Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda yerli yatırımcının bildiği nedir

    Güven Sak, Dr.13 Nisan 2007 - Okunma Sayısı: 1713

     

    Herkes yakınıyor. Türkiye'de reel faizlerin yüksek olduğunu söylüyor. Ama yerli yatırımcılar ciddi ciddi yabancı para toplamaya devam ediyor. Ne oluyor? Türkiye'de yerli yatırımcılarda belirgin bir bozukluk mu bulunuyor? Neden şöyle rahat rahat yüksek reel faizden yararlanmıyorlar? Yoksa yerli yatırımcıların bir bildiği mi var?

    Gelin bugün biz de "cumhurbaşkanlığı geyikleri" haftasına katılalım. Hafta hızlı bir biçimde devam ediyor. Eğlenceden yoksun kalmayalım.

    Galiba her konunun bir mevsimi oluyor. Şimdi mevsim, cumhurbaşkanlığı geyiği mevsimi. Gün geçmiyor ki, birkaç kanalda aynı anda, "Ne olacak bu cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucu" başlıklı bir tartışma oturumu tertiplenmemiş olsun. Vallahi tertipleniyor. Herhangi bir biçimde konuşacak uzman sıkıntısı da çekilmiyor. Neden çekilmiyor? Çünkü konuşanların konuştukları konuda söylediklerinin yanlış çıkması halinde katlanacakları bir ceza yok. Konuşuyorsunuz, konuşuyorsunuz, dediklerinizin tümü yanlış çıkacak olsa bile yine de konuşuyorsunuz. Ortada daha koca bir hafta var. Sonunda söz uçup gidiyor. İnsan hafızasının unutma ile malul olduğu da herkes tarafından biliniyor.

    Halbuki yatırım yapmak öyle mi? Bir düşünün. Finansal piyasalarda tasarrufunuzu değerlendirmeniz lazım. Bugünkü tasarrufunuzu yarınki satın alma gücüne dönüştürmek için bir finansal kontrat satın almanız gerekiyor. Seçimlerin olası iktisadi etkilerini dikkate alıyorsunuz. Değerlendirmelerinizi boşa konuşmak için değil pozisyon almak için yapıyorsunuz. Yanlış yaparsanız, bir bedel ödemeniz gerekiyor.

    Peki, yatırımcılar, elinde yarına aktarabilecek parası olanlar, acaba cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda ne düşünüyorlar? Türkiye'deki finansal piyasalara bakıldığında temel bir eğilim gözlemleniyor: Yerli yatırımcılar kısa vadede belirgin bir karamsarlık içinde bulunuyorlar.

    Bakın daha evvelki gün, Şubat 2007 cari işlemler dengesi verileri açıklandı. Ne oldu? Doğrudan yabancı yatırımlar, Ocak-Şubat 2007'de geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 500 arttı. Geçen yıl ilk iki ayda içeriye giren doğrudan yabancı yatırım miktarı bir iken şimdi beş oldu. Böyle bakınca, 2007 çifte seçimi, yabancı yatırımcıların tercihlerini pek fazla etkilemiyor gibi görünüyor. Tek delil doğrudan yabancı yatırımcıların davranışı da değil, bakın kamu borç senetlerini (KBS) elde tutanlara. KBS stokunda da yabancıların payı artmaya devam ediyor (Şekil 1). Aynı biçimde, İMKB hisse senedi piyasasında yabancıların payı da artıyor (Şekil 2). Onlar hızla geliyorlar. Gelmeye de devam ediyorlar. Türkiye'de yerleşik olmayan yatırımcılar, ortada bir siyasi risk filan görmüyorlar. Geleceğin,  ne olursa olsun, değiştirilemez olduğunu düşünüyorlar.

     

    1 03

     

    2 06

     

    3

     

    Ama bakın yerli yatırımcılar için durum tam da öyle değil. Türkiye'de yerleşik olan yatırımcılar açısından bakıldığında, son dönemde döviz tevdiat hesaplarında bir artış gözlemleniyor (Şekil 3). Yabancıların Türk Lirası cinsinden yatırımlara yöneldiği bir dünyada, yerliler her nedense yabancı parayı tercih ediyorlar.

    Peki ama neden böyle oluyor? Ortada iki seçenek olabilir: Yerli yatırımcılar ya haklıdırlar ya da yanılmaktadırlar. Haklıdırlar, çünkü ancak Türkiye'de yerleşik olanlar Türkiye'ye özgü olanı yabancılardan daha iyi anlayabilirler. Siyasi riskler ise ülkeye özeldir. Meksika krizinde de böyle olmuştur. Ülkede yerleşik olanlar, ülke içi politik tartışmaların ne anlama geldiğini dışarıdakilerden daha iyi anlayabildiklerini o zaman da göstermişlerdir. Ülke siyasetçisinin temel içgüdüsünü en iyi bilenler risklerini kendilerince azaltmaya çalışmaktadırlar.

    Yanılmaktadırlar, çünkü yerli yatırımcılar, düşünme süreçleri açısından geçmişe bağımlı, patika bağımlısı tutumlarını sürdürmekte ısrar etmekte, değişeni anlamakta zorluk çekmektedirler. Geçmiş, geçmişin siyasetçileri ile birlikte geçmişte kalmıştır.

    Sizce hangisi doğru çıkacaktır?

     

    Bu köşe yazısı 13.04.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır