Arşiv

  • Nisan 2024 (8)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Sürpriz
    Fatih Özatay, Dr. 07 Eylül 2008
    Merkez Bankası (MB) son enflasyon raporunda 2008-2010 için yeni enflasyon öngörülerini sundu. Bu öngörülerin arkasındaki varsayımları da belirtti. Ayrıca tek bir öngörü ile yetinmedi. Farklı senaryolar (temel, kötü ve iyi senaryolar) oluşturdu ve bu senaryolar altında öngörülerinin nasıl değiştiğini de bize açıkladı.Bu rapordan bir öncekinde, temel senaryo için 2008-2010 döneminde petrolün varilinin 105 dolar olacağı varsayımı vardı. Öngörülerin değiştirildiği son raporda ise yine temel senaryo için yapılan petrol fiyatı varsayımı 140 dolardı. Ayrıca, elektrik tarifelerinde otomatik fiyatlama çerçevesinde bu varsayımla ilgili ayarlamaların yapılacağı da dikkate alınıyordu.Varsayımlardaki bu değişiklik, MB'nin 2008 enflasyon tahminini 1.8 puan, 2009 tahminini ise 0.6 puan yukarıya [Devamı]
    Yedi gerçek, dört seçenek
    Fatih Özatay, Dr. 04 Eylül 2008
    Faiz politikası hakkında bazı apaçık gerçekler var. Bu apaçık gerçekleri bir görsek, lüzumsuz tartışmalarla zaman harcamaya gerek kalmayacak; bayağı yol almış olacağız. Birincisi şu: Yasayla Merkez Bankası'na bir görev vermiş ve 'sen enflasyonla mücadele et' demişiz. Yine yasayla 'ne kadar mücadele etmen gerektiğini bilmen için hükümetle birlikte bir enflasyon hedefi sapta' demişiz. Sonra da yasayla 'bu hedefe ulaşmak için elinden ne geliyorsa yap' talimatı vermişiz. Yetmemiş, başka amaçlar peşinde koşma ihtimalini ortadan kaldırmak için 'şart' koşmuşuz: Merkez Bankası 'Fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla Hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekler' demişiz. Anlaşmamız gereken ikinci nokta şu: Yasayla Merkez Bankası'na böyle bir görev vermek zorunda [Devamı]
    Faiz indirimi
    Fatih Özatay, Dr. 01 Eylül 2008
    "Liraya nasıl değer kaybettirebiliriz?" sorusunun yanıtını aramaya devam ediyoruz. Bu çerçevede, liranın enflasyondan arındırılmış değeriyle ilgiliyiz. İthalat ve ihracat açısından önemli olan o çünkü. Bir doları mesela 1.5 liraya yükseltmek, cari işlemler açığını düzeltmek için yeterli değil. Bu yükselişten bir süre sonra eğer enflasyon da önemli ölçüde yükseliyorsa, rekabet gücümüzdeki artış sınırlı bir düzeyde kalacak demektir. Kısacası reel kur ile ilgiliyiz.Şüphesiz, akla gelebilecek 'değer kaybettirme yöntemleri listesinin' başlarında bir yerde faizleri düşürmek olmalı. 'Faiz' değil de 'faizler'. Sadece şu ya da bu mali aracın faizinden söz etmiyoruz. Bir bütün olarak faizlerin aşağıya inmesi gerekiyor ki lira cinsinden mali varlıklar yabancı mali yatırımcılar için cazibesin [Devamı]
    İlginç bir deney
    Fatih Özatay, Dr. 31 Ağustos 2008
    'Liraya nasıl değer kaybettirebiliriz?' sorusunun peşine takılmıştım perşembe günü. Sık ve yüklü miktarda gerçekleştirilecek döviz alım müdahalelerine odaklanmıştım. Bu yolla enflasyonu yükseltmeden tatmin edici bir sonuç almak pek mümkün görünmüyordu.Şüphesiz daha kolay yoldan liraya değer kaybettirmek de mümkün. Mesela, 'Büyüme hızımızı artırmak üzere bütçe açığını üç katına çıkaracağız' şeklindeki saçma bir açıklama bu amaca hizmet eder. Bu tip 'politikalar' bizden uzak olsun.Peki, bu kadar 'kör parmağım gözüne' olmayan, ama sonuçta parlak bir 'Zihni Sinir' projesi sınıfına sokulabilecek bir politika tasarlamak mümkün mü? Bu sıcak ağustosun son pazarında gelin böyle bir tasarımın peşi sıra gidelim, birlikte. Perşembe günü 'pazara' şeklinde duyurduğum reel faizi düşürme projesi [Devamı]
    Döviz müdahalesi
    Fatih Özatay, Dr. 28 Ağustos 2008
    Lira oldukça değerli bir düzeyde. Varsayalım ki paramıza değer kaybettirmek istiyoruz. 'Zihni Sinir' projelerini bir tarafa bırakırsak, Merkez Bankası (MB) paramıza değer kaybettirmek için ne yapabilir? Döviz piyasasına sık sık müdahale ederek döviz alma seçeneğine bakalım önce. Her şeyden önce bunun 'yapılabilir' bir seçenek olduğu ortada. Zira 'mevcut koşullar' altında piyasada alınacak döviz var. Üstelik bu müdahalelere başlarsa Türkiye'ye daha fazla döviz geleceğinden de şüpheniz olmasın. Mevcut koşullardan kasıt şu: Birincisi, cari işlemler fazlası veren ülkelerle petrol zengini ülkelerin büyük tasarruf fazlaları var. Eskisinden farklı olarak ABD piyasaları güvenilir liman değil onlar için. Bizim gibi ülkeler, küresel krize rağmen, bu nedenle hâlâ önemli miktarda sermaye çeke [Devamı]
    On gerçek
    Fatih Özatay, Dr. 25 Ağustos 2008
    Bu cari açık tartışmaları hiç bitmeyecek gibi. Önemli noktaları kısaca hatırlamakta yarar var.Birincisi, cari işlemler açığı verebilmeniz ancak yabancıların tasarruflarının bu açığı finanse etmesi ile mümkün oluyor. Herhangi bir nedenle risk alma iştahları azalır ve yabancılar tasarruflarını Türkiye'de değerlendirmezlerse, önemli sorunlar yaşarız. Dolayısıyla, cari işlemler açığının bugün finanse ediliyor olmasına güvenmemek gerekir. Yarın ne olacağı belli olmaz. Cari açığı yaratan nedenleri iyi anlayıp, o nedenlerin üzerine gitmek gerekir.İkincisi, bir ülke cari açık veriyorsa, iç tasarruflarından daha fazla (fiziki) yatırım yapıyor demektir. Ortaya çıkan tasarruf açığını yabancıların tasarrufları ile kapatıyordur. Eğer yabancılar size çok uzun vadeli ve sıfıra yakın maliyetli b [Devamı]
    Politika faizi nasıl şekillenebilir?
    Fatih Özatay, Dr. 24 Ağustos 2008
    Örtük enflasyon hedeflemesi rejiminin uygulanmaya başlanmasından bu yana ilk defa para otoritesinin yakın gelecekteki faiz kararları asıl olarak dış koşullarca şekillenecek. Denilebilir ki, 2006'daki faiz kararları ya da 2007 sonu ve 2008 başındakiler de asıl olarak dış koşullarca şekillendi. [Devamı]
    Enflasyon ve büyüme açısından riskler
    Fatih Özatay, Dr. 21 Ağustos 2008
    Son yazıda 'kürede pişer, bize ne düşer' faslına dönmüştüm yeniden. ABD ve Avrupa merkez bankalarının olası politika tepkilerini geçici bir süre analiz dışında tutup, sadece bu ekonomilerdeki çok belirgin yavaşlama hatta küçülme eğilimlerinin bizde yaratabileceği etkilere odaklanmıştım.1990'ların sonlarından itibaren bu ekonomilerin faaliyet düzeyinde gözlenen dalgalanmalarla bizdeki dalgalanmalar arasında belirgin bir paralellik var. Daha önce böyle değildi. Türkiye ekonomisinin eskiye göre çok daha fazla dışa açık olması sanırım bu olgunun arkasındaki temel neden.Bu durumda salt gelişmiş dünyadaki yavaşlama açısından bakıldığında 2008'in geriye kalanında ve 2009'un önemli bir kısmında bizim büyüme hızımızın olumsuz yönde etkileneceğini belirtebiliriz. Unutmayalım ki, büyüme hız [Devamı]
    AB’de yavaşlama: Bizde?..
    Fatih Özatay, Dr. 18 Ağustos 2008
    ABD'den sonra Avrupa'nın büyük ekonomilerinden de ekonomik küçülme haberleri gelmeye başladı. İkinci çeyrek verilerine göre Almanya, Fransa ve İtalya'da negatif büyüme var. Tüm avro bölgesi için yüzde 0.2'lik bir düşüşten söz ediliyor.  Gerçi bunlar bir dönem öncesine göre gerçekleşen hızlar. Bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla az da olsa bir büyüme var. Ama işin özü değişmiyor ve şu soruyu sormak haklı oluyor. Bu durumdan Türkiye nasıl etkilenebilir?Yanıtı çok kolay bir soru değil. Zira bu soruya yanıt verebilmek için bu ülkelerin nasıl bir politika tepkisi vereceğini de dikkate almak gerekir. Mesela Avrupa Merkez Bankası faiz indirmeye başlayacak mı? ABD Merkez Bankası ne yapacak? Tabii ki bir de maliye politikası tepkisi var.Bu tepkiler şüphesiz ekonomik büyüme rakamlarına [Devamı]
    Az tasarruf eden sonucuna da katlanır
    Fatih Özatay, Dr. 17 Ağustos 2008
    Cari işlemler dengemizin son yıllarda önemli miktarda bozulmasının ana nedenlerinden biri de tüm dünyada artan enerji fiyatları. Enerji fiyatları 2002'deki düzeyinde olsaydı, cari açığımızın milli gelire oranı 2006'da yüzde 3.5, 2007'de ise yüzde 3.2 olacaktı. Yani, gerçekleşene göre milli gelirimizin yüzde 2.5'i kadar daha az bir cari açık gerçekleşecekti.Enerji fiyatlarındaki artıştan arındırarak cari açığa bakmanın nedeni elbette ki cari açığı küçümsemek değil. Tam tersi. Cari açığı önemsiyorsanız arkasındaki nedenleri de doğru saptamak zorundasınız. Varsayalım ki konjonktür değişti. Enerji fiyatları bugünkü düzeyinin dörtte birine düştü. Bu gelişmeye bağlı olarak cari açığımız bizleri rahatsız etmeyecek bir düzeye geriledi. Bu durumda, cari açığa yol açan yapısal sorunlarımız [Devamı]