Bu işte banka hissedarlarının hiç mi suçu yoktur?
22 Ağustos 2009
Amerika'da bir de bu tartışma çıktı: Peki, muhtaç duruma düşen bankaların hissedarları kriz sonrasına hiçbir şey olmamış gibi mi geçecekti? Doğrusu ya, soru meşru bir sorudur. Madem ortada kötü yönetilen bir işletme vardır, o kötü yönetilen işletmenin kötüye gidişini engelleyebileceği halde engellemek için çaba harcamayan herkes ortadaki kötü yönetime iştirak etmiş sayılır. Amerikan Merkez Bankası (Federal Reserve), on iki adet bölgesel merkez bankasını bir araya getiriyor. Bunlardan Kansas City Merkez Bankası tam otuz bir yıldır Jackson Hole'da profesyonel bir konferans tertipliyor. İktisatçıları ve merkez bankacıları bir araya topluyor. Geçen hafta Amerikan Merkez Bankası Başkanı Bernanke'den Avrupa Merkez Bankası Başkanı Trichet'ye herkes Wyoming eyaletindeki bu tatil bel
[Devamı]
Eximbank, Merkez Bankası'ndan daha önemlidir
20 Ağustos 2009
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faiz indirmeye devam ediyor hâlâ. Peki, bunu "işler yolunda" diye mi yapıyor? Hayır. Tam tersine, reel sektör açısından bakıldığında işler yolunda gitmediği için TCMB faiz indirmeye devam ediyor. Ne yapsın? Elinde tek bir enstrüman var, o da uysa da uymasa da işte onu kullanıyor. Biz içinde bulunduğumuz dönemde, reel kesimde yakın dönem büyümesi açısından Eximbank'ın TCMB'den daha önemli olduğunu düşünüyoruz. Ya da başka bir deyişle TCMB'nin Eximbank kadar önemli olmadığına inanıyoruz. Gelin bakın neden böyle düşünüyoruz. Şimdi müsaadenizle sırayla gidelim. İlk nokta şudur: Önümüzdeki dönemde matematiksel bir toparlanma olacaktır olmasına ama bu arada iç talep pek de güçlü seyredecek gibi görünmemektedir. TCMB, son Para Politikası Kurul
[Devamı]
Sankopark'ı gördünüz mü?
15 Ağustos 2009
Siz hiç son zamanlarda Gaziantep'e gittiniz mi? Gidip de Sankopark'ı gördünüz mü? Ben gittim. Gördüm. Sankopark bana, sanayinin Anadolu'ya yayılmasında mayanın tutmuş olduğunun bir simgesi gibi geldi. Turgut Özal reformlarının bu topraklarda kök saldığının bir göstergesi gibi duruyordu. Sankopark'ı görünce, Gaziantep Sanayi Odası'nın Akıllı Sanayi Projesi'ni daha iyi anladım. Bakın Sankopark'ı görmek bana neler düşündürdü. Önce "Yahu, nedir bu Sankopark?" diyenler için iki not düşelim. Efendim, Sankopark Gaziantep'in yeni alışveriş merkezidir (AVM). Bu yılın nisan ayında, Sayın Başbakanımız tarafından açılmıştır. Dört katlı kocaman bir AVM'dir. Geniş bir atriumla içeri girilir. Sonra dört adet de ikincil atriumlara sahiptir. Sankopark, İstanbul, Ankara, İzmir'de karşılaşabilec
[Devamı]
Dün yediğin hurmalar bugün bir yerlerini tırmalar
13 Ağustos 2009
Karışık bir dönemin içinden geçiyoruz. Olmadık işler oluyor. Haziran ayında, "Aman Allah'ım, sana şükürler olsun, yalnızca yüzde 10 küçüldük" diye seviniyoruz. Etrafta, bir yandan yoğun bir anlamsız "Hadi yine iyisin, iyisin, dipçik gibisin maşallah" propagandası var. Öte yandaysa bir "yandık, bittik, mahvolduk" havası. Böyle bir ortamda ne yapılacağını belirlemek önemli. Ama etraftaki malumat kirliliği değil karar almayı, düşünmeyi bile zorlaştırıyor. O vakit, öncelik belirleyebilmek mümkün olmuyor. Bugün gelin, ihracat pazarlarını korumak neden Türkiye'nin önceliğidir ona bakalım ve bir sonuç çıkaralım: Türkiye'nin yoğun bir ihracat teşviki sistemine ihtiyacı vardır. Bugün önemli olan, var olanı korumaktır. Zaman atılım yapma zamanı değildir. Buyurun bakalım. İktisadi krizler
[Devamı]
Kavramların eski tadı yok
11 Ağustos 2009
Geçen hafta, içinde bulunduğumuz iktisadi durgunluk döneminde kavramların eski tadının kalmadığını vurgulamaya başlamıştık. Eskiden bildiğimiz bir dünya vardı. Enflasyon aşağı düşünce anlamı belliydi. Faiz inerse ne olduğunu anlayıverirdik. Kurdaki değerlenmenin bile istikrara yönelik belli bir manası olurdu. Her alet ve/veya gösterge genel kabul gören bir kavramsal çerçeve içinde mana ifade ederdi. Bu, artık dündü ve şimdi bitti. Şimdi elimizdeki aletlere yeni manalar yükleyecek bir yeni kavramsal çerçeveye ihtiyacımız var. Aksi takdirde elimizdeki göstergeler bizi cehenneme doğru götürürken, keyfimiz son derece yerinde olabilir. Peki, nedir bu yeni dönemin özelliği? Yeni dönem bir iktisadi durgunluk dönemidir. İktisadi durgunluk döneminin belirgin özelliği ise istihdam kayıp
[Devamı]
Erdoğan, Putin ve Berlusconi'yi bir araya getiren nedir
