The articles and opinions on the TEPAV website are solely those of the authors and do not represent the official views of TEPAV.
© TEPAV, all rights reserved unless otherwise stated.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Campus, Section 2, 06560 Söğütözü-Ankara
Phone: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV is a non-profit, non-partisan research institution that contributes to the policy design process through data-driven analysis, adhering to academic ethics and quality without compromise.
Politika Notu / Güven Sak
Zaman ne çabuk geçiyor. Aradan dört yıl geçmiş. Hala dün gibi aklımda, Meclis’i bombalayan jetlerin gürültüsü. Kendi vatandaşına ateş açan, onların güvenliğinden sorumlu kişiler. 15 Temmuz darbe teşebbüsü bana hep İsmet Paşa’nın “Eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz.” sözünü hatırlatıyor. Öyle bir gündü, benim için. Başlangıçta her şey normaldi. Akşamüstü, artık, hafta sonuna hazırlanıyorduk. Cuma akşamı, iş çıkışı, herkes bu gece nereye gitsek diye düşünürken darbe teşebbüsü oldu. Köprüde ne arıyor bu askerler derken, ateş açıverdiler...
Amman’da beni otelden havaalanına götüren taksi şoförünü hiç unutamıyorum doğrusu. Ortadoğu’da yaşamanın ne demek olduğunu ondan öğrendim. Darbe gecesinden birkaç yıl önceydi. Amerika’dan yeni dönmüş olduğunu hatırlıyorum taksi şoförünün. Kafasında acaba doğru bir iş mi yaptım sorusu vardı pek belirgin bir biçimde. Gelin görün ki, sohbeti hemen oradan açmadı. “Amman, çölün mücevheridir.” dedi bana. Doğrusu, çok gururlu bir biçimde ülkesini övmeye başladı. Son derece normal, artık alıştığım, bir tür “turistlere ayıp olmasın” konuşmasına benziyordu. Sonra bir an durdu “Gerçi..” diye ekledi, “…Şam’da öyleydi bir zamanlar. Sonra aniden böyle oldu”.
İşte ondan sonra, 2008 krizi nedeniyle Amerika’da iş olanakları sınırlanıp işleri bozulunca nasıl Amman’a geri döndüğünü anlatmaya başladı. Oradan buraya gelince, bir de Suriye iç savaşı çıkmış, hayat Ürdün’de de zorlaşmıştı. Amman’daki o taksi seyahatinde, Ortadoğu’da yaşamanın nasıl bir şey olduğunu ilk kez düşündüğümü hatırlıyorum. Akıllarda hep bir geçicilik, hep bir “her an her şey değişebilir” duygusu oluyor. “Şimdi burası iyi ama bakalım yarın sabah ne olacak?” havası. Bir nevi, “Eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz.” durumu işte.
Politika notunun tamamına erişmek için tıklayınız.