7. Bölgesel Kalkınma ve Yönetişim Sempozyumu

Kırsal Kalkınma Politikasının Yönetişimi

13-14 Aralık, 2012


Bölgesel Kalkınma ve Yönetişim Sempozyumu, Bu Kez “Kırsal”a Baktı

Bölgesel Kalkınma ve Yönetişim Sempozyumu’nun yedincisi, alandan 200 dolayında uzman ve ilgilinin katılımıyla başladı.



ANKARA – TEPAV’ın bu yıl Ankara Üniversitesi Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (AKÇAM) ile birlikte "Kırsal Kalkınma'' teması altında düzenlediği ''7. Bölgesel Kalkınma ve Yönetişim Sempozyumu'', 13 Aralık 2012 Perşembe günü 200 dolayında kişinin katılımıyla başladı. Sempozyumun açılışında konuşan TEPAV Direktörü Güven Sak, "Türkiye, ekonomik kalkınma sürecinde kırsal kesimi ihmal etti" diye konuştu.

Türkiye’de yoksulluk göstergeleri incelendiğinde mücadelede, kentsel alanda kırsal alana göre daha başarılı olunduğunun görüldüğünü belirten Sak, şöyle devam etti:

“Dünya Kalkınma Göstergeleri’ne göre kentsel nüfus içinde yoksul bireylerin payı yüzde 21,9 iken 2009’da bu oran yüzde 8,9’a düşmüştür. Aynı dönemde kırsal nüfus içerisinde yoksul bireylerin payı yüzde 34,5‘den yüzde 38,7’ye ulaşmıştır. Türkiye’nin ortalama yüzde 5,4 büyümüş olduğu 2002-2009 döneminde kırsal kesimde 845 bin kişinin daha yoksulluk sınırı altında kalması, Türkiye’nin ekonomik kalkınma sürecinde kırsal kesimin ihmal edildiğine işaret etmektedir.”

Bu alanda politikalar üretmeye ihtiyaç olduğuna işaret eden TEPAV Direktörü Sak, yerel sorunlar üzerinde fazla durulmadığını ve dolayısıyla da merkezle yerel arasında yeterince iletişim oluşmadığını da belirtti. Sak, tüm bu nedenlerle kırsal kalkınma politikasının konunun tüm paydaşları ile birlikte tartışılmasını önemsediklerini ve sempozyumun bu yılki temasını bu konuda belirlediklerini sözlerine ekledi.

Kırsal kalkınmada sadece ekonomi yok…

Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş de, kalkınma politikalarında tüm toplumun söz sahibi olması ve fayda sağlaması gerektiğini söyledi. Üniversitelerin kalkınma politikaları üretilmesinde önemli roller üstlenmesi gerektiğini belirten İbiş, kalkınma alanlarının belirlenmesi, uygun kalkınma politikalarının üretilmesi, bilimsel etkinlikler düzenlenmesi ve bu alanlarda politikalar üretecek insanların yetiştirilmesinin üniversitelerin temel sorumluluklarından biri olduğunu anlattı. İbiş, en önemli noktalarını “sürdürülebilirlik ve eğitim” olarak tanımladığı kırsal kalkınmanın sadece ekonomik boyutlu olmayıp sosyal ve kültürel çok kapsamlı bir alan olduğuna da işaret etti.

İyi yönetişimin önemi…

AKÇAM Müdürü Bülent Gülçubuk ise, bir ülkede kırsal refahın sağlanmasında, eşitsizliklerin, kırılganlıkların giderilmesinde ve tabana dayalı kalkınmanın sağlanmasında devletin en önemli aktör oluğunu söyledi. Kırsal kalkınma politikalarının yalnızca iyi yönetişim ile hedefine varabileceğini belirten Gülçubuk, ''Kamu kesimi, yerel halk, yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşları iyi yönetişimin birer aktörü olmalı. Kırsal kalkınmanın ruhunda ve felsefesinde yönetişim 'olmazsa olmaz' bir koşuldur'' diye konuştu.

İki gün sürecek sempozyumda, açılışın ardından meselenin kavramsal boyutu, politika geliştirme ve yönetişim mekanizmaları, uluslararası deneyimler, yerel - merkez ilişkileri, kırda yaşayan kadınların konumu ve örgütlenme ile finansman konularının akademi, kamu, özel sektör ve sivil toplumdan katılımcılarla tartışıldığı oturumlara geçildi. Sempozyumda iki gün boyunca yedi oturum altında kırsal kalkınmaya ilişkin şu başlıklar altında sunum ve tartışmalar gerçekleştirildi:
“Kavramsal Çerçeve”, “Kırsal Kalkınma Politikası ve Yönetişim”, “Kırsal Kalkınma ve Uluslararası Kurumlar”, “Merkez - Yerel İlişkileri ve Koordinasyon”, “Kırda Kadın”, “Kırda Örgütlenme ve Finansman”.

Sunumlar kadar tartışmalara da önem verilen sempozyumda önceki yıllarda olduğu gibi akademi, kamu, özel sektör ve çeşitli kurumlardan gelen geniş bir tartışmacı grubu masa etrafında biraraya geldi. Konuşmacılar tarafından yapılan sunumların ardından bu grup ile tartışma soruları çerçevesinde oturum konuları tartışıldı. Son oturum ise sempozyum tartışmalarına ilişkin genel bir değerlendirmeyi içerdi.

TEPAV, kırsal kalkınmaya Urfa örneğinden baktı

Sempozyumun ikinci günü TEPAV’ın Şanlıurfa’da yaptığı bir çalışma, Vakıf Araştırmacıları Ülker Şener ile Evren Aydoğan tarafından sunuldu. Şener, sunumda, 2012 yılı Kasım ayında gerçekleştirilen çalışma için gelişmişlik düzeyi 1973-2011 döneminde 42’nci sıradan 73’üncü sıraya gerileyen ve TÜİK verilerine göre ülke genelindeki tablonun aksine kırsal nüfusu artan şehri seçmelerinde bu demografik ve ekonomik durumun etkili olduğunu aktardı. Türkiye genelinde 2011 rakamlarıyla köyde yaşayan nüfus yüzde 23 iken Şanlıurfa’da 2007 yılında yüzde 40 olan kırsal nüfusun 2011’de yüzde 45’e çıktığını kaydeden Şener, ayrıca nüfus artış hızı açısından da ilde yaşlanan bir köylü nüfusundan bahsetmenin de zor olduğunu söyledi.

Şener, çalışma kapsamında ilde 9 kurumla (GAP İdaresi ve GAP Bölge Müdürlüğü, Tarım İl Müdürlüğü, İl Özel İdaresi Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu, Karacadağ Kalkınma Ajansı, SODES, Ziraat Odası ve Üreticiler Birliği) görüştüklerini kaydetti.

Kırsal kalkınma araçlarının ilde nasıl kullanıldığını ortaya koyan çalışmada verilen desteklere ilişkin çeşitli sorunlarla karşılaşıldığını gözlediklerini belirten Şener, şöyle devam etti:

“Kalkınma Ajansı, IPARD belli olanaklara sahip ve kapasitesi olan işletmelere destek veriyor. Proje başvuruları hem uzmanlık hem de belirli bir düzeyde kaynağa sahip olmayı gerektiriyor. Çünkü projenin bütün masrafları başvurucu tarafından karşılanıyor, ardından TKDK gerekli denetimi yaptıktan sonra kaynak tahsis ediyor. Bu kaynağa sahip olmayan kişileri zaten desteklenmiyor. Prosedür zorluğundan da bahsedildi. Ayrıca köylünün danışmanlık, proje uzmanlığı almadan tek başına yapabileceği bir şey yok. İstenen belgeler arasındaki uyumsuzluk da dile getirilen sıkıntılar arasında… IPARD desteğinden yararlanmak isteyenin zaten bir yatırıma/kaynağa sahip olması gerek. AB uyum süreci nedeniyle oluşturulduğu için bu yapılar Urfa kırsalına uygun değil…”

TEPAV Araştırmacısı Aydoğan ise, “köylülük” meselesinin kırsal kalkınmanın ana ekseni olarak tartışmalarda daha fazla ilgiyi hak ettiğini belirtirken, çalışma kapsamında köy muhtarlarının kırsal kalkınma kapsamında yapıya dahil olup olmadığına ilişkin bir bilgiye ulaşmamalarının dikkat çeken bir nokta olduğunu katılımcılarla paylaştı.

Sunumun ardından söz alan TKDK Şanlıurfa İl Koordinatörlüğü’nden Mehmet Ekinci ise, verilerin sadece Şanlıurfa için değil tüm Türkiye’de geçerli olduğunu, ancak ilin de GAP ile büyük değişim yaşadığını söyledi. TKDK’nin yetki devrini AB’den geçen yıl aldığını ve sekizinci proje çağrısına çıktığını ifade eden Ekinci, şunları söyledi:

“Proje süreci de asgari 12 ay alıyor. İnsanlar bu tür programlar çıktığında ilk başta proje sunuyor ama tarım-hayvancılık gibi dinamik alanlara yatırım bazen avantaj, bazen dezavantaj. İki yıl önce hayvancılıkta ciddi karlar elde ediliyordu. Şimdi öyle değil, zarar ediliyor. Böyle bir gerçek olunca da proje verip sonuçlandırmayana ‘Neden sonuçlandırmıyorsun?’ demek zor oluyor.”