Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Atlantik Okyanusu dünyanın merkezi olmaya devam edecektir
    Güven Sak, Dr. 13 Eylül 2008
    Son zamanlarda en çok duyduğum sözlerin başında, dünyanın ağırlık merkezinin doğuya doğru kaymakta olduğu iddiası bulunmaktadır. Ancak bana kalırsa dünyamızın düzeni Atlantik merkezli olmaya devam edecektir. Gelin bakın, neden? Doğrudur: Dünden farklı olarak, dünya üretiminin artan bir bölümü Pasifik kıyılarında gerçekleştirilmektedir. Doğrudur: Petrol ve emtia fiyatlarındaki artışlar ile Çin'in ticaret fazlası, çevredeki gelişmekte olan ülkelerde, artan bir servetin toparlanmasına yol açmıştır. Doğrudur: Merkezin en güçlü gelişmiş ülkesinden kaynaklanan bankacılık krizinin ilacı, merkez dışında biriken bu serveti içeren "memleket fonları"dır (sovereign wealth funds-SWF). Çevre, bir bakıma, merkezi kurtaracaktır. Kurtarmaktadır da. Ancak bunlara ve daha bir dizi değişim kanıtına [Devamı]
    Brezilya, Türkiye'yi solladı
    Güven Sak, Dr. 12 Eylül 2008
    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2008 yılının ikinci çeyreğinde Türkiye ekonomisinin bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,9 büyüdüğünü açıkladı. Türkiye ekonomisi 2001 krizinden bu yana hiç bu kadar düşük bir ikinci çeyrek büyümesi yaşamamıştı. O nedenle konuyla ilgili analiz ve haberler "son altı yılın en yavaş büyümesi" başlığı altında çıktı. Şimdi diyeceksiniz ki, ne yapalım? Dünyada böyle büyük bir kriz varken, buradan kaynaklanan küresel bir daralma eğilimi yaygınlaşırken, biz yavaşlamayalım da ne yapalım? Doğrudur ama Brezilya'yı ne yapacağız? Biz yüzde 1,9 büyürken ve ekonomimiz belirgin bir biçimde yavaşlarken Brezilya, 2008 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 6,1 büyüyerek göz kamaştırdı. Solcu Lula'nın, ekonomi yönetimini sağcı Erdoğan'dan daha iyi götürdüğünü zate [Devamı]
    Fannie ve Freddie'de işin kayyuma devri ile perde inmedi
    Güven Sak, Dr. 09 Eylül 2008
    Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) kararlar bir süredir hafta sonları alınıyor. Geçen Pazar ABD Hazine Bakanı Paulson, Freddie Mac ve Fannie Mae yönetimlerinin kayyuma devredildiğini açıkladı. Şirketlere el konulmadı. Hissedarlar mağdur edilmedi. Şimdilik büyük bir yapısal değişiklik de olmadı. Şirket yönetimlerine kayyum olarak, yeni kurulan Federal Emlak Finansmanı Otoritesi'nin (Federal Housing Finance Agency-FHFA) başkanı atandı. Bir süredir bu bankacılık krizinin neresinde olduğumuzu merak edip duruyorduk. Şimdi iş bitti mi? Bize kalırsa "Hayır". Gelin bakın neden "Hayır". Ne demiştik? Bir bankacılık krizinde, krizin çözüm safhasına girip girmediğinin göstergesi neydi? Kamunun işi çözmek üzere devreye girmesiydi. Gelin bunu da tanımlayalım: Yapılması gereken iş, çözüme [Devamı]
    36 milyon Çinlinin piyano dersleri alıyor olmasının bir manası var mıdır
    Güven Sak, Dr. 06 Eylül 2008
