Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru Hakkı, Uzun Yargılama Sürelerine Çare Olur Mu? Değerlendirme Notu / Mehmet Ratip

"Türkiye’de, 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru kurumu işlemeye başladı. Bireysel başvuru, 2010 anayasa değişikliğiyle yeni bir hak arama yolu olarak hukuk sistemimize girmişti. Kuruma yüklenen en önemli işlevlerden birisi, temel hak ihlalleri konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne yapılan başvuruların sayısının azaltılması; diğer bir deyişle, hak ihlallerinden doğan mağduriyetlerin iç hukuk yoluyla giderilmeye çalışılması.

Radikal’den Deniz Zeyrek’in 22 Eylül 2012 tarihli haberine göre, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, bireysel başvuru hakkını tanıttığı toplantıda, Türkiye’nin '19 bin davayla AİHM’ne başvuruda ikinci, mahkumiyette de birinci ülke' olduğuna dikkat çekiyor ve 'Amacımız, AİHM’ne başvuruları azaltmak' diyor. Kılıç, aynı toplantıda, önemli bir çekincesini de dile getiriyor: 'Eminim herkes kaybettiği dosyayı bize getirecek, bizi temyiz mahkemesi olarak görecek. Ancak Anayasa Mahkemesi temyiz ya da istinaf mahkemesi değil, bunların yapamadığı konularda yapılmış ihlallerin görüleceği bir yer olacak. ‘Yargıtay yanlış karar verdi, bir de Anayasa Mahkemesi baksın’ demek için kimse gelmesin... Bilinçli ve özenli davranılırsa Anayasa Mahkemesi davalarla boğulmaz. Türk yargısı bütündür. Yargının her tarafı iyi çalışırsa biz de başarılı oluruz. Yargının herhangi bir yerindeki tıkanıklık bütün süreci etkileyecektir.'"