Arşiv

  • Nisan 2024 (11)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Döviz cinsinde borçlanmak
    Fatih Özatay, Dr. 28 Mayıs 2021
    Hazinenin yurtiçinden döviz cinsinden borçlandığı miktarı giderek artırmasının sakıncalarına işaret eden çok sayıda yazı yer aldı bu köşede. 2001’in üçüncü çeyreğinde döviz cinsinden borcun kamunun toplam borcu içindeki payı %56 düzeyindeydi. Sonra giderek düştü ve 2010 ortalarında %26,6 oldu. Ne yazık ki tekrar yükseldi ve şimdilerde %57 düzeyinde. Bu, açık ki, faiz ve borç geri ödemelerinin ve dolayısıyla bütçenin kur artışlarından olumsuz etkilenmesine yol açıyor. [Devamı]
    Manevra alanını daraltmak
    Fatih Özatay, Dr. 21 Mayıs 2021
    Döviz yerine lira cinsinden borçlanmış olsaydık, pandemi nedeniyle işini kaybedenlerle işyerleri kapananlara çok daha fazla destek vermemiz mümkün olacaktı. Salı günü, bizi 2018-19 krizine götüren temel kırılganlığımızın, yani döviz cinsinden borcumuz ile alacağımız arasındaki büyük farkın (döviz açık pozisyonunun) kılık değiştirerek sürdüğünü belirtmiştim. 2018 başından bu yana finans dışı şirketler kesiminin döviz açık pozisyonu belirgin biçimde azaldı ancak kamunun döviz açık pozisyonu daha fazla arttı. [Devamı]
    Ne yazık ki yine bir ‘ancak’ daha
    Fatih Özatay, Dr. 19 Mayıs 2021
    2018-2019 krizine giden süreçte temel kırılganlığımız finans sektörü dışındaki şirketlerin döviz cinsinden borçlarının döviz cinsinden alacaklarına kıyasla (döviz açık pozisyonu) çok fazla olmasıydı. Aradaki fark Ocak 2018’de 221 milyar dolardı. Bu borçların bir kısmının yenilenmesinde sorunlar çıkacağını ima eden gelişmeler –en başta da Trump’ın münasebetsiz tweetleri- Temmuz ve Ağustos 2018’de döviz kurunu sıçrattı ve şirketler kesimimizi zor durumda bıraktı. Sonrasını biliyorsunuz: Ekonomi daraldı. GSYH 2018 ikinci çeyrekteki düzeyine ancak altı çeyrek sonra dönebildi. İstihdam ise bir daha belini doğrultamadı. Bu süreçte hem dış kaynak teminindeki sıkıntılar hem de döviz geliri olmayan şirketlerin döviz cinsinden borçlanmalarının zorlaştırılması finans kesimi dışındaki şirketlerin dövi [Devamı]
    Su kıymetli; boşa akıtmamak lazım
    Fatih Özatay, Dr. 12 Mayıs 2021
    Şubat-mart-nisan dönemini kapsayan işgücü verileri dün açıklandı. Bayrama az kaldı. Bu nedenle işin güzel tarafından başlayayım. İstihdam oranı geçen yılın aynı döneminde yüzde 40,4’e düşerek dibe vurmuştu. O tarihten bu yana belirgin bir artış gerçekleşti istihdam oranında. Dün açıklanan veriye göre yüzde 44,3 oldu. Bir yıllık dönemde dört puan yükseliş; güzel. [Devamı]
    ÜFE-TÜFE: Var mı Vaka-i Polisiye?