    2008 Olimpiyatları Pekin'de yapıldı. Doğrusu ya, Çinliler bu gösteriden yüzlerinin akıyla çıktı. Herkesin aklında bir başka türlü Çin kaldı, büyük bir olasılıkla. Bizim aklımızda ise Çinli piyanistlere dair bir hikâye kaldı. Neden böyle oldu? Bir muamma mıdır? Yok, vallahi değil. Bu satırların yazarı spor karşılaşmalarının hiçbir türünü izlemez. En son bundan 30 yıl kadar önce kendisini bir futbol maçında bulduğunda, sürekli olarak, tribünleri "acaba bir kavga çıkar da seyredebilir miyim?" diye izlemeye başladığından beri her türlü inadı bırakmıştır. "Sevmiyorum, ne yapayım, kardeşim?".  Her halde bu nedenle olacak, olimpiyat oyunlarının açılışında çalınan müzikler ve Çinli piyanist Lang Lang'ın öyküsü yazarınızın daha fazla ilgisini çekmiştir. Lang Lang 1982 doğumlu bir süpers [Devamı]
    Türk Lirası kredi piyasası vardı da şirketler mi kullanmadı
    Güven Sak, Dr. 05 Eylül 2008
    Şirketlerimiz, bütün uyarılara karşın, yabancı para cinsinden borçlanıp, pozisyon açıyorlar. Merkez Bankası (TCMB) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ise risklerin arttığına işaret edip, şirketlere nasihat ediyorlar. Ancak kuru kuruna nasihat şirket bilançolarında risk birikimini engellemiyor. Hafta başı "Acaba yabancı para cinsinden borçlanıp, pozisyon açmak zorlaştırılsa mı?" diyecek olduk, birden o soru ile karşılaştık. Doğrusu ya, o iş o kadar kolay durmuyor. TCMB, BDDK ve de Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) öncelikle başlıktaki soruyu yanıtlaması gerekiyor. İstanbul Sanayi Odası (İSO)'nın ikinci beşyüz büyük şirket listesi geçen hafta açıklandı. Şirketlerimiz yabancı para cinsinden pozisyon açtıkça, kârları yükseliyordu. Kârlardaki yükseliş, faaliyete dayalı [Devamı]
    Şirketlerimiz neden kurla ilgili uyarılara kulak asmıyor
    Güven Sak, Dr. 02 Eylül 2008
    Rakamlar şirketler kesiminde yabancı para cinsinden açık pozisyonların giderek yükseldiğini gösteriyor. Bu ne demek? Bilançosunun pasifinde yabancı para cinsinden borcu bulunanın, bilançosunun aktifinde yabancı para cinsinden varlığı olmaması demek. Bu durum şirketi kur riskine açık hale getiriyor. Merkez Bankamız her seferinde "Aman ha, döviz geliri olmayan döviz cinsinden borçlanmasın" diyor. İşte aslında bunu diyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu da (BDDK) benzer uyarılarda bulunuyor. Ama sonuç değişmiyor. Şirketlerimiz yabancı para cinsinden borçlanıp, pozisyon açmaya devam ediyorlar. Peki, neden böyle oluyor? Şirketlerimiz neden ortadaki uyarılara kulak asmıyorlar? Bu işin çözümü nerededir? Gelin bir daha bakalım. Aslında şirketlerimiz uyarılara kulak asmıyor değ [Devamı]
    Afrika'ya akan doğrudan yatırım tutarı insani yardımları geçti
    Güven Sak, Dr. 30 Ağustos 2008
    Bu yıl ağustosun 18'i ile 20'si arasında İstanbul'da Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi yapıldı. Siyasi liderlerin katıldığı bu toplantının yanı sıra yine aynı tarihlerde Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi (DEİK) tarafından bir Türkiye-Afrika Ekonomik İşbirliği Toplantısı gerçekleştirildi. Hatta bu toplantının sonunda, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Afrika Odalar Birliği arasında imzalanan bir anlaşma ile Türkiye-Afrika Odası (TAC) da kuruldu. Şimdi söyler misiniz? Türkiye, yaklaşık 50 adet Afrika ülkesinden gelen heyetleri İstanbul'da neden topladı? Neden böyle bir toplantı düzenledi? Buyurun 4 şıktan birini işaretleyin bakalım. Birincisi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeliği için oy desteği sağlamak üzere, Afrika ülkelerinin temsilcilerine bir İstanbul gezisi [Devamı]
    En fazla kâr, en çok pozisyon açana giderse durum iyi midir?
    Güven Sak, Dr. 29 Ağustos 2008
    İstanbul Sanayi Odası (İSO) büyük bir hizmet yapıyor. 40 yıldır Türkiye'nin büyük şirketlerinin yıllık performansı ile ilgili bir çalışma yayımlıyor. Önce 500 büyük şirket çalışması vardı. Sonra buna ikinci 500 büyük eklendi. Kurumsallaşmanın son derece zayıf olduğı bir ülkede, böyle bir hizmeti uzun soluklu götürebilmek İSO hakkında bir fikir veriyor herhalde. İSO memleketimizin az sayıdaki kurumundan bir tanesi. İSO'nun yayımladığı çalışmalar sayesinde memleketin en büyük şirketlerinin performansını her yıl analiz edebilmemiz mümkün oluyor. Bu aslında ülke ekonomisinde işlerin nasıl gittiğini analiz etmek anlamına geliyor. İSO Başkanı Sayın Tanıl Küçük, bu yıl İSO'nun açıkladığı rakamların sanki bir uyarı vermekte olduğunu sürekli vurguluyor. Aslında aynen başlıktaki gibi sor [Devamı]
    Jackson Hole Konferansı, uluslararası kriz için bilinenleri tekrarladı
    Güven Sak, Dr. 26 Ağustos 2008
    Jackson Hole, ABD'nin Wyoming eyaletinde bir vadi. Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) Kansas City Şubesi, Jackson Hole'da, her yıl tüm merkez bankacıları bir araya getiren bir toplantı düzenlemeyi artık âdet edindi. Konu "değişen finansal piyasalarda istikrarı korumak" olarak saptanmıştı. Bu yılın Jackson Hole Konferansı bilinenleri tekrarladı. En ilginç olan ise eski bir önerinin yeniden dirilmesiydi. Bu yılJackson Hole'da kimse, "Uluslararası kriz artık bitti, bunlar artçı sarsıntılar" demedi. Bizi en fazla ilgilendiren haber ise şöyleydi: "Bankacılar krizin çözümü için bir süper yatırım fonu öneriyorlardı." Uluslararası bankacılık krizi ile ilgili 15 Temmuz 2008 tarihli yazımızda "ABD'den gelen değil, gelmeyen haberler daha dikkat çekicidir" demiştik. Hiçbir krizin kaynak dağ [Devamı]
    Türkiye'nin bir tekstil politikasına ihtiyacı var (2)
    Güven Sak, Dr. 23 Ağustos 2008
    Bu hafta sonu bir değişiklik yapalım ve cuma günü başladığımız tekstil sohbetini şimdilik bir sona bağlayalım. Neydi mesele? Türkiye'de tekstil ölmemişti. Rakamlar başka sektörlerde, örneğin, tv üretiminde rekabet gücü kaybettiğimizi ama tekstilde daha böyle bir gelişme olmadığını gösteriyordu. Tekstildeki rekabet gücü tişörtten tufte halılara doğru geçmeye başlamamızla yakından alakalıydı. Tekstil bir tek endüstri değil, bir endüstriler toplamıydı. Rekabet gücü kaybettiğimiz alanlardan yeni alanlara doğru geçiyorduk. Tekstilin bu ülkede ölmeyeceğini kanıtlıyordu. Şimdi zaman bir tekstil politikası geliştirme zamanıydı. Çıkan kısmın özeti tam da böyleydi. Peki, ne yapacağız? Nasıl düşüneceğiz? Esasen durumu şöyle de izah edebilmek mümkün: Bildiğimiz tişört pazarında, ucuz işgü [Devamı]