Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Nihayet asıl gündeme dönülüyor
    Fatih Özatay, Dr. 24 Mayıs 2010
    Tarihi CHP kurultayında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı etkili konuşmada üzerinde ağırlıkla durulan konulardan biri Türkiye'de işsizliğin geldiği yüksek düzeydi. Ekonomi gündeminin zaten baş köşesinde olması gerekiyor bu temel sorunun. Öyle anlaşılıyor ki bundan sonra siyaset gündeminin de en önemli tartışma konularından biri olacak. Olması gerektiği gibi. Bugün işsizlikteki son gelişmelere gelin bir kez daha bakalım ve önemli bazı noktaların altını çizmeye çalışalım. Birinci önemli nokta apaçık olan bir gerçek. Şu: İşsizlik oranı hiç olmadığı kadar yüksek Türkiye'de. İşsizlik oranımız 1995-2000 döneminde yüzde 6.5-7.7 aralığında salınmıştı. 2001 krizi ile birlikte işsizlik oranı bir üst platoya sıçradı ve 2002-2007 ortalaması yüzde 10.5 oldu. Üstelik bu dönemde işsi [Devamı]
    Kredi genişlemesi sürecek mi?
    Fatih Özatay, Dr. 23 Mayıs 2010
    Daha önce 2010'a ilişkin büyüme tahminimi sizlerle paylaşmıştım. Temel senaryomda belirttiğim varsayımlar gerçekleşirse 2010 büyümesi yüzde 3.8  4.9 aralığında bir yerde çıkıyordu. Son birkaç ayda açıklanan veriler büyüme hızının bu aralığın üst sınırının da yukarısına çıkabileceğini gösteriyordu: Hem reel kredi genişlemesi var, hem ihracatımız artmaya devam ediyor, hem de ekonomiye duyulan güvende önemli bir toparlanma var. Ancak, büyüme hızının şu sıralarda ileri sürülen bu iyimser tahminlerin altında kalması riski artmaya başladı. Bu risk, AB'de olan bitenle yakından ilgili. AB'deki krizin giderek derinleşme olasılığı var. Kriz derinleşmese bile bizim büyüme hızımız açısından yine de bir risk söz konusu: AB ekonomilerinin toparlanamaması ve dolayısıyla ithalatlarının beklene [Devamı]
    Sadece denklem mi?
    Fatih Özatay, Dr. 20 Mayıs 2010
    Avrupa Birliği'nde yaşananların mali kuralın kuru bir formülden ibaret olmadığını göstermiş olması gerekiyor. Öyle ya, avro bölgesindeki ülkelerin kamu borçlarının ve bütçe açıklarının milli gelirlerine oranlarının aşamayacakları iki üst sınır var. Buna karşın, bu sınırlar çoktan aşıldı; üstelik bazı ülkeler için bu olgunun arkasındaki tek neden küresel kriz de değil. Yunanistan örneğinde olduğu gibi, küresel krizden çok önce o çizgiler aşılmıştı. Üstelik bazı ülkelerde rakamlar makyajlanarak yapılmış bu iş. Öte yandan şöyle de bir durum var: AB'nin iki kuralını denklem halinde yazınca pek 'havalı' durmuyorlar. Kurallardan bir tanesini alarak bakalım bu hava meselesine. Borç oranı yüzde 60'ın altında kalmalı diyor bu kural. Bir harf (b mesela), bir matematik terimi (< küçüktür [Devamı]
    Son iki krizde kur ve ihracat
    Fatih Özatay, Dr. 17 Mayıs 2010
    Yunanistan'ın sorunlarının artık mali disiplin ve dış kredi desteği ile çözülemeyeceğini savunan çok sayıda iktisatçı var. Bu görüşün arkasındaki temel neden, açıklanan plan uygulansa bile Yunanistan ekonomisinin 2010'da küçüleceği ve bu nedenle borcunun milli gelire oranının daha da yükseleceği. Bu nedenle, eninde sonunda borcunu yeniden yapılandırmak zorunda kalacağı düşünülüyor komşunun. Bu sorunu en aza indirgemek için ekonomisinin büyümesi gerekiyor. İç talebin daraldığı bir ortamda ekonomisinin tekrar büyüyebilmesi için Yunanistan'ın dışarıya daha çok mal satması lazım. Kısa vadede bunu gerçekleştirmesinin iki yolu var. Birincisi, maliyetleri aşağı çekecek anlaşmalar yapmak; mesela ücretleri düşürmek. Siyaseten yapılabilirliği, adalet duygusu falan bir tarafa, Yunanistan'ı [Devamı]
    Son iki krizde kur ve GSYH
    Fatih Özatay, Dr. 16 Mayıs 2010
    'Son iki krizde' dizime dönüyorum. Bugünkü konu reel kur hareketleri. Paramızın reel olarak ne ölçüde değer kaybettiği ve bunun ne ölçüde ihracat artışına ve dolayısıyla GSYH büyümesine yardımcı olduğuna bakmak istiyorum. Önce her iki krizdeki enflasyon etkisinden arındırılmış (reel) kur hareketlerini karşılaştıracağım. Daha sonra bu krizlerde gerçekleşen GSYH ve reel kur hareketlerini birlikte vereceğim. Ayrıntılar yazının sonunda. Sonuçlar şöyle: 2001 krizinde paramız reel olarak son krize kıyasla çok daha fazla değer yitirmiş: 2001'de krizden sonraki üçüncü çeyrekte endeks değeri 70'e düşerken, son krizde en düşük değer 88 dolaylarında (Grafik 1). 2001 krizinde, bu dip noktasından sonra paramız hızlı bir biçimde değer kazanmış. Ancak 2002'nin ikinci çeyreğinde ortaya çıkan s [Devamı]
