Arşiv

  • Mart 2024 (18)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    Amerika’nın Tik Tok ile imtihanı
    Güven Sak, Dr. 04 Ağustos 2020
    Bu hafta en çok dikkatimi çeken, Amerikan Başkanı Trump’ın geçen Cuma günü geç saatte “Önümüzdeki hafta idari bir kararla (executive order) Tik Tok’u Amerika’da yasaklayabilirim.” demesi oldu doğrusu. Hoppala Paşam Malkara Keşan! Amerika’da da mı? [Devamı]
    Trump ve oyunun kuralını değiştirmek
    Nihat Ali Özcan, Dr. 08 Ocak 2020
    ABD insansız hava araçlarının General Kasım Süleymani’ye suikast düzenlemesi ve olası sonuçları farklı açılardan tartışılıyor. Elbette suikast, ne ABD’nin İran’a yaptırımlarından ne Devrim Muhafızları’nın “terörist” ilan edilmesinden ne de Bağdat’taki ABD Büyükelçiliği önünde yapılan gösterilerinden/saldırılardan bağımsız değil. Ya da Körfez’de saldırıya uğrayan tankerlerden ve ya Suudi Arabistan petrol rafinerisine yapılan saldırılardan. [Devamı]
    ABD ve güven sorunu
    Nihat Ali Özcan, Dr. 16 Şubat 2018
    Amerika Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile Savunma Bakanı Jim Mattis farklı mahfillerde yaptıkları açıklamaların merkezine DAEŞ’i yerleştirdiler. Buna göre, ABD’nin başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’da asker bulundurmasının temel nedeni DAEŞ. Görevi ise DAEŞ’in dönüşüne mani olacak yeni bir düzen inşa etmek, otorite oluşturmak.Dışişleri Bakanı Tillerson basite indirgenmiş bu tabloyu şöyle açıklıyor: ”Suriye’nin sadece İsrail’e tehdit için zemin hazırlamasından değil, Ürdün, Türkiye ve bütün komşuları için tehdit yarattığı için endişeliyiz. Bu nedenle, DAEŞ Suriye’de tamamen yenilgiye uğratılıncaya kadar kalacağız. Tekrar oluşmayacağından emin olacağız ve Suriye için siyasi çözüme bağlı olacağız. Bunun Suriye’ye uzun dönemde istikrar getireceğini düşünüyoruz.”Roma’da konuşan Savunma Bakanı [Devamı]
    Putin, Afganistan travması ve Suriye
    Nihat Ali Özcan, Dr. 09 Şubat 2018
    Geçen hafta Rus Hava Kuvvetleri’ne ait bir Su 25 jet uçağı, İdlib’de, karadan havaya omuzdan atılan (MANPADS) füzeyle düşürüldü. Aslında Suriye’de benzer hadiseler daha önce de yaşandı. Bunu farklı kılan ise savaşın geldiği aşamada, ABD ve Rusya’nın bölge rekabetinde değişen tutumlarına işaret edip etmediğiydi. [Devamı]
    ABD Milli Güvenlik Belgesi nedir, nasıl okunmalı? -2-
    Nihat Ali Özcan, Dr. 26 Aralık 2017
    Trump’ın imzaladığı “Milli Güvenlik Belgesi” herkes gibi Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. ABD’nin ekonomik, siyasi, diplomatik ve güvenlik alanlarında atacağı adımlar, diğer ülkelerle ilişkileri dolaylı ya da doğrudan Türkiye’yi de etkileyecektir. Yine de belgeye ilgi göstermek bir zorunluluk değil. Ancak, küresel bir güç iddialı, gerilimli bir strateji izleyeceğini söylüyor, gerektiğinde çatışmaya girebileceğini ifade ediyorsa ortada bir gereklilik var demektir. Öfke ve kızgınlıkla, en baştan “yok sayılacak” bir tutum geliştirmemek gerekir. Yapılması gereken şudur. ABD’nin küresel, bölgesel çıkar ve değerlendirmelerini, niyetlerini, ilişkilerini mercek altına almak. Kendi “Milli Güvenlik Stratejiniz” ile olanlara/olabileceklere cevap vermeye hazır olmak. Bunu yaparken de sadece bu m [Devamı]
    Yeni Amerikan Milli Güvenlik Belgesi teknoloji transferini zorlaştırır
    Güven Sak, Dr. 25 Aralık 2017
