logo tobb logo tobbetu

TEPAV Köşe Yazıları

Esen Çağlar - [Yazarın tüm yazıları]

Türkiye’nin neresi büyüyecek? 11/04/2011 - Okunma sayısı: 6944

 

Türkiye ekonomisi 2010'da yüzde 8,9 büyüdü. Gerçekten de maşallah dedirten bir oran. Bu oranla 2023'e kadar büyümeye devam etsek milli gelirimiz 2,2 trilyon dolara çıkıyor ve dünyadaki en büyük onuncu ekonomi haline geliyoruz. Böyle devam etsek bugün doğan bir çocuk 50 sene sonra dedesinin 46 katı kadar zengin olabiliyor.

Ama maalesef böyle devam etmeyeceğiz. Yüzde 8,9'luk büyüme ekonomistler tarafından "fazla ısınmışlık" olarak niteleniyor ve ekonomi yönetimi bir yandan bankaları azarlıyor bir yandan da Merkez Bankası aracılığıyla ekonomiyi "soğutmaya" çalışıyor. 2011 için büyüme oranını Orta Vadeli Program (OVP)'da öngörülen yüzde 4'lük mütevazı düzeylere çekmeyi hedefliyorlar. Yoksa motorun yanma riski var herhalde.

Bunları makrocular konuşuyorlar. Ben ise yüzde 8,9'luk bir büyümeyi neden üst üste yıllarca sürdüremeyiz, sürdürmek için ise neleri farklı yapmalıyız gibi soruların cevabını daha çok merak ediyorum. Kasım 2010'daki yazımda ekonomik büyümenin aslında şirketlerin büyümesi olacağını anlatmaya çalışmıştım.[1] Bu yazımda da ekonomik büyümenin şehirlerin büyümesi olduğunu anlatmaya çalışayım.  Türkiye'de büyümenin nerede olacağı ciddi şekilde aklıma takılıyor bu aralar. Nerede derken, soyut sektör kavramından çok, mekânsal olarak. Yani Türkiye'de hangi ilçe, hangi il, hangi bölge büyüyecek, büyümenin motoru hangi mekânlar olacak onu merak ediyorum.

Bu soruyu merak edip araştırmaya çabalayan herkes TÜİK'i yönetenlere büyük minnet duyuyordur bu ülkede(!). TÜİK çok başarılı çalışmalarıyla ekonomik performans ve coğrafya arasındaki ilişkiyi adeta bir hançerle ayırıyor birbirinden. Örneğin, 2001'den beri il bazında milli gelir rakamları yayınlanmıyor. Ama yine de bu veri yokluğu içinde bazı tespitler yapmak mümkün.

Önce şuradan başlayalım: Ekonomik büyüme mekansal olarak üç farklı biçimde gerçekleşebiliyor. Birincisi yatay olarak. Bir kentin nüfusu büyüyorsa, daha fazla üretim yerlerine ihtiyaç duyuyorsa, o kent giderek daha geniş bir alana yayılıyor. Sanayi ve tarım büyümesi genellikle böyle bir büyüme gerektiriyor. İkincisi ve kısmen daha az gördüğümüz büyüme biçimi ise dikey olarak gerçekleşiyor. Yatay olarak büyümenin önünde engeller varsa, bir kentte binalar giderek daha yüksek hale geliyor, daha fazla ekonomik faaliyet dikey olarak mekanını buluyor. Modern hizmetler sektörünün gelişimi de dikey büyümeyi tetikleyen başlıca unsur olabiliyor. İstanbul'daki Levent-Sarıyer hattı, Ankara'daki Eskişehir yolu aksı, veya son yıllardaki Dubai kentinin gelişimi dikey ekonomik büyümenin örnekleri. Son olarak ise aynı mekan içinde verimlilik artışları sayesinde ekonomik büyüme olabilir. Bir kent, ne yatay olarak ne de dikey olarak büyüyordur ama yaşayanlar yeni beceriler, yeni teknolojiler sayesinde daha fazla üretebiliyorlardır. Gerçek hayatta, ekonomik büyüme işte bu üç unsurun bir karışımı olarak meydana geliyor.

Türkiye'deki durum nedir diye baktığımızda, TÜİK sayesinde şehirlerin ekonomilerinin zaman içinde nasıl bir gelişim gösterdiğini maalesef göremiyoruz. Ancak bir şehrin ekonomik büyüklüğünü, orada yaşayan nüfusun bir göstergesi olarak kabul edersek, nüfus rakamlarına bakarak bazı tespitler yapabilmek mümkün.

