The articles and opinions on the TEPAV website are solely those of the authors and do not represent the official views of TEPAV.
© TEPAV, all rights reserved unless otherwise stated.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Campus, Section 2, 06560 Söğütözü-Ankara
Phone: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV is a non-profit, non-partisan research institution that contributes to the policy design process through data-driven analysis, adhering to academic ethics and quality without compromise.
TEPAV Direktörü Sak, panelin, konuya ilişkin taslağın yasaya dönüştürülmesi sürecine olumlu katkıda bulanacağını söyledi.
ANKARA- “Türkiye’de Bilirkişilik: Sorunlar ve Çözümler Paneli” kamu, yüksek yargı, sivil toplum kurumları temsilcileri ve değişik mesleklere sahip bilirkişilerin katılımlarıyla 5 Şubat 2016 tarihinde TEPAV’da yapıldı.
TEPAV Direktörü Güven Sak panelin açılışında yaptığı konuşmada Türkiye’de yargıya olan güveninin son yıllarda önemli ölçüde azaldığına dikkat çekerek, bu durumun ülkedeki iktisadi işleyişi ve yatırım ortamını da olumsuz etkilediğini belirtti. Yargıya olan güveni arttırmanın yolunun mevcut sorunlara çözüm üretmekten geçtiğini vurgulayan Sak, bu çerçevede sistem içerisinde son derece önem taşıyan bilirkişilik mekanizmasının düzeltilmesi konusunda herkesin hemfikir olduğunu belirtti. Sak panelin, bilirkişilik konusundaki taslağın yasaya dönüştürülmesi sürecine olumlu katkıda bulanacağını söyledi.
TEPAV Hukuk Çalışmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Levent Gönenç ise konuşmasında, panelin, üzerinde çalışılan taslağın farklı bakış açıları çerçevesinde değerlendirilerek Meclis görüşmelerinden önce tartışılmasına imkân sunulması amacıyla düzenlendiğini açıkladı.
Panelin ilk bölümünde Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Süha Tanrıver, bilirkişilik kurumunun önemi ve işlevini anlattığı bir konuşma yaptı. Bilirkişilik kurumunun yargının yıllardır devam eden problemi olduğunu belirten Tanrıver, sorunların kümelendiğine alanlara dikkat çekerek, sorunun aslen düzenlemelerden çok “insan” unsurundan kaynaklandığını belirtti. Tanrıver, bilirkişiliğin bir meslek olmadığını vurgulayarak, Türkiye’de bilirkişiliğin meslek olarak görüldüğüne dikkat çekti. Bağımsız, tarafsız, dürüst, güvenilir ve gerçekten konusunun uzmanı olan bilirkişiye ulaşmanın önemi üzerinde duran Tanrıver, sorunların çözümünü yargılama sürecindeki mevcut unsurları rahatlatacak mekanizmaların kurulmasına bağladı.
Panelin ikinci bölümünde bilirkişilik kurumunun sorunları ve çözüm önerileri, Türkiye Barolar Birliği, Adalet Bakanlığı, Sayıştay, Danıştay ve Yargıtay’dan gelen temsilciler tarafından tartışıldı.
Türkiye Barolar Birliği temsilcisi Tülay Bekar’ın, uygulamadaki bakış açısı ile bilirkişilik kurumunu değerlendirdiği panelde, Adalet Bakanlığı temsilcisi Ali Murat Nas, uygulamada gelişen kötü pratiğin kanun koyucunun işini zorlaştırdığına dikkat çekti ve bilirkişilik kanun tasarısının hazırlanması sürecinde, yabancı ülke modellerinin de dikkate alınarak, bu zorlukların aşılmaya çalışıldığını söyledi. Sayıştay temsilcisi Arif Zencirci bu yasanın yapım sürecine ve yasayla oluşturulan kurumsal yapıya daha aktif olarak dâhil olma isteklerini dile getirdi. Danıştay temsilcisi Emin Sınmaz kurumun işleyişinde insan unsurunun önemi ve yargıçların bilirkişilere net sorular sormaması gibi uygulamada ortaya çıkan bazı somut problemleri öne çıkardı. Yargıtay temsilcisi Dr. Mustafa Saldırım uygulamadaki sorunlara bütünsel açıdan bakılması ve detaylı çalışma yapılması gerekliliği üzerinde durdu.
Panel soru cevap bölümü ve yorumlarla devam etti. Katılımcılar bilirkişilik kurumundaki aksaklıkların sadece bu alana özgü olmayıp temelinde yargı sisteminin doğurduğu sorunlar olduğuna dikkat çekerek, bilirkişilik kurumunun sağlıklı işleyişi açısından, sorunların sistemin bütünlüğü içerisinde ele alınması ve bilirkişilik kurumunu dolaylı ancak derinden etkileyen ana sorunların çözüme ulaştırılmasının gerekliliğini dile getirdiler.
Katılımcıların ayrıca bilirkişilik kurumundaki aksaklıkların hukuki olmaktan ziyade etik ve insani olduğunu ifade ettiler. Çözümün sistem ve yasa değişikliğinde aranmasından ziyade tasarlanan sistemlerin etkin bir şekilde işletilmesi üzerine daha fazla mesai harcamak gerektiğini vurguladılar.