    Amerikan Başkanı Donald Trump, 18 Aralık’ta yeni Milli Güvenlik Belgesi’ni açıkladı. En son Milli Güvenlik Belgesi Şubat 2015’te Başkan Obama tarafından yayımlanmıştı. Yeni Amerikan Milli Güvenlik Belgesi, 34 ay içinde Amerika’da ne kadar ciddi bir yaklaşım değişikliği olduğunu ayan beyan ortaya koyuyor. Bugün müsaadenizle size bir karşılaştırma yapayım. Obama’dan Trump’a Amerikan milli güvenlik yaklaşımında kapsamlı bir biçimde değişen nedir ve bu değişim Türkiye için ne anlama gelmektedir? Gelin anlatayım. [Devamı]
    ABD Milli Güvenlik Belgesi nedir, nasıl okunmalı? -1-
    Nihat Ali Özcan, Dr. 22 Aralık 2017
    ABD Başkanı yeni “Milli Güvenlik Strateji Belgesi”ni açıkladı. Belge dört sütun üzerine oturuyor. Bunlar, ABD’nin, halkının ve yaşam tarzının korunması, Amerika’nın refahının korunup güçlendirilmesi, güç kullanarak barışı savunmak ve Amerika’nın nüfuzunu artırmak. [Devamı]
    Hayret ama Alabama’da Roy Moore az daha seçimi alacaktı
    Güven Sak, Dr. 18 Aralık 2017
    Geçen haftanın en önemli hadisesi bence yine Amerika’dan geldi. Alabama’da Amerikan Adalet Bakanı Jeff Sessions’ın boşalttığı koltuk için Senato seçimi yapıldı. Demokrat Parti’nin adayı Doug Jones oyların yüzde 49,92’sini, Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Roy Moore ise oyların yüzde 48,38’ini aldı. Demokratlar 25 yıl aradan sonra Alabama’da ilk kez bir senatörlük aldılar. Amerikan Senatosu’nda denge Demokratlar lehine değişti. Trump, başkan seçilirken Alabama’da Clinton’a 30 puan fark atmıştı. Ama bu kez, Trump’ın açık desteğine rağmen Moore seçimleri kaybetti. Bunlar hadisenin yalnızca bir tarafı. Önemli elbette. Seçimlerde ya kazanıyorsunuz ya da kaybediyorsunuz. Moore kaybetti. [Devamı]
    Kudüs kararının olası etkileri
    Nihat Ali Özcan, Dr. 08 Aralık 2017
    ABD başkanı Trump, ülkesinin İsrail Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıma emri verdi. Emir, zaten kırılgan olan bölgenin siyasi, psikolojik ve güvenlik ortamını daha hassas bir hale getirdi. Hareket sadece Ortadoğu ülkelerinin değil, çoğu İslam devletlerinin iç politik dengelerini, bölgesel sorunlarını, ittifaklarını etkileme kapasitesine sahip. Bu aynı zamanda bölge dışı aktörlerin rollerini, ilişkilerini de yeniden düşünmeyi gerektiriyor.   Çok iddialı gibi görünse de Suudi Arabistan’dan İran’a, Mısır’dan Türkiye’ye, Pakistan’dan Afganistan’a, Suriye’den Lübnan’a, Irak’tan Ürdün’e tüm bölge yeniden hareketlenecek. Söz konusu olan sadece devletler değil. Karar, Yemen’de Husiler, Lübnan’da Hizbullah, DAEŞ, Hamas, Taliban gibi savaşan tüm devlet dışı aktörleri daha da keskinleştirecek. [Devamı]
    Yeni Vergi Kanunu ile birlikte Trump’ın işi artık bitmiş sayılır mı?
    Güven Sak, Dr. 04 Aralık 2017
    Mühendislerin yaratıcı enerjisinin zincirlerinden boşaldığı bir çağdayız. Ne düşünürlerse, o olabiliyor. Bundan önce hiç böyle olmamıştı.  Teknolojik değişim, bu gerçeğin yalnızca bir yansıması aslına bakarsanız. Dünyada alıştığımız ne varsa süratle değiştiriyor. Ama doğrusu ya, en yavaş siyaset ve siyaset kurumu değişiyor. Reform siyaseti kolay iş değil. Hele kafalar bu kadar karışıkken. Kuşku yok ki bugün yaşadığımız sorunların kaynağı tam da burada. Gelin bugün biraz tanımı gereği yerel olan siyaset kurumunun, küresel değişimin hızını yavaşlatmasından ve Amerikan vergi kanununun olası etkilerinden bahsedelim. [Devamı]