08 Ağustos 2009
Bugüne kadar her 'Nabucco' diyene 'Orayı neyle dolduracaklarmış?', 'o da ne ki?' diye soruyla cevap veren Putin ilk kez Nabucco'dan alternatif bir yol olarak Ankara'da bahsetti. Hem de pek iyi etti. Bugünlerde kenara not edilecek gün sayısı giderek artıyor. Geçenlerde size kötü bir gün olarak ağustosun dördünü not edin demiştik. Hatırlayalım. O gün, ikincil piyasada devlet iç borçlanma faizi yüzde 9,92 olmuştu. Biz ise, "bütçesi çakma olanın faizi normal şartlarda burada olmaz, bu ekonomik durgunluk işaretidir" demiştik. Bakın bu kez ağustosun altısını olumlu bir tarih olarak bir kenara not etmekte fayda var. Dün Nabucco, bugün ikinci Mavi Akım projesi, Samsun-Ceyhan boru hattı inşaatı ve de Yunanistan üzerinden İtalya'ya uzanacak Güney Akım Projesi, Ceyhan - Aşkelon projele
[Devamı]
Tek haneli DİBS faizi hayra alamet değildir
06 Ağustos 2009
Ağustosun dördünü bir kenara not edin. Ağustosun dördünde, ikinci el piyasada, gösterge devlet iç borçlanma senedi (DİBS) yüzde 9,92'den işlem gördü. DİBS faizi tek haneye indi. Şimdi normal şartlar altında hayırlara vesile olması gereken bu durum bugün öyle değildir. İçinde bulunduğumuz şartlarda tek haneli DİBS faizi ekonomimizin depresyonda olduğunun göstergesidir. Ağustosun dördündeki tek haneli DİBS faizinin gösterdiği iktisadi toparlanmanın başlangıcı filan değil düpedüz ekonomik durgunluktur. Göstergeleri birbirine karıştırmamakta fayda vardır. Gelin önce şuradan başlayalım: 2009 yılının ağustos ayının dördü itibariyle Türkiye'nin "evet evet, vardır ve manalıdır" diyebileceğiniz bir bütçesi var mıdır? Yoktur. Memleketin 2009 yılı bütçesi çakmadır. 2008 yılının sonunda
[Devamı]
Azalan ithalat talebi nasıl değerli liraya yol açar?
04 Ağustos 2009
Bu günler işte öyle günler. Bu günler ilk aklınıza gelen açıklamanın doğru olmama ihtimalinin yüksek olduğu günler. Bu günler hiçbir şeyin göründüğü gibi olmama olasılığının dikkate alınması gereken günler. Çünkü bu günler bizim alıştığımız günler değil. Böyle günlerde işe baştan başlamaktan başka bir çare yok. İlmek ilmek işlerin nasıl yürüdüğüne dair bir yeni yaklaşım örmek gerekiyor. İktisatla ilgili olarak yapılması gereken de bu. Biz daha önce böyle iktisadi kriz görmedik. Tedavinin başlangıç noktası hastanın hasta olduğunu kabul etmesidir. Ekonomide yeni olanın kavranmasının başlangıç noktası, dinamiklerine daha önceden alışmadığımız bir dönemin içinde olduğumuzu kabul etmektir. Çareyi bulmanın başlangıç noktası yeni bir çareyi aramaya başlamaktır. Ekonomide çareyi araman
[Devamı]
Değerli Türk Lirası işsizliği daha da artırır
30 Temmuz 2009
Hafta başı "Türk Lirası'ndaki değerlenmenin nedeni artan işsizliktir" diye başladık, bugün "değerli Türk Lirası işsizliği daha da artırır" diyerek devam edelim. Türkiye benzeri ülkeler açısından içinde bulunduğumuz ekonomik duraklama döneminin dinamiklerini anlamaya çalışalım. Anlamaya çalışalım ki, tedbir alabilelim. Hayat işte böyledir. Dünün en anlamsız argümanını bugün sizin ağzınıza yerleştiriverir. Zaman değişir, kavramlar mana değiştirir. Olan olur. Hatırlayacaksınız dün o içi boş "yüksek faiz düşük kur politikası" lafını gerine gerine tekrarlayanları. Oradan "değerli Türk Lirası sanayimizi bitiriyor" diye boş yere konuşurlardı. Bu arada Türkiye otomotiv ihracatçısı oluvermişti. Buyurun bakalım. Şimdi aynı laf artık bu sütundadır. Zaman değişmiştir. Dün yanlış olan bugün
[Devamı]
Değerli Türk Lirası'nın nedeni artan işsizliktir
28 Temmuz 2009
Ekonomide resesyon dönemlerine alışık değiliz. Hâlâ hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı tam olarak idrak edilebilmiş değil. Herkes, "Bir fırtınaydı, geldi ve gitti. Azıcık ıslandık" demek için umutla bekliyor. Ama bu arada değişeni fark edemiyor. Bakın, mesela bugünlerde Türk Lirası değerleniyor. Türk Lirası eskiden, Türkiye ekonomisine duyulan güven nedeniyle değerlenirdi. Hükümet politikalarının kredibilitesi arttıkça, Türk Lirası yabancı paralar karşısında değer kazanırdı. Bugünlerde Türk Lirası yine değer kazanıyor. Şimdi ne oluyor? Hükümetimizin uyguladığı politikalara duyulan güven mi artıyor? Yok canım, nereden çıkardınız? Bu olsa olsa bir oxymoron (içinde anlamı, çelişkili iki sözcük bulunan ifade) olurdu. Olmayan politikanın kredibilitesi mi olurmuş? Bugünlerde Türk Liras
[Devamı]