Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    ABD Başkanı takımını seçerken

    Nihat Ali Özcan, Dr.22 Kasım 2016 - Okunma Sayısı: 991

    ABD başkanlık seçimlerini Donald Trump’ın kazanması birçok kimse için büyük sürpriz oldu. Artık ABD’nin gelenekleri zorlayan ve çarpıcı kişiliğiyle “öngörülemez” bir başkanı var. Herhangi bir ülkenin seçim sonuçlarından değil, ölçek ve politikalarıyla tüm dünyayı etkileme gücüne sahip küresel bir aktörün yeni liderinden söz ediyoruz.

    Başkanın neler düşündüğünü, ekonomik, politik ve güvenlik alanlarında neler yapacağını herkes merak ediyor. Kimleri karşısına alacağı, kimlerle sıkı ilişkiler geliştireceği, bunu hangi değerlerle biçimlendireceği sadece ABD’nin değil, tüm dünyanın merak ettiği bir konu. Elbette Başkan bütün bunları tek başına gerçekleştirmeyecek. En az kendisi kadar isimleri açıklanmaya başlayan çalışma ekibi de merak konusu. Kadronun ideolojisi, profesyonel geçmişi ve referans noktaları geleceği anlamada belirleyici rol oynayacaktır.  

    Bu yüzünden ülkelerin/şirketlerin istihbarat örgütleri fazla mesai yapıyor olmalı. Özellikle de Trump ve ekibinin biyografik istihbaratı üzerine çalışanlardan söz ediyoruz. Çünkü yeni Başkan, bu güne kadar karşılaşılan en karmaşık profili çizerken ekibi de sürpriz yapmaya hazır görünüyor. Bu durumda istihbaratçıların, analistlerin kesin hükümlü olmamaları gerekiyor. Ne de olsa Hillary Clinton’ın vaatlerini tersten okumak, Trump dönemini anlamayı garantilemiyor. Çok sayıda açık kaynak olsa da Trump dönemine ait belirsizlikleri giderecek analizler henüz kimsenin elinde yok.  

    Elbette ABD’nın geleneksel ilgi alanlarını oluşturan Çin, Rusya, Kuzey Kore, İran, Ortadoğu ve radikal İslami hareketler listesinde hızlı değişim beklemiyoruz. Fakat öncelikler, atılacak adımlar, yöntemler ve ittifaklarda bir dizi değişiklik olacağı açık.   

    Trump’a dair bilinmeyenlerin çokluğuna rağmen, bazı işe yarar veriler de var. Özellikle “biz ve onlar” yaklaşımının her konuda etkili olacağı açık. Bu tutum korumacı eğilimleri artıran temel motivasyon olarak ele alınabilir. Ekonomiden dış politikaya, güvenlikten değerlere bir dizi alanı etkileyecek tutumdan söz ediyoruz. Son tahlilde bu “tehdit” kavramını da biçimlendirecektir.

    Trump seçim sürecinde iç politikada büyük ve iddialı sözler verdi. Ancak bunların hayata geçirilmesinde büyük zorlukların olduğunu da biliyoruz. Özellikle ülkedeki yerleşik, güçlü kurumları, etkin kamuoyunu, eleştirel medyayı, güçlü lobileri ve parlamentoyu dikkate alınca bu kanaat daha da güçleniyor.

    Bu durumda yeni Başkan, hikâyesinin ağırlık merkezini muhtemelen dış politikaya kurmak zorunda kalacaktır. Çünkü dış politika daha geniş manevra sahası, değişim ve etkileyici işler anlamına gelmektedir. Özellikle de biyografik istihbaratçıların yeni Başkan’a dair keşfedecekleri “flu” geçmişin izlerini silmek için. Sahibi olduğu şirketlerin şüpheli iflası, finans konuları ve diğer şahsi hikâyeler gibi. Anlaşılan sadece ABD değil, tüm dünya daha uzun süre Trump ve hikâyelerini konuşmayı sürdürecek.

    Bu köşe yazısı 22.11.2016 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır