Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Vilfredo Pareto ile Üç Farklı Ortamda Tanışmıştım; Tabii Gıyaben….
    Hasan Ersel, Dr. 11 Nisan 2011
    Büyük bir hevesle başvurduğum Mülkiye’deki öğrencilik yaşamım 1963 sonbaharında başladı. İlk yıl benim için bir düş gibiydi. Adını uzaktan duyduğum, daha sıklıkla gazetelerde rastladığım değerli hocalar, bana hiç bilmediğim ve birbirinden farklı konular anlatıyorlardı. Biraz maymun iştahlılığımdan biraz da gençliğimden, özellikle siyasal kelimesinin çağrıştırdığı her derse sarılıyor, ne söylenirse öğrenmeye ve hangi kitabın adı geçerse bulup okumaya çalışıyordum. Yıl ortasındaki ara sınavda bunun çıkar yol olmadığını öğrendim. Siyasi tarih, siyasal kuramlar filan derken, muhasebe çalışmayı unutmuştum. Sonra durumu toparladım. Ama Mülkiye’deki ilk iki yılımın hazırladığı temelin ne denli önemli olduğunu daha sonra kendim ders anlatırken ya da bürokraside çalışırken çok daha iyi anladım. Yaş [Devamı]
    Finansal istikrar ve Merkez Bankası
    Hasan Ersel, Dr. 04 Nisan 2011
    Finansal istikrarı sağlama görevinin Merkez Bankası'na verilmesinden yana değilim. Düzenleyici ve denetleyici etken devreye girmeli. Sayın Ercan Kumcu, 24 Mart 2011'de Haber Türk'te yayımlanan yazısını Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın "Gelecek Merkez Bankası başkanının fiyat istikrarını değil, finansal istikrar gözeten birisi olmasını arzuluyoruz" biçimindeki dileğini 'fiyat istikrarının çöpe atılması' olarak değerlendirerek bitirmiş. Aynen katılıyorum. Geçmişte fiyat istikrarını (biraz da Çin'in katkısıyla) sağlama yönünde atılan adımların hem iç ekonominin işleyişine hem de Türkiye'nin küresel ekonomiyle bütünleşmesi yolundaki çabalara yaptığı olumlu katkı pek takdir edilmemiş gibi görünüyor. Öte yandan fiyat istikrarı bir kere sağlanınca bozulmayacak bir durum değil. Üstelik ö [Devamı]
    Mısır'da değişim
    Hasan Ersel, Dr. 10 Mart 2011
    Mısır'ın nereye gideceğini belirlemede en önemli unsur Ulusal Demokrasi Partisi içindeki ve çevresindekilerin nasıl bölüneceği. Geçen yılın son aylarından bu yana Arap dünyasında önemli çalkantılara tanık olduk. Bu çalkantıların bu ülkelerin toplumsal iktisadi düzeninde köklü değişikliklere yol açıp açmayacağı ise o kadar açık değil. Bu, söz konusu ülkelerde olup bitenleri küçümsediğim anlamına gelmiyor. Bu ülkelerin artık eski yönetim anlayışına döneceğini sanmıyorum. Sorun, buradan nereye gidileceğinde. Mısır üzerinde durmak istiyorum. Oraya ilişkin gözlemlerin Tunus'u anlamak için de bir dereceye kadar yardımcı olacağını düşünüyorum. Diğer ülkeler için olayı baştan kurgulamak gerek. Şiddet unsurunun ön plana çıktığı Libya ise bambaşka bir olay. [Devamı]
    Mali istikrarsızlık ve makro sakıngan önlemler
    Hasan Ersel, Dr. 03 Ocak 2011
    2007 krizi mikro sakıngan politikanın krizi engellemede yeterli olmadığını gösterdi. Mali istikrarsızlık; mali sistemin şoklarla karşılaşıldığında, fonların etkin dağılımını sağlayabilme yeteneğini koruyamayıp, reel ve/veya hem de mali kesimde kırılmalara yol açmasıdır. Dolayısıyla mali istikrarın sağlanması iktisat politikası yapımcılarının en önemli görevlerinden birisidir. Şimdiye kadar bu amaçla alınan önlemleri hedefleriyle birlikte düşünmek görece kolaydı. Çünkü, mali istikrarın birisi makro ötekisi ise mikro düzeyde tanımlanmış iki bileşeni olduğu kabul ediliyordu. Bunlardan makro düzeyde olanı fiyat istikrarıydı. Bunu sağlama görevi merkez bankalarına verilmişti. Mikro düzeyde ise amaç bankaların mali yapılarının sağlıklı olmasıydı. Bunun sağlanması sorumluluğu ise bankac [Devamı]
    Seçime doğru iktisat politikası
    Hasan Ersel, Dr. 06 Aralık 2010
    Bu dönem iktisat politikasına düşen görev, ekonomide istikrasızlık yaratacak gelişmelerin etkilerini yumuşatmaktır.Seçim yaklaşıyor. Hükümet, önümüzdeki dönemde, nasıl bir iktisat politikası izleyecek? Hükümetten arada bir "seçim iktisadı yapmayacağız" biçiminde sözler duyuyoruz. Herhalde muhalefet de bu konuyu gündeme getirmek için seçim ortamının daha belirginleşmesini bekliyor. Alışkanlıklarımız göz önüne alındığında, konuyu fazla erken gündeme getirmiş oluyorum. Bunun yararlı olabileceğini düşündüğüm için. Bundan beş ay sonra hükümetin iktisat politikasına ilişkin "seçim iktisadı yapılıyor mu, yapılmıyor mu?" sorusu etrafında yoğunlaşılırsa, yine boşuna gevezelikle zamanımızı israf etmiş olacağız. Oysa şimdiden ileriye ve etrafımıza bakarsak, neyin yapılıp yapılamayacağını önc [Devamı]
