Çin'deki gelin kıtlığını çözemezsek küresel büyüme zor
27 Haziran 2009
Bu hafta Dünya Bankası'nın 2009 yılı Küresel Kalkınma Finansmanı raporu TEPAV'da tartışıldı. Buyurun size üç adet tespit: Birincisi, 2010 yılı 2009 yılından daha iyi olacak. İkincisi, 2010 yılının iyileşmesi 2009 yılının hasarını telafi edemeyecek. Üçüncüsü, küresel büyümenin kaynağı iç pazarlar olacak, özellikle Çin ve Amerikan iç pazarları. İsterseniz tam da bu noktadan daha eğlenceli bir konuya geçelim. Büyümenin kaynağı iç pazar olacak, bunun için geniş iç pazara sahip ülkelerin, başta Çin'deki tüketicilerin, daha fazla tüketmesi ve de daha az tasarruf etmesi gerekecek. Ama Haziran 2009'da yayımlanan bir çalışma, Çin'in yüksek iç tasarruf oranının son derece yapısal bir faktörden kaynaklandığını duyuruyordu. Çin'in yüksek tasarruf oranı giderek yükselen cinsiyet (erkek/kad
[Devamı]
Krizden çıkış kolay mı
26 Haziran 2009
İktisadi krize biraz da Türkiye dışından bakmayı denemekte yarar var diye düşünüyorum. Sorunum da kendi yarattığımız gündemin içine kendimizi hapis edip etmediğimiz! Aklımıza takılan sorulardan birisi iktisadi durumdaki bozulmanın devam edip etmediği. Şu "dip" sorunu.. Bu soru sadece bizde sorulmuyor. Ama bizde bu sorunun yanıtına verilen önem biraz abartılı. Kuşkusuz ekonomideki bozulmanın devam etmesi ile duraklaması arasında bir fark var ancak ekonomi "berbat" bir duruma gelmiş ve o noktaya yerleşip kalmışsa buna memnun olmak için de bir neden yok. Sanırım, dünyada hâkim olan görüş, kötüleşmenin ivme kaybettiği biçiminde. İyileşme olduğunu söyleyen pek yok galiba. Kötüleşmenin durduğunu savunanlar ise daha çok. Bu görüş bir dereceye kadar işe yarıyor olabilir. Şöyle ki: "Kötüleşme durmu
[Devamı]
Bizim şanssızlığımız, para politikasının şansı
25 Haziran 2009
Finansal kriz açısından bakıldığında en kötünün büyük olasılıkla geride kaldığı anlaşılıyor. Ancak istihdam ve büyüme açısından bakıldığında ise toparlanmanın oldukça uzun süreceği belirginleşiyor. Özellikle yurtiçi tasarruf miktarının yetersiz olduğu, bu nedenle yatırımların ve dolayısıyla büyüme hızının arzulanan oranda artırılamadığı bazı yükselen piyasa ekonomilerinde bu sorunun daha da ağırlaşması beklenir.
[Devamı]
2010'da neden temkini elden bırakmamak lazım
25 Haziran 2009
Bu hafta "2010 küresel anlamda bakıldığında nasıl bir yıl olur" sorusu üzerinde duruyorduk. Konuya, geçen hafta Reuters'a düşen bir haberle başlamıştık: IMF 2010 yılı küresel büyüme tahminini yukarıya doğru revize etmişti. Bu, IMF'nin beşinci 2010 yılı büyüme tahmini revizyonuydu. Nisan 2008'den beri tahminler, tam üç kez, hep aşağıya doğru gözden geçirilmişti. Şimdi ilk kez revizyon yukarıya doğruydu. Revizyonun boyutu son derece temkinliydi. IMF, 2010 için bir süre önce 1.89 diyordu. Şimdi yüzde 2,4 demeye başlayacak, ayrıca Dünya Bankası da yüzde 2 dedi. (Bu arada Dünya Bankası 2009 için Türkiye tahminini yüzde 5,5 küçülme olarak değiştirdi. Hatırlayın; TEPAV'ın Mart 2009'da açıkladığı 2009 yılı Türkiye büyüme tahmini de böyleydi.) Şimdi bu duruma göre, IMF'ye temkinli iyims
[Devamı]
2010 nasıl olur
23 Haziran 2009
Herkes iktisatçıları sevmemeye devam ediyor. Kabul edin kimse daha buradan nasıl çıkacağımızı bilmiyor. Bize bunu bir türlü söyleyemeyen iktisatçıları elbette sevmiyoruz. Ama bugünlerde havada yaygın bir umut kokusu var. Bakın bunu sağlam bir biçimde değerlendirmekte fayda var. 2010 yılına bakıp daha umutlu olunca ne demek isteniyor? Geçenlerde Reuters ekranına IMF'nin G-8 toplantısında açıklayacağı yeni 2010 büyüme tahmini düştü. Buna göre dünya milli geliri 2010 yılında yüzde 2,4 artacaktı. Gelin bugün bu rakamın ne anlama geldiğine bir bakalım ve 2010 yılı ile ilgili bir değerlendirme daha yapalım.
[Devamı]
Doğru politikanın oluşturduğu yanlışlık
22 Haziran 2009
Küresel krizin bundan sonra nasıl gelişeceğine ilişkin çoğu iktisatçının üzerinde anlaştığı nokta, artık en kötünün geride kaldığı şeklinde. Asıl anlaşmazlık, bundan sonra hangi hızla toparlanmanın gerçekleşeceği konusunda. Büyük olasılıkla en kötü geride kaldığına göre yavaş yavaş 'en kötü öncesi' dönemi masaya yatırmak zamanıdır şimdi. Para politikasıyla başlayayım.
[Devamı]
İktisatçılar boş ümit vermediler
22 Haziran 2009
Anadolu Üniversitesi'nin düzenlediği "Uluslararası Anadolu İktisat Kongresi" birçok ülkeden akademisyeni bir araya getirdi. Eskişehir ve üniversiteden etkilenen iktisatçılar, iktisat politikası konusunda ise gayet gerçekçiydiler. Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü 17-19 Haziran 2009 tarihleri arasında "Uluslararası Anadolu İktisat Kongresi" başlıklı bir etkinlik düzenledi. Her şeyden önce bu kongreyi düzenleyen, emeği geçen herkesi kutlamak istiyorum. Gerçekten çok başarılı bir toplantıydı. Çok değişik alanlarda, çok sayıda ve farklı görüşleri yansıtan tebliğler sunuldu ve tartışıldı. Kendi hesabıma bu etkinliğe katılabilme fırsatını elde ettiğim çok memnun oldum. Katılabildiğim toplantılardan çok yararlandım, epeyce de öğrendim. (İki noktayı açayım:
[Devamı]
Sorunlu Krediler
21 Haziran 2009
Hafta içinde açıklanan yeni kararların ikincisi kredi kartlarına yönelikti. Yeni karara göre 31 Mayıs 2009 tarihi itibarıyla sorunlu hale gelen kart borçları, kart sahibinin 60 gün içinde bankaya başvurması halinde yeniden yapılandırılabilecek. Yapılandırma işleminde, kart sahibinin borcunun takibe düştüğü tarihten itibaren işletilen yüksek cezai faiz siliniyor, borcun faiz tutarı mevduat faizi dikkate alınarak yeniden hesaplanıyor ve borç taksitlendiriliyor. Küresel krizin Türkiye'ye bir yansıması da bankaların zamanında ödenmeyen ve yasal takibe alınan kredi alacaklarının artması şeklinde oldu. Grafik 1'de bankaların takipteki kredi alacaklarının toplam kredi miktarına oranında 2005'in ocak ayından bu yana gerçekleşen gelişmeler gösteriliyor. Aynı grafiği 2001'den itibaren çiz
[Devamı]
Anketler ekonomi yönetimine yön verirse ne olur?
20 Haziran 2009
Siz ne dersiniz? Kamuoyu yoklamaları ekonominin nasıl yönetileceği konusunda yön gösterici olursa ne olur? Amerika Birleşik Devletleri Ekonomi Danışmanları Konseyi (Council of Economic Advisers) Başkanı Profesör Christina Romer'ın bu hafta İngiliz The Economist dergisinde yazdığına göre kötü olur. Üstelik Romer'e göre bunun yapılmışı zaten var: 1937 Amerikası. Sonuç kötü. 1932'den sonra düzelmeye başlayan işsizlik zamansız başlayan kemer sıkma politikası "yanlış"ı ile yeniden artmış. Düzelme II. Dünya Savaşı sonrasına kalmış. Profesör Paul Krugman'a göre ise o kadar geriye gitmeye gerek yok: Bakınız 1996 yılı Japonyası'na ve de depresyon döneminin "yanlış" kararlar ile uzaması hadisesine. Peki, biz buraya nereden geldik? Bu tartışma nereden çıktı? Haziran ayının 17'sinde hem New
[Devamı]
Kriz sonrası dönemde ABD-Çin ticareti
19 Haziran 2009
Küresel krizden herkes sağ salim çıkamayacak; bazıları krizin kurbanı oldu, bazıları da olacak. Krizden çıkış kendiliğinden olmayacağı gibi eski dünyaya da dönülmeyecek. Bir şeyler değişecek. Başta da dünya ticareti.
[Devamı]