    ECB Başkanı'nın zor durumu
    Fatih Özatay, Dr. 13 Mayıs 2010
    Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Trichet'in yerinde olmak ister miydiniz? Olan biteni izleyenlerin büyük çoğunluğunun bu soruya yanıtı sanırım olumsuz olacaktır. Küresel kriz sürecinde, adamcağız sonradan geriye aldığı dahası tam tersini yapmak zorunda kaldığı kaç tane açıklama yaptı? Çetelesini tutmadım elbette; ama çok sayıda. En sonuncusunu ekonomi kanalları sabah sabah alt yazı ile duyuruyorlardı. Sabah mahmurluğu işte, tam aklımda kalmadı. Ama 'ECB bağımsızdır, bağımsız kalacak' mealinde bir şeydi. Komikti. Avrupa Birliği'nin (AB) büyük liderlerinin hafta sonu apar topar bir araya gelmeleri sonucunda ortaya çıkan plan pazartesi günü büyük sevinç gösterileriyle karşılandı dünya piyasalarında. Önemli borsalar bir coştu ki sormayın. Çok değil, 24 saat geçmedi ki coşku yerini [Devamı]
    Büyük AB 'liderleri'
    Fatih Özatay, Dr. 10 Mayıs 2010
    Avrupa Birliği'nde (AB) büyük bir liderlik sorunu var. Bir finansal krizde yapılmaması gerekenler listesinin başında yer alan ne varsa yapıyorlar. Büyük bir bütçe açığına sahip olan ve çok yüksek borcu bulunan bir üyelerini düzlüğe çıkaracak ekonomik programı evelediler, gevelediler bir türlü yürürlüğe koyamadılar. Önce, kamuoyu önünde kurtarmaya karşı olduklarını, böyle bir kurtarmanın bugüne kadar ayaklarını yorganlarına göre uzatan ülkeler için kötü örnek olacağını açıkladılar. AB yasalarının kurtarmaya iznin vermediğini belirttiler. Öte yandan AB üyesi bir ülkenin IMF ile anlaşmasına da karşı çıktılar.    Tüm bunlara karşın, yaklaşık iki ay önce Yunanistan için bir kredi desteği anlaşmasına varılmak üzere olunduğu haberleri çıktı. Bu haberlerin çıkmasının bile Yunanistan tah [Devamı]
    Hangi AB?
    Fatih Özatay, Dr. 09 Mayıs 2010
    Bir süredir 'son iki krizde' başlığı ile bir dizi yazı kaleme aldım. Üstelik diziye devam da edeceğim. Ama 'son ikinin' ne anlama geldiği konusunda açık değilim artık. Dizinin daha önceki yazılarında olduğu gibi 2001 krizi ve küresel kriz mi? Yoksa 'eski' küresel kriz ve 'yeni' küresel kriz mi? Muhtemelen eskisi yenisi yok; bileşikler. Sağ olsunlar, AB'nin çok büyük ve de dahi liderleri, aylarca bir türlü karar almayıp (alamayıp) küresel sistemin başını belaya sokma 'becerisini' gösterdiler de bizlere de şu köşelerde biraz 'cak cuk' yapmak olanağı doğdu. Teşekkür ederiz efendim. Teşekkürlerimiz bununla da sınırlı değil. Yıllarca, özellikle kredi notu veren kuruluşların bazı haksız kararları nedeniyle mağdur olup da derdini bir türlü anlatamayan yükselen piyasa ekonomilerinin biz [Devamı]
    İlginç gelişmeler
    Fatih Özatay, Dr. 06 Mayıs 2010
    Küresel finansal sistem çok zorlu bir sınavla karşı karşıya. Salı günü hem Avrupa, hem de ABD borsalarında büyük düşüşler yaşandı. Şüphesiz borsalarda bu tip keskin hareketler yakın geçmişte de yaşandı; hemen heyecanlanmamak öğütlenebilir. Ama bu düşüşün ana nedenlerinden biri olarak İspanya'ya yönelik bir dedikodu gösteriliyor. Web sayfalarını Yunanistan, Portekiz, İspanya, İrlanda ve İtalya'nın bütçe açıkları, önümüzdeki birkaç yıl içinde yapacakları borç geri ödemeleri, bu ülkelerin devlet tahvillerinin Avrupa'da hangi ülkeler tarafından tutulduğuna dair çok sayıda tablo kapladı. Hem de Yunanistan için açıklanan kurtarma planına karşın gerçekleşti bunlar. Bu hareket çarşamba günü ve izleyen birkaç günde sürmese de ortada önemli bir yara var ve bu yara 'kaşınıyor'. Yara küçük [Devamı]
    İki kriz ve güven
    Fatih Özatay, Dr. 03 Mayıs 2010
    İki krizin öyküsü dizisini sürdürüyorum. Amacım dizinin sonunda ileriye yönelik bazı dersler çıkarabilmek. Dersler, şu temel sorulara verilecek yanıtlarla şekillenecek: Yirmi birinci yüzyılın ikinci on yılına girerken temel kırılganlıklarımız neler? Bunları ortadan kaldırabilmek için neler yapabiliriz? Diziyi izleyenler açısından bunlara verilebilecek yanıtların büyük bir kısmı şimdiden şekillenmiş olabilir. Mesela, dış kaynak girişine bağımlılığı azaltmak, yurtdışı pazarlarımızı çeşitlendirmek ve yurtdışına sattığımız mal bileşimini yabancı ülkelerin gelirlerindeki dalgalanmalardan en az etkilenecek ürünler lehine değiştirmek gibi. Bunları tartışmaya sıra gelecek, ama önce başladığım işi yarım bırakmayayım ve iki krizi incelemeyi sürdüreyim. Reel kesim güven endeksi Merkez Banka [Devamı]