    Önemsiz bir 'önemli' toplantı
    Hasan Ersel, Dr. 01 Kasım 2010
    Alınması gereken önlemler konusunda G7 ile G20 arasında görüş birliği yok. Beşinci G20 toplantısı, 11-12 Kasım 2010'da Seul'de yapılacak. İlgili ülkelerin devlet ya da hükümet başkanları oraya taşınacak, kocaman masaların etrafında toplanacaklar. Sonra da büyük bir olasılıkla çok daha önce üzerinde anlaşma sağlandığı kamuoyunca zaten bilinen kararların alındığı ilan edilecek. Son anda çözülen, aslında pek önemli olmamasına rağmen yaşamsal kategorisine terfi ettirilen bir-iki noktaya dikkatlerin yoğunlaşması sağlanacak. Sonra şölen sona erecek, ileride bir gün buluşulma kararı alınacak. Katılan liderler ülkelerine dönüp her biri kendi bildikleri yolda, bıraktıkları yerden işlerine devam edecekler. [Devamı]
    Türkiye'nin AB hedefi için tarih vermesi
    Hasan Ersel, Dr. 13 Ekim 2010
    Sayın Bahadır Kaleağası 2 Ekim 2010 tarihli Radikal gazetesinde Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) hedefine ilişkin sürecin yönetimini ele alan önemli bir yazı yayımladı. Yazı bir yandan bu sürecin şimdiye kadar nasıl işlediğini, Türkiye'nin bu dönemde sahip olduğu avantajları kullanma başarısını eleştirel ama yapıcı bir gözle çok güzel ortaya koyuyor. Eleştirel diyorum, çünkü yazı gelinen noktayı anlayabilmek için, konuyu "neler yapılabilirdi, neler yapıl[a]madı?" soruları etrafında ele alıyor. Öte yandan yapıcı bir yazı. Çünkü geçmişte kaçan fırsatlara bakıp hayıflanma kolaycılığından uzak duruyor ve önümüzdeki dönemde neler yapılması gerektiği konusunda somut öneriler geliştiriyor. Bu önerileri iktisadi açıdan değerlendirmeye çalışacağım. [Devamı]
    Bir düzeltme yazısı
    Hasan Ersel, Dr. 11 Ekim 2010
    Önce özür dileyeyim. 6 Ekim 2010 tarihli yazımda, kendi hatam sonucu yanlış bazı sonuçlar yer alıyor. Sayın Uğur Gürses ve Sayın Seyfettin Gürsel uyardılar. Kendilerine teşekkür ediyorum. Söz konusu yazımda yanlış olan, son dört ayda kesimler itibariyle istihdam artış hızlarının çok yüksek olmamakla birlikte birbirlerine çok yakın olduklarıydı. Öyle değil. Kesimlerin istihdam artış hızları arasında, daha önceki yıllarda olduğu üzere, ciddi farklar var. Öte yandan mart-haziran dönemindeki ortalama istihdam artış oranının geçmiş dönemlere oranla istisnai derecede yüksek olmadığına ilişkin sonuç ise büyük ölçüde geçerliğini koruyor. Şimdi kafama takılan soruya tekrar döneyim. [Devamı]
    İşsizlik oranındaki azalmanın anlamı
    Hasan Ersel, Dr. 06 Ekim 2010
    TÜİK'in haziran dönemi için verdiği bilgiler, işsizlik oranında geçen yıla oranla ciddi azalış olduğunu gösteriyor. Bu, iyi bir haber. Gerçi ulaştığımız işsizlik düzeyi hâlâ kriz önceki dönemden daha yüksek ama eğilim umut veriyor. İstihdamın nasıl arttığını merak ettim. İstatistikle uğraşanların tavsiyelerine uyup önce ham verilere göz atayım dedim.2009 Haziran ayından bu yana toplam istihdam yüzde 7 artmış görünüyor. Her ay istihdam binde 5,7 artsa bu sağlanır. Oysa dönem boyu aylık istihdam artış oranlarının aritmetik ortalaması sadece binde 1,6. Bu, bazı aylarda istihdamda azalma olduğunu, diğer bazı aylarda ise ortalamanın epeyce üstünde istihdam artışı hızı sağlandığını gösteriyor. İstihdamın mevsimsel dalgalanma göstermesi nedeniyle bu da beklenmeyen bir sonuç değil. İlgim [Devamı]
    Mali istikrar sorunu ışığında MB ve BDDK
    Hasan Ersel, Dr. 04 Ekim 2010
    Geçen hafta TCMB'ye, zorunlu karşılıklara ilişkin yaptığı düzenlemeden kendilerini önceden haberdar etmediği için BDDK'dan sitem geldi. Konuyu ilginç kılan olayın kendisi değil. Bu iki ciddi kurumumuz aralarındaki ilişkileri nasıl olsa düzenlerler. Konuyu ilginç kılan 'parasal istikrarı' (ya da 'fiyat istikrarı') sağlamaktan sorumlu olan Merkez Bankası'nın aldığı bir kararın niçin ana çizgileriyle 'mali istikrarı' sağlamaktan (Bankalar Kanunu Madde 93) sorumlu olan bir kurumu ilgilendirdiği sorusu. Parasal istikrardan ne kastedildiği ve bunu sağlamaktan merkez bankalarının sorumlu olduğu konusunda bugün dünyada bir görüş birliği olduğu söylenebilir. Dolayısıyla parasal istikrarla ilişkilendirilebilecek bu kararı TCMB'nin almış olmasının pek yadırganacak bir yönü yok. Peki bu kara [Devamı]