    Fatih Özatay, Dr. 07 Mayıs 2021
    Nisan ayında üretici fiyatları (ÜFE) 2020 Nisan ayına kıyasla %35,2 oranında arttı. Oysa aynı dönemde tüketici (TÜFE) enflasyonu %17,1 oldu. İlki, ikincisinin iki katı. Bir gariplik var mı bu işte? Hayır yok. Yok, ama bir uyarı veriyor ÜFE değerleri. [Devamı]
    Enflasyon sadece enflasyon değil
    Fatih Özatay, Dr. 05 Mayıs 2021
    Nisan ayı enflasyonu dün açıklandı. Tüketici enflasyonu %17’nin, temel enflasyon %18’in, üretici enflasyonu da %35’in üzerine çıktı. Mart ayındaki TCMB Başkanı değişikliğinden sonra yaşanan kur şokunun etkisini henüz yeterince yansıtmıyor bu rakamlar. Ancak bu haliyle bile yeterince sevimsiz, neredeyse ürkütücü duruyorlar. [Devamı]
    Döviz rezervi: Temeller, cin fikirler ve polisiye durumlar
    Fatih Özatay, Dr. 27 Nisan 2021
    Cin fikirli finansman mühendisleri boldur. Bu fikirlere kapılırsanız, önce, “aman ne güzel de kuru kontrol ediyoruz, üstelik döviz sattığımız da anlaşılmıyor ve piyasalar tedirginleşmiyor” büyüsüne kapılabilirsiniz. Çok geçmeden bir de bakarsınız ki elinizdeki dövizi bankalara satıp sonra rezervinizi artırmak ve tekrar satmak için onlardan borç almak durumunda kalmışsınız. O zaman net rezerv düzeyiniz (döviz varlığınız ile döviz borcunuz arasındaki fark) eksiye düşer. Böyle bir durumda “döviz borçlanıyoruz ama karşılığında lira kredi verip, bu işlemden kâr ediyoruz” açıklaması bile yapmak durumuna düşebilir ve tedirginliği daha da artırabilirsiniz. [Devamı]
    Bir daha olmasın…
    Fatih Özatay, Dr. 21 Nisan 2021
    IMF bahar toplantıları için yaptığı son güncellemede dünya ekonomilerine ilişkin büyüme tahminlerini değiştirdi. Bir önceki güncellemeye göre artık daha iyimser. Bir önceki de iki öncekine göre daha iyimserdi. İyimserliğin temel nedeni, özellikle gelişmiş ülkelerin oldukça cömert destek politikaları. Türkiye için de olumlu yönde bir güncelleme var. 2021’de %6 oranında büyüyeceğimizi öngörüyor IMF. Bir yıl önceki raporunda %5 büyüyeceğimiz tahmini vardı. [Devamı]
    Bir sonu yok ki…
    Fatih Özatay, Dr. 16 Nisan 2021
    G20’de gelişmiş ülkelerin dışında on büyük ülke gelişmekte olan ülke var. Dokuzu yükselen piyasa ekonomisi olarak adlandırılıyor. Bir de Suudi Arabistan var. On ülkenin sadece ikisi 2020 yılında büyüdü. Çin (%2,3) ve Türkiye (%1,8). Dört ülkede küçülme oranı çok yüksek oldu: Arjantin: %10, Meksika: %8,2, Hindistan: %8 ve Güney Afrika: %7. Brezilya, Suudi Arabistan, Rusya ve Endonezya ise %4,1 ile %2,1 arasında küçüldüler. Böyle bakıldığında, yani salt büyüme dikkate alındığında ülkemizin önemli bir başarıya imza attığı söylenebilir. [Devamı]
    Neden?
    Fatih Özatay, Dr. 07 Nisan 2021
    Dün, mart ayında tüketici enflasyonunun yüzde 16,2 olduğu açıklandı. Ekim 2019’dan bu yana neredeyse kesintisiz bir yükseliş var enflasyonda. Son olumsuz gelişmelerden önce, enflasyonun mart ve nisan aylarında yükselmesi bekleniyordu. Tepe noktasının yüzde 17 civarında olacağı düşünülüyordu. Genel kanı, ikinci yarıda enflasyonun belirgin biçimde düşeceği yönündeydi. Mart ayı enflasyonu, dolayısıyla, beklentilerle uyumlu. Buna karşılık, son kur şoku, bundan sonraki gelişmelerin daha önce beklenenden farklı olması riskini yarattı. Hem enflasyonun tepe noktası daha yukarıda oluşacak hem de enflasyonda azalma süreci bir miktar ötelenecek. Elbette mevcut koşullar altında. [Devamı]