Arşiv

  • Mart 2024 (18)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    Hiç otoyol haritasına baktınız mı?

    Güven Sak, Dr.30 Mart 2017 - Okunma Sayısı: 14304

    Ben Çin’e ilk kez 2014 sonunda gittim yanılmıyorsam. Dikkatimi çeken ilk husus Çin’in otoyolları oldu doğrusu. Kesinlikle Hindistan’dan farklıydı. Yeni Delhi’den Akra’ya, adına otoyol denilen bir bölüntülenmiş yoldan nasıl gittiğimi hatırlıyorum; etrafta motorlar, hayvanların çektiği araçlar, insanlar vardı. Hep bir yerleşim biriminin içinden sıkışık trafikte, yavaş yavaş geçiyorduk. Yol kocaman deliklerle doluydu. Aynı durum mesela Yemen’de, Aden’den Hudeyde’ye giderken de vardı. Çin altyapı sorununu çözmüştü. Hindistan çözememişti. Yemen’i tartışmaya eklemek bile hata olur zaten.

    Ben bugünlerde dünyada ülkeler arasında bağlantıları gösteren altyapı haritalarına yeniden bakmaya başladım. Yanda bildiğimiz dünyanın otoyol haritası var. Şimdi hiç Amerika kıtasına, Avustralya’ya hatta Afrika’nın tamamına bakmayalım. Harita üzerindeki kargacık burgacık kırmızı çizgiler otoyol bağlantılarını gösteriyor. Gelin önce ne gördüğümü anlatayım. Sonra da birkaç sonuç çıkartayım, müsaadenizle.

    Birincisi, otoyol ağı her yere eşit bir biçimde yayılmıyor. Dünyada ülkeler ikiye ayrılıyor: Altyapı problemi olanlar ve olmayanlar. Avrupa Birliği ülkelerinde altyapı problemi bulunmuyor. En doğuda Çin’de de altyapı problemi çözülmüş gibi duruyor. Ama arası kara delik gibi sanki. Asya’nın batısında bir boşluk var. Otoyol dediğinizde, haritanın en batısı ve en doğusunda bir şeyler var ama arası boşluk gibi duruyor. Bu, bakınca benim dikkatimi çeken ilk nokta. İşte Çin’in İpek Yolu projesi öncelikle bu boşluğu doldurma projesi bana sorarsanız. Türkiye için de bu açıdan son derece önemli proje. Ya da en azından önemli olmalı. Ama biz henüz bunun farkındaymış gibi durmuyoruz. Öyle olsak Anadolu böyle olmazdı. Aslında Avrasya’nın iki yakasını, Rusya harici bir yoldan birbirine bağlamak son derece önemli. Çin için önemli. Avrupa Birliği için önemli. Almanya için önemli. Türkiye için çok önemli. Ama ortada bir saldım çayıra Mevlam kayıra hali var.

    İkincisi, son 30 yılda dünyamızda birkaç ülke orta gelirden yüksek gelire doğru sıçradı. Güney Kore bunu başardı. İspanya, Portekiz, Yunanistan, İtalya bu değişimi gerçekleştirdi. Şimdi otoyol haritasına bir bakın isterseniz. Ben Güney Kore’ye baktığımda bir kırmızı çizgiler yumağı görüyorum. Aynı durum Avrupa Birliği ülkeleri için de geçerli aslında. Şimdi hemen zenginleştikten sonra otoyol yapmışlardır demeyin. Tam doğru değil. Park Chung-hee Güney Kore’nin başındayken ilk yaptığı işlerden biri, Kore yarımadasının güneyini boydan boya kesen bir otoyol hattı yapmak olmuştu. Ne zaman? 1960’larda. Üstelik Dünya Bankası filan “Ne gerek var bu kadar altyapı yatırımına?” derken yapmıştı. Kore’nin otoyol ağının omurgası o günlerden kalma. Başkan Park, otoyol inşaatının mühendislik problemlerinin çözümü için yapılan sabah toplantıları için her sabah gidermiş otoyol inşaatı şantiyesine vaktiyle. Aynı durum, Avrupa için de geçerli.

    Üçüncüsü, Türkiye’nin otoyol haritasının ne kadar kırık dökük durduğunu dikkatinize sunarım. Doğrusu ya, Irak’ta, Suriye’de İran’da bir imar hareketi olmuş ama bizde Turgut Bey döneminde, 1980’den 1990’a ne yapılmışsa otoyol altyapımız orada kalmış gibi duruyor. Türkiye, bu kırık dökük otoyol altyapısı ile sanayisini Anadolu’ya yaymayı becerdi. Türk sanayisi nerede yoğun? Esas olarak Turgut Bey döneminden kalan, kırık dökük otoyol hattının üzerinde. Neden? Otoyol çok daha sağlam olduğu için uzakları yakın ediyor, ülkeyi birbirine bağlıyor. Otoyol ile hem yolcu hem de konteyner taşıyabiliyorsunuz, normal yoldan farklı olarak.

    Peki, bu kadar önemli bir altyapı meselesi neden son on beş yıldır öylece bir kenarda duruyor? Ben ulaştırma altyapısı konusunda kamu idaremizin önemli bir önceliklendirme hatası yaptığı kanaatindeyim doğrusu. Otoyolları ihmal edip her yere bölüntülenmiş yol yapma telaşına kapılmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Eğer Türkiye, şimdiye kadar İstanbul’u Gaziantep’e ve Habur’a otoyolla bağlayabilseydi, bugün orta Anadolu’da ikinci bir Marmara Bölgesi sanayileşmesi ve zenginleşmesinden rahatlıkla bahsedebilirdik. Olmadı. Aslında İstanbul’dan Ankara’ya gelen otoyol aşağıya Konya’ya güneye doğru (Kayseri ve Konya’nın arasından geçecek şekilde) ilerliyor ama Niğde-Ankara arasının planları 1990’dan beri hazır olmasına rağmen bir türlü bitemedi. Türkiye, İstanbul’dan Gaziantep’e ve Habur’a doğru memleketi boydan boya kesen bir otoyolu planlamış olmasına rağmen bitiremedi. Kore’nin 1960’larda yaptığını yapamadı. O vakit, Kore’nin son otuz yılda yaptığını tekrarlayabilme imkanlarını da kısıtladı doğrusu.

    Sanayinin bir yerden bir yere otoyol üzerinden gittiği gerçeğini ihmal ettik bana sorarsanız. Hata yaptık.

    Bu köşe yazısı 30.03.2017 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

    Yazdır