgele seçilmiş bir yıl değil; Türkiye'nin Avrupa Birliğ (AB) müktesebatına uyum için kendisine hedeflediği tarih. Yapısal reformların önem kazanacağı önümüzdeki dönemde, olayın mantığı açısından bakıldığında, hedef vermek için daha ilgisiz gibi duran üstelik kaç yıl sonra yapılacağı da şimdilik belli olmayan, seçim tarihinin seçilmemiş olması anlaşılabilir. Ancak arada bir seçim daha olması, bu hedeflerin inandırıcılığını sorgulanır hale getiriyor.

    Bu yazıda programda ana makroekonomik hedeflerden büyüme ve enflasyon üzerinde duracağım. Daha sorunlu gördüğüm diğer konuları ise haftaya ele almayı düşünüyorum.

    İktisadi Büyüme: 2013 yılında ülkenin milli gelirinin 800 milyar dolara, kişi başına gelirinin ise 10.000 dolara ulaşması hedefleniyor. Programda 2006 yılı sonu itibariyle bu rakamlar, sırasıyla 400 milyar ve 5477 dolar olarak alınmış. Bu durumda hükümetin, ilk hedefine ulaşması için bu yıl dahil, ortalama büyüme hızının yüzde 10,5 olmasını beklediği ortaya çıkıyor. Türkiye'nin tarihinde bu hızda büyüdüğü bir dönem olmadı. Ama olmayacak şey değil! Türkiye hükümet programında belirtilen son dönemdeki yüzde 7,3'lük ortalama büyümesini 2013'e kadar sürdürürse, dolar da YTL karşısında yılda ortalama yüzde 2,9 değer yitirirse olur!

    Öte yandan 2023 yılında satın alma paritesiyle ölçüldüğünde Türkiye'nin dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi içinde yer alacağı da öngörülüyor. 2006 yılı için IMF'ye göre Türkiye 18'inci sırada. Bu durumda 2023'e kadar Türkiye'nin, arada yer alan Brezilya, İspanya, Meksika, Kanada, Güney Kore, Endonezya, Tayvan ve Avustralya'dan epeyce daha hızlı büyümesinin öngörüldüğü anlamına geliyor. Türkiye açısından bu iyimserliğin (ya da söz konusu ülkeler açısından kötümserliğin) nedenini çıkaramadım.

    Bu arada hükümet programındaki 2013 yılındaki kişi başına milli gelir hedefine ulaşabilmek için önümüzdeki dönemde kişi başına gelirin 2007 dahil, ortalama yüzde 9 artması gerekiyor. Bu da hükümetin önümüzdeki dönemde Türkiye'de nüfus artış hızının yüzde 1,5 olacağını varsaydığı anlamına geliyor. Nüfus artış hızımız biraz düşecek diye bekliyorduk!

    Enflasyon: Bu konuda sayısal bir hedef verilmiyor. Buna karşılık vurgulanan nokta "ekonominin genelinde fiyat artışlarının iktisadi kararlar alınırken ihmal edilebilir seviyelere kalıcı olarak inmesi". Vurgulamaların doğru olduğunu düşünüyorum. Ancak iktisadi kararlar alınırken "ihmal edilebilir düzeyde fiyat artışının" da enflasyondaki azalışla birlikte düşeceğini de gözden uzak tutmamak gerekir. Bu noktaya dikkat edilmezse, bugüne oranla çok düşük enflasyon düzeyi bile karar alıcılar için tedirgin edici olabilir.

    Hükümet programında "enflasyon hedeflemesi rejimini geliştirmeye devam edeceğiz" ifadesi de yer alıyor. Enflasyon hedeflemesi, dünyanın sekizinci harikası olarak düşünülüp, dokunulmazlar listesine alınacak bir şey değildir. Sonuçta her yöntem gibi, eleştirilmeye ve geliştirilmeye muhtaç olduğu gibi modası da geçebilir. Bunu "merkez bankasının operasyonel bağımsızlığının korunması" taahhüdü ile birlikte alıp, olumlu karşılıyorum. Ancak, programda "makro düzeydeki yapısal reformlar ve ... rekabeti artırıcı mikro reformlar yoluyla enflasyonun düşük tek haneli seviyelere inmesi için çalışılacağı" da söyleniyor. Yani enflasyonla mücadelede hükümetin rolü artacak. İşte bu ilginç!

     

    Bu köşe yazısı 06.09.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır