Arşiv

  • Nisan 2024 (10)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Yorgunluk dönemine hazır mısınız
    Güven Sak, Dr. 25 Mayıs 2010
    Yunanistan krizinin kafamıza kakması gereken gerçek şudur: Almanya'daki Kuzey Ren-Westfalya eyaleti seçimleri nedeniyle Alman Başbakanı Angela Merkel yeterince hızlı davranmadığı için Yunanistan krizi kontrolden çıkmıştır. Siyaset, Almanya'daki bir eyaletteki seçmen davranışlarını temel öncelik haline getirmiş olduğu için bütün bir yerkürede finansal piyasalar dalgalanmaya başlamıştır. Az bir maliyetle atlatılabilecek, yerel ölçekte sınırlandırılabilecek bir yangın, siyasi mülahazalar müdahaleyi geciktirdiği ve de bu nedenle alınması gereken tedbirler alınamadığı için bütün bir kıtayı sarmıştır. Buradan çıkarılması gereken dersin farkında mısınız? Siyaset, ekonomi için artık, birincil derecede önemli kabul edilecektir. Siyaset, önümüzdeki dönemde, iktisadi karar alıcılar açısın [Devamı]
    Nihayet asıl gündeme dönülüyor
    Fatih Özatay, Dr. 24 Mayıs 2010
    Tarihi CHP kurultayında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı etkili konuşmada üzerinde ağırlıkla durulan konulardan biri Türkiye'de işsizliğin geldiği yüksek düzeydi. Ekonomi gündeminin zaten baş köşesinde olması gerekiyor bu temel sorunun. Öyle anlaşılıyor ki bundan sonra siyaset gündeminin de en önemli tartışma konularından biri olacak. Olması gerektiği gibi. Bugün işsizlikteki son gelişmelere gelin bir kez daha bakalım ve önemli bazı noktaların altını çizmeye çalışalım. Birinci önemli nokta apaçık olan bir gerçek. Şu: İşsizlik oranı hiç olmadığı kadar yüksek Türkiye'de. İşsizlik oranımız 1995-2000 döneminde yüzde 6.5-7.7 aralığında salınmıştı. 2001 krizi ile birlikte işsizlik oranı bir üst platoya sıçradı ve 2002-2007 ortalaması yüzde 10.5 oldu. Üstelik bu dönemde işsi [Devamı]
    Avrupa'nın bocalamasının faturası
    Hasan Ersel, Dr. 24 Mayıs 2010
    Eskiden 'açık ve kapalı ekonomi' ayrımı önem taşıyordu. Gelişmiş ülkeler bu ayrımın önemini çabuk öğrendiler, iktisat politikalarını yeni ortama uyarladılar. Türkiye'de ise bu ayrımın önemini algılayamayan yöneticiler, ekonomimiz açıldıktan sonra bile kapalı ekonomideymişiz gibi politika kararları almaya devam etmeye kalkışmışlardı. Böylece kendimizi, kendi yarattığımız, 1994 krizi içinde bulmuştuk. 2008'de başlayan ve maalesef halen sürmekte olan kriz, açık/kapalı ekonomi ayrımının da ötesine geçilmesi gerektiğini ortaya koydu. Bu defa, küreselleşme olgusu ön plana çıktı. Küreselleşmenin hâkim olduğu bir ortamda, bir ekonominin tek başına, bırakın daha kapalı ekonomiye dönmeyi, marjinal sayılabilecek düzenlemeler yapmasının bile çok zor olduğu anlaşıldı. Bir şeyleri değiştireb [Devamı]
    Kredi genişlemesi sürecek mi?
    Fatih Özatay, Dr. 23 Mayıs 2010
    Daha önce 2010'a ilişkin büyüme tahminimi sizlerle paylaşmıştım. Temel senaryomda belirttiğim varsayımlar gerçekleşirse 2010 büyümesi yüzde 3.8  4.9 aralığında bir yerde çıkıyordu. Son birkaç ayda açıklanan veriler büyüme hızının bu aralığın üst sınırının da yukarısına çıkabileceğini gösteriyordu: Hem reel kredi genişlemesi var, hem ihracatımız artmaya devam ediyor, hem de ekonomiye duyulan güvende önemli bir toparlanma var. Ancak, büyüme hızının şu sıralarda ileri sürülen bu iyimser tahminlerin altında kalması riski artmaya başladı. Bu risk, AB'de olan bitenle yakından ilgili. AB'deki krizin giderek derinleşme olasılığı var. Kriz derinleşmese bile bizim büyüme hızımız açısından yine de bir risk söz konusu: AB ekonomilerinin toparlanamaması ve dolayısıyla ithalatlarının beklene [Devamı]
    Okul önlüğünüzü sever miydiniz
    Güven Sak, Dr. 22 Mayıs 2010
    Doğrusu ya, benim ilkokul yıllarındaki okul önlüğümle ilgili iyi ya da kötü bir anım yok. Sizin var mıdır? "İlkokulda giyerdik işte" diye hatırlıyorum. Hiç öyle "aman, yine bunu mu giyeceğim" diye hayıflandığımı hatırlamıyorum. Hatta iyiydi bile, her sabah ne giyeceğiniz belliydi. Bu aralarda benzer bir biçimde dolaşıyorum galiba. Hep aynı blazer ceket, aynı tür gömlek ve de pantolon. Bu arada aynı marka ayakkabı. Bir kere fevkalade rahat oluyor. Hep o okul önlüğünden kalma bir alışkanlık gibi duruyor. Geçenlerde "Milli Eğitim Bakanlığı okullarda kıyafet serbestisi getirecek" haberini işte bu ruh hali içinde okudum. Sonra da geldi bir merak: Benim için bir problem olmamıştı, ama acaba bu okul önlüğü alışkanlığı bir tek bizim memlekete mi özgüydü? Neydi o öyle, bir nevi, tek tip [Devamı]
    Sadece denklem mi?
    Fatih Özatay, Dr. 20 Mayıs 2010
    Avrupa Birliği'nde yaşananların mali kuralın kuru bir formülden ibaret olmadığını göstermiş olması gerekiyor. Öyle ya, avro bölgesindeki ülkelerin kamu borçlarının ve bütçe açıklarının milli gelirlerine oranlarının aşamayacakları iki üst sınır var. Buna karşın, bu sınırlar çoktan aşıldı; üstelik bazı ülkeler için bu olgunun arkasındaki tek neden küresel kriz de değil. Yunanistan örneğinde olduğu gibi, küresel krizden çok önce o çizgiler aşılmıştı. Üstelik bazı ülkelerde rakamlar makyajlanarak yapılmış bu iş. Öte yandan şöyle de bir durum var: AB'nin iki kuralını denklem halinde yazınca pek 'havalı' durmuyorlar. Kurallardan bir tanesini alarak bakalım bu hava meselesine. Borç oranı yüzde 60'ın altında kalmalı diyor bu kural. Bir harf (b mesela), bir matematik terimi (< küçüktür [Devamı]
    Yunanistan borç takasına ne zaman gider
    Güven Sak, Dr. 20 Mayıs 2010
    Yunanistan'da kamu maliyesinin problemli olduğunu zaten bilmiyor muyduk? Biliyorduk. Peki, ne oldu da, ortalık şimdi karıştı da daha önce karışmadı? Bugünlerde Avrupa'nın üzerinde dolaşmaya başlayan kamu borcu hayaletini neden bugünlerde fark ettik? Dikkat ediyor musunuz, esasen, ortadaki risklerde bir artış olmuyor. Risk tahammülü azalıyor. Bilançolarda birdenbire riske karşı duyarlılık artıyor. Peki, ama nasıl oluyor da, oluyor? Düne kadar hiç kimsenin gözünü kırpmadan taşıyabildiği riskler neden birden taşınamaz hale geliveriyor? Bu soruyu tatmin edici bir biçimde yanıtlamadan, Yunanistan krizinin Brady Planı benzeri bir borç takası olmadan çözülemeyeceği tartışmasına girmek galiba zorlaşıyor. İsterseniz önce bir soruya bakalım, ondan sonra da geçen hafta açtığımız Brady Pla [Devamı]
    'Mali kural'ın uygulanmasına ilişkin bir öneri
    Hasan Ersel, Dr. 19 Mayıs 2010
    'Mali kural' 2011 bütçesiyle birlikte yürürlüğe girecek. Dolayısıyla seçimin olacağı yılda Türkiye'de mali kural yürürlükte olacak. Bunun önemli ve olumlu bir değişiklik olduğu açık. Ancak öte yandan da riskli bir durum. Çünkü, verilerin özellikle (milli gelir rakamlarının) yayımlanmasındaki gecikme olgusu göz önüne alındığında, hedefler ile sonuçların karşılaştırılması gecikecek. Bu durumda da maliye politikasına ilişkin olarak zihinlerde doğan soruların yanıtlanması, kuşkuların giderilmesi hiç de kolay olmayacak. Bunun sonucu ise iktisadi karar birimlerinin algıladıkları belirsizliğin, olabileceğinden daha fazla olması. Öte yandan, 2011 yılı, pek de rahat bir yıl olacağa benzemiyor. 2010 yılında ekonominin yüzde 5 dolaylarında büyümesi pek şaşırtıcı olmayacaktır. Ne de olsa, 2 [Devamı]
    Son iki krizde kur ve ihracat
    Fatih Özatay, Dr. 17 Mayıs 2010
    Yunanistan'ın sorunlarının artık mali disiplin ve dış kredi desteği ile çözülemeyeceğini savunan çok sayıda iktisatçı var. Bu görüşün arkasındaki temel neden, açıklanan plan uygulansa bile Yunanistan ekonomisinin 2010'da küçüleceği ve bu nedenle borcunun milli gelire oranının daha da yükseleceği. Bu nedenle, eninde sonunda borcunu yeniden yapılandırmak zorunda kalacağı düşünülüyor komşunun. Bu sorunu en aza indirgemek için ekonomisinin büyümesi gerekiyor. İç talebin daraldığı bir ortamda ekonomisinin tekrar büyüyebilmesi için Yunanistan'ın dışarıya daha çok mal satması lazım. Kısa vadede bunu gerçekleştirmesinin iki yolu var. Birincisi, maliyetleri aşağı çekecek anlaşmalar yapmak; mesela ücretleri düşürmek. Siyaseten yapılabilirliği, adalet duygusu falan bir tarafa, Yunanistan'ı [Devamı]
    Mali kural ve KİT
    Hasan Ersel, Dr. 17 Mayıs 2010
    Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan, 11 Mayıs 2010 günü, 'mali kural' konusundaki tamamlanan çalışmalar hakkında etraflı bilgi verdi. Mali kural uygulamasına geçilmesini çok olumlu karşıladığımı daha önce de belirtmiştim. Görüşümü koruyorum. Mali kuralın önemi ve gizemi yazılan denklemde değil, uygulama başarısında. Bu nedenle uygulamaya ilişkin açıklamalar bana daha önemli geliyor. Bu yazıda en önemli nokta olmamasına rağmen, bir örnek olmak üzere, 'kamu iktisadi teşebbüsleri'ne (KİT) ilişkin düzenleme ele alınıyor. [Devamı]