Arşiv

  • Nisan 2024 (7)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Büyüme sürdürülebilir değil; çünkü...
    Fatih Özatay, Dr. 28 Haziran 2017
    Yılın ilk çeyreğine ilişkin GSYH büyüme oranının sürdürülebilir olmadığını ve nedenlerini ileride ele alacağımı belirtmiştim iki hafta önce. Nedenlerine geçmeden önce iki noktanın altını çizeyim. Birincisi, 'sürdürülemez' derken, büyüme oranında hemen çarpıcı bir düşüş olacağını iddia etmiyorum. Aksine, referandum öncesi uygulanan politikaların büyümeyi artırıcı etkilerinin bir süre daha devam etmesi beklenir. Bu etkiler geçince, geriye büyüme oranımızın kalıcı olarak yüksek olmasını engelleyen temel sorunlar kalacak. İkinci dikkatinizi çekmek istediğim nokta burada ortaya çıkıyor: Temel sorunlara ciddiyetle eğilen yeni bir programın ikna edici bir biçimde uygulamaya sokulması halinde, yüksek büyüme oranının (geçici olumsuz dış şokların büyümeyi azaltıcı etkileri bir tarafa) kal [Devamı]
    Analistler büyüme oranında neden bu kadar yanıldılar?
    Fatih Özatay, Dr. 14 Haziran 2017
    Hafta başında yılın ilk çeyreğine ilişkin milli gelir verileri açıklandı. Tahminlerin çok ötesinde bir büyüme oranı çıktı: Yüzde 5. Tahminlerin önemli ölçüde aşağıda kalmasında temel rollerden biri, analistlerin eski alışkanlıklarını sürdürerek sanayi üretim endeksindeki gelişmelere de bakarak yeni milli gelir tahmin etmeye çalışmaları. Elbette sadece sanayi üretim endeksine bakılmıyor; başka öncü göstergeler de var. Ama sonuçta sanayi üretim endeksi de tahmin yapılırken kullanılan bilgi kümesinin içinde ve üstelik önemli bir paya sahip. [Devamı]
    Önümüzdeki birkaç yıl büyüme ve istihdam açısından zorlanacağız
    Fatih Özatay, Dr. 15 Mart 2017
    Üç soru: Önümüzdeki birkaç yıl dışarıdan borçlanma olanaklarımız 2015-2016 dönemine kıyasla daha az mı yoksa daha fazla mı olacak? İlk soruya verilen yanıt çerçevesinde bankaların kredi açma davranışları nasıl şekillenebilir? Bu gelişmelerin büyüme ve işsizlik oranına etkileri neler olabilir? Bu sorular son yazımda yer alıyorlardı ve Ocak 2007 ile Şubat 2017 sonu arasındaki dönemde mevduat ve kredi artışlarında gözlenen şu üç özellikten kaynaklanıyorlardı:1) Bu on yılda sadece küresel finansal krizin ekonomik etkilerinin en şiddetli hissedildiği dönem olan 2009’da kredi atış oranı mevduat artış oranının altında kaldı. Zira hem bankalar frene bastılar hem kredi talebi kesildi hem de bankalar yurtdışından kaynak bulamadılar. Bu dönemde, bankalar için mevduat henüz bağlayıcı bir kısıt değildi [Devamı]
    2016 yılı büyüme oranı ne olur?
    Güven Sak, Dr. 19 Aralık 2016
    Her şey üst üste geliyor sanki. Fed, uzun bir süredir yapması gerekeni yapmaya başladı. Bir gün olacaktı. İşte şimdi başladı. Küresel anlamda baktığınızda ilk belirsizlik unsuru zaten hep buydu. Şimdi 2017’de neler olacağını aşağı yukarı biliyoruz. Neden aşağı yukarı? Çünkü  bir de 2017’de Başkan Trump olacak. Trump, görevi daha devralmadan ortalığı karıştırdı. Bakalım Başkan olunca daha neler yapacak? Buyurun ikinci küresel belirsizlik unsuruna. Yetmedi, arada İtalyanlar, hükümetin getirdiği anayasa değişikliği önerilerini referandumda reddettiler. İtalyan Anayasası değişmedi. AB yanlısı hükümet derin bir yara aldı. Şimdi İtalya Euro bölgesinden ne zaman çıkar diye saymaya başlayabiliriz. Arada kaç banka batar, bunlar Almanya’yı nasıl etkiler? Göreceğiz. Alman seçimleri, Fransız seçimleri [Devamı]
    Büyümemeye doğru mu gidiyoruz?
    Fatih Özatay, Dr. 15 Haziran 2016
    Öyle görünüyor ki duvara toslamak üzere olduğumuzun bir uyarısı oldu yeni açıklanan milli gelir büyüme rakamları. “Yok, artık” diye şaşırabilirsiniz bu yargıma. Öyle ya, 2016’nın ilk çeyreğinde yüzde 4.8 gibi yüksek bir oranda büyüdüğümüz açıklandı. Bir önceki çeyrekte ise yine yüksek bir büyüme vardı: Yüzde 5.7. “Bu kadar yüksek oranda büyüyen kaç ülke var ki” diye ekleyebilirsiniz. Öyle değil ama; bakın neden değil. [Devamı]
    Amerika ve Çin normalleşirken, Türkiye’ye ne olur?
    Güven Sak, Dr. 02 Haziran 2016
    Biz, her nedense, Türkiye’yi hep Türkiye’yle kıyaslamayı severiz. Halbuki Türkiye’yi Türkiye’yle kıyaslayınca, ağaçlara bakmaktan ormanı bir türlü seçemiyoruz. Dünya biz manasız işlerle iştigal ediyoruz diye, “Şimdi bu Türklere ayıp olur, azıcık bekleyelim.” diye durup bizi beklemiyor. Hakikatle hayali birbirine karıştırınca hata yapma olasılığımız artıyor. Gün gün olası bir hatanın maliyetinin arttığı daha hızlı dönen bir dünyada kendimize ayıp ediyoruz. Gelin bugün bir grup ülkenin yirmi birinci yüzyıldaki milli gelir büyüme rakamlarına birlikte bakalım. Bir kaç sonuç çıkaralım. [Devamı]
    Avrupa Birliği olmadan Türkiye zenginleşemez
    Güven Sak, Dr. 30 Mayıs 2016
    Türkiye bundan 10 yıl önce orta gelirli bir ülkeydi. Şimdi de aynı yerde. Türkiye, dünya klasmanında hala orta gelirli bir ülke olarak kabul ediliyor. 15 yıldır çabalayıp duruyoruz ama sonuç ortada. Türkiye, orta gelirli ülkeler grubundan yüksek gelirli ülkeler grubuna geçemedi. Bir nevi sınıfta kaldı. Memleketin vasatı açısından bakarsanız durum böyle. Peki, il bazında baktığımızda ne görülüyor? 2001 yılından 2013 yılına, yalnızca 12 ilimiz orta gelir grubundan yüksek gelir grubuna geçti. Nedir? Son 15 yıldır memleketin ancak beşte biri orta gelir tuzağını aşabilmiş. [Devamı]
    Durum değerlendirmesi
    Fatih Özatay, Dr. 17 Şubat 2016
    Ekonomideki gidişata ilişkin önemli istatistikler açıklandı son günlerde. Bugün bu verileri topluca değerlendirmek istiyorum.Sanayi üretiminin yılın son çeyreğinde belirgin biçimde artması, 2015 GSYH büyümesinin tahmin edilenden yüksek çıkacağı beklentisi oluşturdu. Son üç yılın sanayi üretimi artış oranları (yüzde olarak) şöyle: 2013:  3,1; 2014: 3,6 ve 2015: 3,2. GSYH büyümesi ise daha farklı seyretti. Dönemin en düşük GSYH büyümesi en yüksek sanayi üretimini gözlendiği 2014’te: Yüzde 2,9. En düşük sanayi üretiminin gerçekleştiği 2013’te ise GSYH yüzde 4,2 oranında arttı.Altın ve enerji dışı ithalatı da GSYH büyümesi hakkında önemli fikir veriyor. Son zamanlarda yaptığım gibi euro-dolar kurundaki oynamalardan arındırarak inceliyorum bu veriyi. Durum şöyle: 2014’te yüzde 0,1 oranında azal [Devamı]
    2016’da ekonomimiz (3)
    Fatih Özatay, Dr. 13 Ocak 2016
    Geçen hafta, ekonomimizin 2016’da nasıl şekilleneceğini tayin eden temel dışsal unsurlara ilişkin varsayımlarını vermiştim. O temel senaryo altında önemli makroekonomik büyüklüklere ilişkin tahminlerim ise şöyle:Büyüme oranının yüzde 3 civarında kalacağını düşünüyorum. Dikkat ederseniz bu oran, 2012-2015 arasında gerçekleşen ortalama büyüme oranına eşit. Rusya yaptırımları ve ABD Merkez Bankası’nın faiz artırım kararları büyümeyi daha da aşağıya çekme potansiyeline sahipler. Buna karşılık asgari ücretin artırılması ve düşük petrol fiyatları yukarıya doğru baskı yapacaklar.Büyüme oranı kadar ‘kalitesi’ de önemli. Kaliteli büyümeden kasıt yatırımların büyümeye ne kadar katkı vereceği. Bu köşede defalarca yazdım; 2012-2014 döneminde özel yatırım harcamaları 2011’e kıyasla daha düşük düzeyde g [Devamı]
    Menderes dönemi herkese nasıl fark atıyor?
    Güven Sak, Dr. 11 Ocak 2016
    Yandaki grafik Dünya Bankası’nın “Türkiye’nin Dönüşümleri: Entegrasyon, Kapsama, Kurumlar” raporundan alınma. Geçen gün raporu yeniden okurken bu grafiğe dönüp dönüp yeniden baktığımı fark ettim. Grafiğin neden ilgimi çektiğini bugün size de anlatayım. [Devamı]