logo tobb logo tobbetu

Merih Celasun Ödülü’nü Kazanan Eser: “Zorunlu Eğitim Uzayınca Çocuk Gelin Azaldı” Eğitimin evlilik ile doğum üzerine etkisini inceleyen çalışma, özellikle kırdaki kız öğrencilerin reformla okullaşma oranının çok önemli oranda arttığını ortaya koydu.
Haber resmi
28/05/2013 - Okunma sayısı: 3230

ANKARA - Türkiye’de zorunlu eğitim süresinin 5’ten 8 yıla çıkarılması okullaşma oranını artırırken, erken yaşlarda gözlenen evlilik ve doğurganlık davranışını da önemli ölçüde azalttı. TEPAV Merih Celasun 2012 Ödülü’nü kazanan “Zorunlu Eğitimin Adölesan Kadınların Evlilik ve Doğurganlık Davranışları Üzerindeki Etkisi” adlı çalışmanın ortaya koyduğu bu bulgular, TEPAV’da 28 Mayıs 2013 Salı günü düzenlenen panelde sunuldu ve tartışıldı.

TEPAV Direktörlerinden Ödül Jürisi Prof. Dr. Serdar Sayan, açılışta yaptığı konuşmada, Merih Celasun 2012 Ödülü için gelen başvuruların niteliklerinin oldukça yüksek olduğunu belirtirken, “Hepsi gerçekten ilginçti ve yaratıcı fikirlere dayalıydı. Jüri uzun zamandır bu kadar kaliteli çalışma görmediğini söyledi, seçimde zorlandık” dedi.

Ardından ODTÜ Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Murat G. Kırdar ve Doç. Dr. Meltem Dayıoğlu ile Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. İsmet Koç’un “TEPAV Merih Celasun 2012 Ödülü” kazanan eseri, Kırdar tarafından sunuldu.

Murat Kırdar, Türkiye’de evlenme yaşındaki ilerlemeye rağmen genç kadınların evlilik ve doğum oranlarının halen yüksek olduğunu; bu çerçevede 1997-98 öğretim yılından başlayarak uygulanan ve 5 yıllık zorunlu eğitimi 8 yıla çıkaran reformun evlilik ve doğuma etkisine baktıklarını kaydetti. Kırdar, çalışmanın reformun etkilediği 1987 ve sonrasında doğan çocuklarla bu tarihten önce doğanların karşılaştırıldığını söyledi.

Reformun kırdaki kadına etkisi çok yüksek

Çalışmada en dikkat çeken çıktının en dezavantajlı grup olan kırdaki kız öğrencilere ilişkin okullaşma oranlarında olduğunu vurgulayan Kırdar, bu kesimde 8. sınıfı bitirenlerin oranında reformun etkisiyle yüzde 20-30’lardan yüzde 60’lara (40 puan) yükselme olduğunu kaydetti. Kadınlar için kentte artışın 18 puan ve erkeklerde ise 13 puan olduğunu belirten Kırdar, reformla lisede de okullaşmanın önemli biçimde arttığını ancak burada kadınlardaki artış oranının erkeklere göre daha düşük olduğunun gözlendiğini anlattı. Kırdar, “Reform, kentlerde lise seviyesinde daha kuvvetli bir etki yapıyor. Bu da işgücüne katılmak için eğitimle kendilerini ayrıştırma ihtiyacının erkeklerde daha çok olmasıyla açıklanabilir” dedi.

Politikanın evlilik ve doğuma etkisine bakıldığında ise “reform olmasaydı kadınların yüzde 7.4’ünün 16 yaşında, yüzde 21’inin 18 yaşında evlenmiş olacağını” ancak reform nedeniyle bu oranların sırasıyla yüzde 4.6’ya ve yüzde 16.5’e düştüğünü bildirdi. Reformun doğum oranlarına etkisinin ise 19 yaş için yüzde 16’dan 11’e düşüş şeklinde gözlendiğini belirten Murat Kırdar, “Evlilik ve doğumdaki düşüşler zorunlu eğitimle de kısıtlı kalmıyor” dedi.

Kırdar, zorunlu eğitim süresindeki sonuçları beşeri sermaye ile değil öğrencilerin okulda bulunmalarından doğan ‘hapis etkisi’yle açıkladı.

YİBO’lar ve taşımalı eğitimin kaldırılacağı endişesi…

Kırdar ayrıca, tartışma bölümünde kırda okullaşmada taşımalı eğitim ile YİBO (Yatılı İlköğretim Okulları)’nun olumlu etkisine işaret etti ve eğitimde uygulamaya konacak 4+4+4 reformunun bu anlamda endişe kaynağı oluşturduğunu, uygulamayı izleyeceklerini söyledi.

“Kadının özgürleşmesi açısından önemli”

Çalışma, panel kısmında Galatasaray Üniversitesi’nden Doç. Dr. Haluk Levent ve Merkez Bankası Ekonomisti Dr. Semih Tümen tarafından ele alındı. Doç. Dr. Levent, “Kadın özgürleşmesi konusu açısından da bu çalışmanın önemi büyük. Evlilik, kadını ‘baba evi’nden ‘koca evi’ne alıyor. Bu kadın özgürleşmesi açısından önemli engel. Hele beşeri sermaye etkisi varsa kadın özgürleşmesinde önemi daha fazla. İster gönüllü, ister hapis etkisiyle olsun eğitimle erken evlenme meselesi çözülecek gözüküyor” dedi.

Semih Tümen ise “Çalışma ilk olarak politika yapıcıyı eğitiyor. Politika yapıcılar bu nedensel etkiyle ilgilenmeli. Herhangi bir reformun ya da politika müdahalesinin ne şekilde ölçülebileceğine ilişkin olarak da araştırmacı boyutu ortaya konuyor. Diğer boyut ise reformu mikro çıktılarla ilişkilendirme meselesi…” şeklinde konuştu. Panel katılımcılardan soru ve katkılarla devam etti.

Celasun Ailesi Ödülü başka bir esere…

TEPAV geçen yıldan farklı olarak bu yıl “Celasun Ailesi 2012 Özel Ödülü”nün başka bir çalışmaya verildiğini de açıkladı. Hacettepe Üniversitesi’nden Dr. M. Aykut Attar’ın “Türkiye'de Büyüme ve Demografi: İktisadi Tarih, Doğum Yanlısı Söyleme Karşı” başlıklı çalışmasıyla bu ödüle layık görüldü.

Yazdır

« Tüm Haberler