Birincisi, Türkiye'deki en büyük 20 şehrin, toplam ülke nüfusu içindeki payı 1965'de yüzde 48'ken, 2010'da yüzde 65'e yükselmiş. Yani Türkiye'deki ekonomik faaliyet bu yirmi kentte son 50 yılda yoğunlaşma eğilimi göstermiş. 20. sıradaki Aydın hariç, bu kentlerin hepsinin nüfusu 1 milyonun üzerinde. Dünyada nüfusu 1 milyonun üstünde olan 500 şehir olduğunu düşünürsek, Türkiye'nin dünyanın 500 büyük kenti arasında 20 şehir sokabildiğini da görmüş oluyoruz.

Buraya kadar her şey normal. İkinci tespit ise çok daha çarpıcı. Aynı resme İstanbul'u ayırıp baktığımızda (Şekil 1), aslında Türkiye'deki büyük 20 şehrin toplam içinden aldıkları payda son 45 sene içinde öyle büyük bir artış görünmüyor. İstanbul'un nüfus içindeki payı ise 1965'deki yüzde 7 düzeyinden, 2010'da yüzde 18'e yükselmiş. Türkiye ekonomisinin son yıllardaki büyüme kaynağı büyük ölçüde İstanbul olmuş.

Üçüncü tespit ise başka hangi illerin Türkiye içindeki paylarını arttırma noktasında İstanbul'un hızına yaklaştıklarıyla ilgili. Aşağıdaki Tablo 1, en büyük 20 şehrimizin, nüfus hareketlerini özetliyor. En sağdaki sütunda 1980-2010 arasında şehrin, Türkiye'deki payının kaç kat arttığını görebilirsiniz. Rekor 1,7 kat artışla İstanbul'da. İstanbul'a yaklaşanlar ise Antalya (1,60), Kocaeli (1,59) ve Şanlıurfa (1,68). Bu 4 il dışında 6 ilin payı daha yükselmiş (Bursa, Van, Gaziantep, İzmir, Diyarbakır, Mersin). 3 ilin payı aynı kalmış (Hatay, Ankara, Kayseri). 7'sinin ise azalmış (Aydın, Manisa, Kahramanmaraş, Adana, Balıkesir, Konya, Samsun) .

Bu tabloya bakınca aklıma ilk gelenler şunlar. Antalya'nın büyümesinin arkasındaki temel faktör rahmetli Özal döneminde o bölgenin  "özel ekonomik bölge" ilan edilmesi ve turizm merkezi haline gelmesiyle yakından ilgili. Şanlıurfa'nın büyümesi ise yine eskilerin bir diğer büyük projesi olan Güneydoğu Anadolu Projesi'nin giderek işlevsel hale gelmesiyle ilgili olabilir. Kocaeli'nin büyümesini ise İstanbul'un büyümesinin bir uzantısı olarak ele alsak pek yanılmayız. Diğer birçok ilin büyümesi ise, ekonomik performans kadar, terör sorununa bağlı göçle alakalı olabilir.

Bunları bir kenara bırakıp, merceği İstanbul'a yaklaştırınca, İstanbul'un da tipik bir yatay büyüme örneği olduğunu açıkça görülüyor. 1965'de ve 1980'de İstanbul'un 17 ilçesi varmış. Bu 17 ilçenin nüfusu 1980'den 2010'a sadece 100 bin kişi artmış. 1980'den 2010'a ise her birinin nüfusu ortalama 600 bin olan 12 ilçe daha İstanbul'a eklenmiş (Tablo 2). Başka bir ifadeyle, son 30 senede, her sene, İstanbul'a Sinop büyüklüğünde (200 bin kişilik) bir parça katılmış.

Bu İstanbul meselesi apayrı bir tartışma konusu olduğu için bir başka yazıya bırakıyorum. Ancak şimdilik şunları söyleyebilirim. Eğer önümüzdeki dönemde Türkiye'nin büyümesi şehirlerin büyümesi olacak ise, ben artık 1980-2010 döneminde olduğu gibi İstanbul'un büyümenin motoru işlevini yerine getirebileceğini düşünemiyorum. Böyle bir beklenti hem bu güzel kente büyük haksızlık olur, hem de pek gerçekçi olmayabilir. Zira kentin yatay olarak sınırlarına ulaşıldı, dikey olarak büyümesi kentin yapısına büyük zararlar verebilir. Verimlilik açısından ise İstanbul'a gelen her yeni araç şehirdeki yüksek tıkanıklık düzeyinden dolayı verimliği arttırmaz tam tersine düşürür.

Dolayısıyla Türkiye'nin artık İstanbul dışında yeni ekonomik büyüme merkezleri bulması gerekiyor. Bu ise piyasaları ve şehirleri kendi hallerine bırakmakla değil, ancak Antalya ve Şanlıurfa örneklerinde gördüğümüz gibi büyük projelerle mümkün oluyor. Umarım ekonomi politikaları gündeminde, büyümenin mekansal boyutlarını daha fazla tartışmaya başlarız önümüzdeki dönemde. Eğer bunu yapmazsak, önümüzdeki tek seçenek İstanbul'un göğe doğru yükselmesini beklemek olacak.

