Arşiv

  • Nisan 2024 (7)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Ve o sırada Rusya'da fırsatı fark edenler vardır
    Güven Sak, Dr. 05 Şubat 2008
    Bu toprakların kaderi böyle galiba. Biz şehvetli tartışmaları severiz. Öyle şartı şurtu takmayız. İçinde bulunduğumuz şartların esiri olmayı, gözlerimizi sımsıkı kapatarak reddederiz. Zamanlamadan da anlamayız. Çünkü maksat işi halletmek değil, yalnızca tartışma çıkarmaktır. Dün zorlu koşulları hiç umursamadan "meleklerin cinsiyeti" bu topraklarda tartışılmıştı. Bugünün meleklerin cinsiyeti tartışmasının adı türbandır. Bu tartışma; en çok dünyalı olduğumuz dönemde, en çok dünyada olup bitenlerle ilgilenmemiz gereken bir zaman diliminin içinde, bir nevi içe kapanma, kendi geçmişimizle hesaplaşma tartışmasıdır. Zamanlaması ve ortaya konuş biçimi külliyen yanlıştır. Olsa olsa "Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete" algılamasını güçlendirmektedir. Onun için de fevkalade tehlikelidir [Devamı]
    'Bize bir şey olmaz abi' yaklaşımı yanlıştır
    Güven Sak, Dr. 01 Şubat 2008
    Küresel bankacılık krizi Batı'da manşetleri ele geçirdikçe, bizim buralarda yaygınlaşma eğilimi gösteren "Bize bir şey olmaz abi" yaklaşımı hayra alamet değildir. Böyle durumlarda "eşeği önce sağlam kazığa bağlayıp, sonra Allah'a emanet etmek" gerektiğini sık sık hatırlamakta fayda vardır. Bu bir nevi karanlıkta ıslık çalmak mıdır? Yoksa "işte 2001 krizinin yedinci yıldönümünde yine yandık bittik, mahvolduk" ekolüne bir tepki midir? Her neyse memlekete bir faydası yoktur. Gün serinkanlı olup, olası hasarı azaltmaya yönelik tedbirleri şimdiden alma günüdür. Türkiye'nin bu dönemi hasarsız atlatması mümkün değildir. Ortadaki başıboşluk havası ise alenen kötüdür. Bu satırların yazarı o yaklaşımla en çarpıcı biçimde bir berberde tanışmıştı. Muhabbet her nasılsa (berberlerde her konu [Devamı]
    Riskini yönetemeyen, krizini yönetir
    Güven Sak, Dr. 29 Ocak 2008
    Hafta sonu Referans'ında konumuz son derece basitti: "Bankaların risk iştahı nasıl artırılır" diye sormuştuk. Bankaların eskisi gibi gürül gürül kredi dağıtmaya başlamaları zor görünüyordu. Olay aslında aynen o Nasreddin Hoca fıkrasındaki gibiydi, gelişmiş ülkelerin finansal piyasalarında son dönemde bir "kazan doğuran kazan mekanizması" vardı. Şimdi artık yok. "Kazan doğuran kazan mekanizması" aynı zamanda "likiditeyi katlama mekanizması"ydı. Biri gidince öteki de bitecek. Dikkat edin, likiditenin aslı bitmeyecek ama ortadaki bolluğu yaratan köpüğü gidecek. Bundan böyle bir süre ek risk üstlenmek artık eskisi kadar kolay olmayacak. Ekonomide biriken riski yönetemeyenler, şimdi iktisadi krizi yönetecekler. Buradan Türkiye'ye dersler var. İlk ders bugün: Riskini iyi yönetmeyi be [Devamı]
    Eric Dinallo, geçen hafta, dünyayı nasıl kurtardı
    Güven Sak, Dr. 26 Ocak 2008
    New York Eyaleti Sigorta Başmüfettişi Eric Dinallo'nun ödeme güçlüğü içine düşen kredi riski sigortalama şirketlerinin alacaklısı bankalarla görüşmesi FED'in faiz indiriminden daha etkili oldu. [Devamı]
    Kapitalizmin en çevreci yüzyılına hazır mısınız
    Güven Sak, Dr. 19 Ocak 2008
    Hiç aklımızdan çıkmayan o lafı, ilk kez Zeki Yamani'nin ağzından duymuştuk. Söyleşi BBC'de bundan yıllar önce yayımlanmıştı. 1970'lerdeki petrol krizi günlerinde Suudi Arabistan'ın Petrol Bakanı'ydı Yamani. O dönemde, OPEC üyesi ülkeler giderek petrol üretimlerini kısıp, fiyatlarını artırıyorlardı. İşte o vakitlerin petrol bakanı. Yamani, "Taş devri etrafta taş kalmadığı için sona ermedi, petrol devri de dünyada petrol tükendiği için sona ermeyecek" dedi. Ne olacaktı? OPEC ülkeleri petrol fiyatlarının kontrolsüz artışına seyirci kalırlarsa sonunda alternatif enerji kaynakları devreye girecekti. Su nasıl mecrasını bulursa, şimdilerde ilgi ve çalışmalar da alternatif enerji kaynakları üzerine yoğunlaşmış durumda. Herkesin birdenbire çevreci oluvermesi ve küresel ısınmanın yerküre [Devamı]
    Katılımlı bir anayasa hazırlama süreci pekâlâ mümkündür
    Güven Sak, Dr. 12 Ocak 2008
