logo tobb logo tobbetu

Cari İşlemler Açığından Kim Korkar?
20/04/2006 - Okunma sayısı: 1935

Tepav | Epri Direktörü Güven Sak, İş Yatırım'ın düzenlediği ve 1999 Nobel Ödüllü ekonomist Robert Mundell'in konuşmacı olarak katıldığı "Geniş Açı Toplantıları" dizisinin 20 Nisan 2006'da yapılan toplantısına moderatör olarak katıldı. . Sak toplantıda  "Who's Afraid of the Current Account Deficit?" (Cari İşlemler Açığından Kim Korkar?)  başlıklı bir de sunum yaptı.

Optimum para alanları teorisinin fikir babası, iktisat yazınına para ve maliye politikalarının açık ekonomilerdeki uygulamaları ve uluslararası parasal sistemin tarihi alanlarında sayısız katkı yapan ve bu katkılarından dolayı 1999 yılında Nobel Ekonomi ödülüne layık görülen Robert Mundell, İş Yatırım tarafından bu yıl "Cari Açık ve Değerli Türk Lirası" başlığıyla, TEPAV | EPRI Direktörü Güven Sak moderatörlüğünde dördüncüsü  düzenlenen Geniş Açı toplantısına katılmak üzere İstanbul'daydı. Toplantıyla aynı başlığı taşıyan sunumuna, Türkiye ekonomisinin son dört yıldaki kazanımlarını özetleyerek başlayan Prof. Mundell, devamında değerli para ve cari açığın yarattığı riskleri farklı ülkelerin tecrübelerini de aktararak tartışmaya açtı.

Enflasyon Hedeflemesi:

Enflasyondaki düşüşü  sürdürmek için Merkez Bankasının, enflasyon hedeflemesi rejimine geçtiğini ve hedefin daha da aşağıya çekilmesiyle beraber tutturulmasının da güçleşeceğini söyleyen Mundell sözlerine şöyle devam etti: "Mevcut rejim ile beraber Merkez Bankası döviz piyasasında aktif bir oyuncu olmaktan vazgeçmiş ve uygulanan sıkı para politikasıyla beraber sermaye girişleri hızlanmış, lira değerlenmiş ve cari işlemler açığında artış yaşanmıştır. Liradaki değerlenme sürece pozitif katkı yapmıştır; ancak değerlenmenin sürmesi, finansal bir krizin oluşma olasılığını da arttırmaktadır. Amerika, Brezilya, İngiltere, Kanada ve Meksika'nın enflasyonu düşürmek üzere tasarladıkları politikalarının sonucunda sermaye girişleri hızlanmış, cari açıkları artmış, sonunda kurda yukarı doğru sert düzelmeler yaşanmış ve bu ülkeler sürecin sonunda ağır hasarlar almışlardır."

Borç Dinamikleri

Mundell, enflasyonla mücadelede kamunun rolünden bahsederken gözetilmesi gereken hassas dengelere de dikkat çekti: "Kamunun bütçe açıklarında yaşanan iyileşmeler enflasyon beklentilerini azaltacaktır. Ancak unutmamak gerekir ki, enflasyonda meydana gelen hızlı düşüşler, kamu borcunun GSYİH'ya olan oranındaki iyileşmeyi yavaşlatacaktır. Merkez Bankasının bu yıl ve gelecek yıl için, liranın daha fazla değerlenmesiyle tutturulabilecek enflasyon hedefinin, söz konusu etkiyi beraberinde getirmesi muhtemeldir."

İki Temel Risk

Mundell, enflasyon hedeflemesi rejiminin en önemli açmazına şu sözlerle vurgu yaptı: "Sıkı para politikası enflasyonun düşmesine katkı yaparken, lira değerleniyor; fakat bu arada cari işlemler açığı korkutucu seviyelere çıkıyor, aynı zamanda büyüme ve kamu borcunun GSYİH'ya olan oranındaki iyileşme yavaşlıyor ve bu arada Türkiye'nin dışarıya olan borcu artıyor. Buna karşılık akla gelen ilk politika kurlara müdahale oluyor; ancak böyle bir politikanın benimsenmesiyle de parasal genişlemeye ve fon akımlarının kesintiye uğraması gerçeği ile karşılaşılıyor. Hangisi daha büyük risk?"

Türkiye ve Çin Karşılaştırması

Eğer Çin parasını dalgalanmaya bıraksaydı;

·        Asya'da gerçekleşen ekonomik büyümenin gerçekleşmesi olanaksızdı,

·        Tarım fiyatlarında düşüşler yaşanacak ve en çok zararı en yoksul kesim yüklenecekti,

·        Bankacılık sisteminde geri dönüşü olmayan kredilerden kaynaklanan yük artacaktı.

Çin'in sabit kur rejimini uygulamasıyla beraber inanılması güç bir performans sergilediğini; fakat Türkiye'nin böyle bir seçeneğinin olmadığını vurgulayan Mundell, "Türkiye AB ile ekonomik entegrasyona kendisini hazırlamalıdır. liranın, euro'ya endekslenmesi Türkiye'nin mali yapısı, denge kurunun bilinmemesinden doğan güçlükler ve euro-dolar paritesindeki dalgalanmalardan dolayı şu an için imkansız dahi olsa nihai hedef bu olmalıdır"

Neler Yapılmalı?

Önümüzdeki dönemde yapılmasına gerekenlere Mundell şu sözleri söyledi; "Merkez Bankasının liranın daha fazla değer kazanmasını engellemek üzere piyasaya müdahale etmesi gerekmektedir. Tasarlanacak politikalarda kur hiçbir zaman dışlanmamalıdır. Merkez Bankasının akılcı politikalarla döviz kurunu yönetme gerekliliği vardır ve bu gereklilik önümüzdeki dönemde daha da çok hissedilecektir. Merkez Bankasının döviz alım ihaleleri de aslında böyle bir niyetin varlığının en önemli göstergesidir. Rezervlerin, tarihinin en yüksek seviyesinde olmasına rağmen, olası bir döviz krizine ve dışarı yönlü spekülatif bir harekete karşı en iyi savunma mekanizması rezervlerin varlığı ile tesis edilebilir. Enflasyon hedeflemesinden vazgeçmek ise yakın gelecekte doğru bir tercih olmayacaktır". 

 

Yazdır

« Tüm Haberler