 

Şekil 1: Türkiye'de şehirlerin toplam nüfus içindeki payları: En büyük 10 şehir (İstanbul hariç), İkinci en büyük 10 şehir, İstanbul; 1965, 1980 ve 2010

En büyük 10 şehir: İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Konya, Antalya, Gaziantep, Şanlıurfa, Mersin

En büyük ikinci 10 şehir: Kocaeli, Diyarbakır, Hatay, Manisa, Samsun, Kayseri, Balıkesir, Kahramanmaraş, Van, Aydın

esenbuyume.520px

Kaynak: TÜİK

 

Tablo 1: Türkiye'nin en büyük 20 şehrinin nüfusu, Türkiye içindeki payları ve artış hızları (1965, 1980, 2010)



Nüfus (bin kişi) ve Türkiye içindeki payı

Şehrin Türkiye nüfusu içindeki payı kaç kat arttı?



1965 nüfus

1965 pay

1980 nüfus

1980 pay

2010 nüfus

2010 pay

1965-2010

1965-1980

1980-2010

1

İstanbul

2293

7,30%

4741

10,60%

13255

17,98%

2,46

1,45

1,70

2

Ankara

1644

5,24%

2854

6,38%

4771

6,47%

1,24

1,22

1,01

3

İzmir

1234

3,93%

1976

4,42%

3948

5,36%

1,36

1,12

1,21

4

Bursa

755

2,41%

1148

2,57%

2605

3,53%

1,47

1,07

1,38

5

Adana

902

2,87%

1485

3,32%

2085

2,83%

0,98

1,16

0,85

6

Konya

1122

3,57%

1562

3,49%

2013

2,73%

0,76

0,98

0,78

7

Antalya

486

1,55%

748

1,67%

1978

2,68%

1,73

1,08

1,60

8

Gaziantep

511

1,63%

808

1,81%

1700

2,31%

1,42

1,11

1,28

9

Şanlıurfa

450

1,43%

602

1,35%

1663

2,26%

1,57

0,94

1,68

10

Mersin

511

1,63%

843

1,88%

1647

2,23%

1,37

1,16

1,19

11

Kocaeli

335

1,07%

596

1,33%

1560

2,12%

1,98

1,25

1,59

12

Diyarbakır

475

1,51%

778

1,74%

1528

2,07%

1,37

1,15

1,19

13

Hatay

506

1,61%

856

1,91%

1480

2,01%

1,25

1,19

1,05

14

Manisa

748

2,38%

941

2,10%

1379

1,87%

0,79

0,88

0,89

15

Samsun

755

2,41%

1008

2,25%

1252

1,70%

0,71

0,94

0,75

16

Kayseri

536

1,71%

778

1,74%

1234

1,67%

0,98

1,02

0,96

17

Balıkesir

708

2,26%

853

1,91%

1152

1,56%

0,69

0,85

0,82

18

Kahramanmaraş

438

1,40%

738

1,65%

1044

1,42%

1,01

1,18

0,86

19

Van

266

0,85%

468

1,05%

1035

1,40%

1,66

1,23

1,34

20

Aydın

524

1,67%

652

1,46%

989

1,34%

0,80

0,87

0,92


Türkiye

31391

100%

44736

100%

73722

100%




Kaynak: TÜİK ve TEPAV hesapları

 

Tablo 2: Eski ve Yeni İstanbul: İstanbul'un ilçelerinde nüfus hareketleri, bin kişi, (1965, 1980, 2010)



1965

1980

2010




1965

1980

2010

1

Adalar

15

18

14


18

Büyükçekmece


182

2

Bakırköy

168

883

219


19

Kâğıthane

416

3

Beşiktaş

107

188

184


20

Küçükçekmece

696

4

Beykoz

68

115

246


21

Pendik

585

5

Beyoğlu

218

223

248


22

Ümraniye

603


Eminönü (Fatih)

138

93



23

Bayrampaşa

269

6

Çatalca

62

89

62


24

Avcılar

365

7

Eyüp

168

332

338


25

Bağcılar

738

8

Fatih

345

475

431


26

Bahçelievler

590

9

Gaziosmanpaşa

90

219

474


27

Güngören

309

10

Kadıköy

166

468

532


28

Maltepe

438

11

Kartal

97

413

432


29

Sultanbeyli

291

12

Sarıyer

52

118

280



Yeni İstanbul Toplam

5482

13

Silivri

35

53

138







14

Şile

18

20

28







15

Şişli

268

468

317







16

Üsküdar

135

366

527







17

Zeytinburnu

103

124

292








Eski İstanbul Toplam

2253

4665

4762







Kaynak:TÜİK

 


[1] http://www.tepav.org.tr/tr/kose-yazisi-tepav/s/2096

 


* Esen Çağlar, TEPAV Ekonomi Politikaları Analisti, http://www.tepav.org.tr/tr/ekibimiz/s/25/Esen+Caglar

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları