TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verileri kullanırken 'fazla heyecan'a kapılmamakta yarar olduğunu vurgulamak istiyorum.
Geçen yazımda, fazla ‘malumat’ın malumatı yorumlamaya çalışanlar açısından kimi zaman sorun yaratabileceğini söylemiştim. Mesela sanayi üretimi için hem ham veri hem takvim etkisinden arındırılmış veri hem de mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış veri açıklanıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) her üçünü de yayımlıyor olması güzel aslında. Ama sanayi üretiminin bu üç ‘hali’ dikkatli kullanılmadığında hatalı yorum yapmaya itebiliyor yorumcuyu.
Bir dönem öncesine göre değişim yararlı bilgi verebiliyor. Ama değişimini hesapladığımız seri, iktisadi nedenler dışında mevsimsel nedenlerle de değişiyorsa dönemsel değişimde hangisinin rol oynadığını bilemiyoruz. Yazının sonunda meraklısı için bunu daha açık hale getiren bir not düşüp ilerliyorum. Bu açıdan mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış veriler yararlı oluyor; bir dönem öncesine göre karşılaştırma yapma olanağı veriyor.
Ancak bir dönem öncesine göre değişimlere bakıp yorum yaparken dikkatli olmak gerekiyor. Üst üste birkaç dönem artış ya da azalış olsa bile, bunlar, incelenen verideki temel eğilimin değişip değişmediği hakkında kesin bir fikir veremeyebiliyor. Örneğimi büyüme açısından önemli bir gösterge olan sanayi üretiminden seçeyim.
Aylık oynamaları bir tarafa bırakıp meramımı daha iyi anlatabilmek için çeyrek dönemlik verileri alıyorum. Bir yıl öncesinin aynı çeyreğine kıyasla sanayi üretimindeki yüzde değişim oranları ele aldığım ilk ‘hal’. Serinin temel eğilimini bununla ölçüyorum. İkinci ‘hal’ ise mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilerden hesaplanan bir dönem (çeyrek) öncesine göre yüzde değişimler.
Grafikte 2011’in ilk çeyreği ile 2012’nin son çeyreği arasındaki dönemde bu göstergelerin hareketleri yer alıyor. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilerden elde edilen dönemsel değişim oranı 2011’in ikinci çeyreğinden başlayarak üç çeyrek üst üste artıyor: Sanayi üretimi artış oranının giderek yükseldiğini gösteriyor. Bu dönemi grafik üzerinde yukarıya doğru bir okla işaretledim. Bu yükselişin, bizi, ‘ekonominin giderek canlandığı’ şeklinde bir yoruma yönlendirmesi ise hatalı oluyor. Zira aynı dönemde sanayi üretim artış oranının eğilimi sürekli azalış yönünde. Yıllık değişim oranları bu olguya işaret ediyor. Arındırılmış seride kısa süreli artışlara ve azalışlara ayrıca dikkatinizi çekerim.
Yanlış anlaşılmasın. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verileri kullanmayalım demiyorum. Sadece kullanırken ‘fazla heyecan’a kapılmamakta yarar olduğunu vurgulamak istiyorum.
Meraklısına not: Mesela turizm gelirleri her yaz artıyor, kışın ise azalıyor. Herhangi bir yılın yaz mevsiminde turizm gelirinin kış dönemine göre arttığını belirten bir ifade, iktisadi açıdan bir anlam taşımıyor. Belki turist sayısı ve kişi başına harcama değişmedi, sadece alışılageldik yaz etkisi nedeniyle turizm geliri arttı. Belki de turist sayısı ve kişi başına gelir arttı. İkincisi ile ilgili olduğumuzdan, ilk etkiden kurtularak elimizdeki veriyi incelemek istiyoruz.
Bu köşe yazısı 11.04.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
06/06/2025
H. Ekrem Cunedioğlu
04/06/2025
Fatih Özatay, Dr.
04/06/2025
Burcu Aydın, Dr.
31/05/2025
Fatih Özatay, Dr.
30/05/2025