Arşiv

  • Mart 2024 (12)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    Varlık Fonu deneyiminden ne öğrenebiliriz?
    Güven Sak, Dr. 08 Haziran 2017
    Türkiye Varlık Fonu (TVF), geçenlerde, Uluslararası Varlık Fonları Birliği’ne (IFSWF-International Forum of Sovereign Wealth Funds) üye oldu. IFSWF üyeliği zorunlu değil, ihtiyari. Forumun 30 tane üyesi vardı. Şimdi, Türkiye de eklendi. Başkalarının yaptıklarını daha yakından izlemek, notlarınızı karşılaştırmak ve bu tür ülke fonlarına karşı getirilmek istenen yerel düzenlemeler konusunda tavır belirlemek için bu tür bir kuruma üye olmak iyi bir fikir. Bu 30 üye ülkenin varlık fonuna bakarken, gördüğüm iki noktanın altını çizmek ve buradan da TVF için bir sonuç çıkartmak isterim, müsaadenizle. [Devamı]
    Yatırımcının risk iştahı nasıl kabartılır?
    Güven Sak, Dr. 05 Haziran 2017
    Türkiye, özellikle 2007’den beri, siyasetin gereklerinin ekonominin gereklerini perdelediği bir geçiş sürecinin içinden geçiyor. Hala da bitmedi bu süreç. Ancak 2017’de siyasetin gerekleri ile ekonominin gereklerini uyuşturan bir imkân ortaya çıktı. Nisan 2017 referandumunun iktidar partisi açısından tartışmasız bir zaferle sonuçlanmaması, bana kalırsa, hem yerel hem genel hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin önceden planlandığı gibi 2019’da yapılması ihtimalini güçlendirdi. Ya da şöyle diyeyim: Seçimlerin, zamanında yapılma ihtimali, erken seçim yapılması ihtimalinden daha yüksek oldu. Ben bunun bir imkân olduğunu düşünüyorum. Peki, Türkiye’nin bu imkânı kullanmaya hali var mı? Daha somut bir biçimde sorarsam, Türkiye özelinde, yatırımcının risk alma iştahı kısa vadede nasıl kabartılır? G [Devamı]
    Türkler, ticareti neden o kadar da sevmiyor?
    Güven Sak, Dr. 29 Mayıs 2017
    Bu hali bundan önce iki kere daha görmüş olduğumu hatırlıyorum doğrusu. İlki 1995-1996 yıllarındaydı. Türkiye o vakitlerde Gümrük Birliği’nin bir parçası olmaya çalışıyordu. Etrafta bir “yandı gülüm keten helva” havası vardı. Suratlardan düşen bir parçaydı. Koca koca iş insanlarının toparlanıp, toparlanıp rütbeli askerleri, o vakitlerin kudretlilerini ziyaret ettikleri zamanlardı. “Gümrük Birliği’nin parçası olursak, Türkiye’de sanayi kalmaz, biz fabrikaları kaparız” söylemi işte o günlerden kalmadır. Serbest ticareti sevmeyelim diye çok çalıştılar doğrusu. O vakitler, Dünya Bankası’nın yayımladığı, “siz gümrük birliğine girerseniz, Türkiye otomobil ihracatçısı olur” diyen raporunu bile takmamıştı kimse. Hatırlarım. Sonra ne oldu? Türkiye, Gümrük Birliği sayesinde orta teknolojili bir sana [Devamı]
    Bugünlerde içimdeki bu deja vu hissinin kaynağı nedir?
    Güven Sak, Dr. 18 Mayıs 2017
    Bugünlerde ekonomi ile ilgili tartışmalarla ilgili olarak içimde garip bir his var doğrusu. Geçen gün Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Genel Kurulu ile patlayan banka senedi tartışmasını duyunca iyice alevlendi. Hep “Yahu, ben bu anlatılanı nereden biliyorum?” diye düşünüyorum. Geçmişte kalmış bir yerlerden sanki hayal meyal bir şeyler hatırlıyorum. Pek de iyi çağrışımlar yapmıyor aklımda aslında. Bugünlerde içimdeki bu deja vu hissinin kaynağını merak ediyorum. 2001 yılından kalma bir şey midir yoksa kökü daha mı eskilere gidiyor diye düşünüp duruyorum. [Devamı]
    Siyasi gerilim endeksinde dibi ne vakit görürüz?
    Güven Sak, Dr. 04 Mayıs 2017
    “Şimdi artık gündem yine ekonomi olur mu?” Bana bugünlerde en çok bu soruyu soruyorlar. Ben de onlara, “Sizce siyasi gerilim endeksinde dibi ne vakit görürüz?” diyorum. Siyasi gerilim endeksi küresel, bölgesel ve yerel ölçeklerde, bir süredir olduğu gibi tavan yapmaya devam ederse, Türkiye ekonomisi ancak böyle yuvarlanır gider. Siyasi gerilim endeksi dip yaparsa, Türkiye ekonomisi temel göstergeleri sağlam olduğu için çıkış yolunu hızlı bulur. Bugün müsaadenizle, benim gibi suni gündemden usanmışlar için bir hakiki gündeme nasıl döneriz çerçevesi çizmeye çalışayım. Ben hareket alanını görüyorum ama siyasetin sağı solu belli olmuyor doğrusu. Gelin bir anlatayım. [Devamı]
    Artık dünkü güneşte bugünkü çamaşırlar kurutulabilir
    Güven Sak, Dr. 01 Mayıs 2017
    Doğrusu ya, ben, yine ilk rahmetli Demirel’den duymuştum lafı. “Dünkü güneşte bugünkü çamaşır kurutulmaz” dedi birden. O sıralar bu söze denecek bir şey yoktu. Ama bakın artık doğru değil. Teknolojik gelişme artık dünkü güneşte bugünkü çamaşırların kurutulmasına imkân sağlıyor. Dünya değişiyor. Ama biz hala bu teknoloji geliştirme işinde nereye odaklanacağımızı bilmediğimiz gibi, ne yapacağımızı da bilmiyoruz. Bakın mesela teknolojik gelişme olsun diye zahir Mardin Mazıdağı’na entegre gübre tesisi yapana istisnai ödüller veriyoruz. Eti Bakır’ın Mardin yatırımına destek olmak için gereken Bakanlar Kurulu kararı 24 Nisan’da Resmi Gazete’de yayımlandı. Bana bir şeyi yine feci yanlış yapıyormuşuz gibi geliyor doğrusu. Derdimi anlatmak isterim. [Devamı]
    Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz
    Güven Sak, Dr. 24 Nisan 2017
    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), memleketin büyüme istatistiklerini 2016 yılında yeniledi. Milli gelir istatistiklerinin hesaplanma yöntemi değişti. Bana sorarsanız, değişikliği olabilecek en kötü zamanda yaptık. Derin bir siyasi belirsizliğe, bir de ekonomik belirsizlik unsuru ekledik. Hepimiz eski milli gelir serisinin hareketinin kendi işimizle olan bağlantısını az çok biliyorduk.  Şimdi artık bilmiyoruz.  Soru şudur: TÜİK bu değişikliği bu dönemde nasıl yapabildi? Bana sorarsanız, memlekette ekonomiden sorumlu güçlü bir bakan olmadığı için bu değişiklik bu dönemde böyle kolay gerçekleşebildi. Bana “TÜİK’in yaptığı değişiklik nasıl yorumlanmalı?” diye soranlara hep aynı şeyi söylüyorum: “Ankara’da ekonomiden sorumlu bir kaptan olmadığını gösterir.” Peki, şimdi artık bu durum değişir mi [Devamı]
    Biz milli araba derken, yakında dünyada araba kalmayacak
    Güven Sak, Dr. 17 Nisan 2017
    Ben, Tesla Model S’yi ilk olarak Londra’da gördüm. 2015 yılı Ekim ayındaydı. Dışarıdan bakıldığında, bildiğimiz arabaya pek benziyordu. İnsan, ön kaputu açınca farkı görüyordu. Ya da ben bakınca oradaki boşluğa şaşırmıştım. Motor küçülmüş, ufak bir aksesuar gibi duruyordu. Elektrikli araba pek sessiz bir seyre imkân sağlıyordu. Biz daha bildiğimiz otomobilin motorunu yapmayı öğrenemeden motor ufalmış gitmişti. Bakınca böyle düşündüğümü hatırlıyorum: “Biz daha milli araba filan derken, ortada araba kalmayacak galiba yakında”. Nitekim o yolda sanki hızla ilerliyoruz. Volkswagen’in dizel araçlar konusunda hepimizi kandırmış olması sanırım bu değişim sürecini daha da hızlandıracak. [Devamı]
    Hiç demiryolu haritasına baktınız mı?
    Güven Sak, Dr. 10 Nisan 2017
    Geçenlerde size bildiğimiz dünyanın otoyol haritasını göstermiştim. Avrasya’nın iki yakasında bir otoyol yoğunluğu gözlemleniyordu. Avrasya’nın ortası boştu. Türkiye de o boşluğa denk düşüyordu. Otoyollar açısından bakıldığında doğrusu ya, Avrasya’nın iki yakasını bir araya getirmek zor görünüyordu. Çin’in İpek Yolu projesine bu çerçevede bakmak ve Türkiye’nin otoyol haritasını bu çerçevede düşünmek gerektiğini söylediğimi hatırlıyorum. Üzerinde yol olmadan, insanlara, “Bakın zaten Türkiye bir nevi köprü gibi bir ülke, Asya’yı Avrupa’ya bağlıyor” demenin hiçbir manası yok. Ama hala diyoruz. O gün gelen yorumların bir bölümü, bir de demiryolu haritasına baksak biçimindeydi. Gelin bugün birlikte, demiryolu haritasına bir bakalım. [Devamı]
    Riyad’da da Über
    Güven Sak, Dr. 06 Nisan 2017
    Geçen gün Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’daydım. İlk gün, gitmek istediğim binayı sokakta her yerden görebildiğimi anlayınca, istediğim yere yürüyerek gitmeye karar verdim. Buyrun ilk Riyad dersine: Riyad, yürünebilir bir şehir değil. Otelin önünden çıkıp yürümeye başladım. Gideceğim binayı da ötelerde görebiliyorum bir yandan. Bir süre gittikten sonra, birden üzerinde yürüdüğüm kaldırım ortadan kalktı,  Kral Fahd caddesinde yolun ortasından yürümeye başladım. Her yanı trafik. Binayı görüyorum ama hâlim pek iyi durmuyor doğrusu. Etraftan taksiler geçiyor ama Riyad’da hiç taksi deneyimim de yok. [Devamı]