    Sayın Başbakanımız perşembe günü 60. hükümetin eylem planını açıkladı. Hükümetimizin 2011 Türkiyesi'ne ilişkin vizyonunu ilk kez ayrıntılı bir biçimde ortaya koydu. Açıklanan 145 maddenin en başında da "Toplumsal uzlaşma ile yeni bir anayasa hazırlanacaktır" hedefi vardı. Öyle anlaşılıyor ki, yeni anayasanın kendisi bir nevi "reformların reformu" olarak kabul ediliyor. Ayrıca yeni anayasanın "toplumsal uzlaşma ile" hazırlanacağı da ifade ediliyor. Müsaadenizle bugün anayasa konusunda ortaya konulan bu son derece olumlu vizyonu ve nasıl operasyonel hale getirilebileceğini ele alalım. Hazırsanız başlayalım. Köşemizin müdavimleri hatırlayacaklardır biz bu yeni anayasa meselesini ilk kez ele almıyoruz. Bundan 4 ay önce AKP'nin bürokratik-akademik seçkinler eliyle kapalı kapılar a [Devamı]
    Tempolu büyümenin engeli 'onlar' değildir
    Güven Sak, Dr. 08 Ocak 2008
    Herkes sorumluluğunu üstlenmelidir. Son günlerde ekonomiye ilişkin kestirimlerde hakim olan fikirlerin arkasında yanlış bir varsayımın yatmakta olduğu izlenimi en azından bu satırların yazarında giderek güçlenmektedir. Analizinizi dayandırdığınız varsayım yanlış olursa, o analizin de fazla bir değeri olmaz. Bu yanlış varsayım dün de vardı, bugün de vardır. Yanlış olduğu dün kanıtlanmıştır ama eğer zamanında davranmazsak, bu kez etkili olma ihtimali yüksektir. Bugün müsaadenizle bu yanlış varsayıma, bu tehlikeli yaklaşıma kısaca bir değinelim. Zaman zaman güçlenen bu yanlış varsayım, Türkiye ekonomisinin performansının, içeride bizim yaptıklarımızdan çok, dışarıdan gelen "onlar"ın tercihlerine bağlı olduğu varsayımıdır. "Her şeye kadir olan 'onlar'dır, 'biz' ise tevekkül içinde [Devamı]
    Amerikan tüketicisinin neşesi hepimizi ferahlatır
    Güven Sak, Dr. 04 Ocak 2008
    Bugünlerde Amerikan tüketicisi gözümüzün bebeği. Herkes işi gücü bırakmış bir halde, ABD kaynaklı bankacılık krizinin Amerikan tüketicilerinin neşesini kaçırıp kaçırmadığını, kaçırdıysa ne kadar kaçırdığını keşfetmeye çalışıyor. Aralık başında, bizde olmayan ama ABD'de olan, fon akımları tablosunun 2007 yılı 3. çeyrek rakamları yayımlandı. Rakamlara bakıldığında, Amerikan hanehalkı servetinde, bankacılık krizinden kaynaklanan, bir büyük olumsuz etki görünmüyor. Konut yatırımlarından gelen kayıp, tahvil ve hisse senedi yatırımlarından gelen kazançla dengelenmiş gibi duruyor. Bakın bu iyi haber. Bankacılık krizinden gelen hasar, bir tek bankalardaki hasarla sınırlı kalacaksa, krizin etkileri daha kolay yönetilebilir. Değerlendirmemize buyurun, efendim. İsterseniz değerlendirmeye, [Devamı]
    Profilo Telra hadisesi, sonsuz yorgunluklar yılında neyi ıskaladığımızı göstermektedir
    Güven Sak, Dr. 01 Ocak 2008
    Bugün 2008 yılının birinci günü. Her başlangıç umut doludur. Geçen yılın nasıl geçtiği ise baktığınız açıyla yakından alakalıdır. 2007 yılı Türkiye açısından bakıldığında bir felaketler yılı olmamıştır ama bir sonsuz yorgunluklar yılı olmuştur. 2008'de bizi yine yorucu bir yıl beklemektedir. Yılın yorucu geçecek olmasına yapılan vurgunun nedeni ek enerji ihtiyacının altını çizmek, hazırlıklı olmanın önemini vurgulamak içindir. Sonsuz yorgunluklar yılından kasıt ise şudur: Bir yandan, ileriye bakarak, sorunlarımızı çözmek için çabalamamız gerekirken bir yandan da olduğumuz yerde durabilmek için enerji harcamamız gerekmektedir. Statükoyu korumak için fazladan enerji gerektiğinde, yapılması gereken öncelikle mevcut enerjiyi daha verimli kullanmak, kayıp-kaçağı engellemektir. Profil [Devamı]
    Kaplan yavrusu edinmek istiyor muyuz, istemiyor muyuz?
    Güven Sak, Dr. 25 Aralık 2007
    Çin atasözünü biliyor musunuz? Hani o, "Hamama giren terler"in Çincesi gibi duran atasözünü. "Kaplan yavrusu edinmek isteyen, kaplanın inine girmek zorundadır" diyenini. Bugünlerde etrafımızda olup bitenlere bakarken Türkiye'nin olaylar karşısındaki tavrını değerlendirirken hep bu sözü akılda tutmakta fayda var. Soru ortada değil mi? "Kaplan yavrusu edinmek istiyor musunuz yoksa istemiyor musunuz?" Bu bölgede başı dik dolaşmak istiyor musunuz yoksa istemiyor musunuz? 2007 yılını bitiriyor, 2008 yılına giriyoruz. Yurtdışında bizim buradaki performansımızı etkileyebilecek bir sürü olay var. Ortada riskler ve onlarla birlikte dolaşan fırsatlar var. Biz dünyada olup bitenlere bakınca iki temel unsuru ayırt ediyoruz. Bunlardan ilki uluslararası bankacılık krizi, ikincisi ise Avras [Devamı]