Arşiv

  • Nisan 2024 (10)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    2009’da ne kadar küçüleceğiz? (2)
    Fatih Özatay, Dr. 05 Mart 2009
    Başlıkta soruyu, "2009 küçülmesi 2001'deki yüzde 5.7'lik küçülmeye kıyasla ne olur?" şeklinde sormak da mümkün. Bu sevimsiz sorulara doyurucu bir yanıt verebilmek için ihracat ile işe başlamıştım pazartesi günü. [Devamı]
    Sonu gelmeyen denemeler dönemine ne kadar hazırız
    Güven Sak, Dr. 05 Mart 2009
    İçinde bulunduğumuz sürecin bir sonu gelmeyen dönemi olduğunun farkında mısınız? Bu dönemin ne anlama geldiğini en iyi ABD'nin yeni Başkanı Barack Obama anlattı. Geçen gün mealen şöyle söyledi: "İşin özeti şudur. Yaraya merhem olanı yapacağız. Yapılacak işlere ait planın bütün ayrıntılarını şekillendirmek zaman alacak. Planın bazı yönlerinin ise yeniden değerlendirilmesi ve elden geçirilmesi gerekecek. Sonra deneyeceğiz. Eğer bir tedbir işlemezse diğerini deneyeceğiz." Obama'nın ağzından geçenlerde çıkanlar, 1930'larda, Franklin Delano Roosevelt'in söyledikleri ile son derece uyumlu. O da ekonomik programının "cesur, ısrarlı denemeler"den oluştuğunu söylemeyi seviyordu. Şimdi bu, moral bozucu mu? Hayır. Vakıa ile kavga etmeyip, onu kabullenmek çözümün başlangıç noktasıdır. Hari [Devamı]
    Devekuşu taktiği tutmadı
    Güven Sak, Dr. 03 Mart 2009
    İnsanoğlu ekol ekol oluyor. Bugünlerde ortalıkta bir de gereksiz izahatlar veren cinsi var. Küresel kriz Türkiye'nin krizi olurken ortada dolaşıp konuşuyorlar. Sonra bir daha konuşuyorlar. Kulak kabartırsanız, rakam filan da verdiklerini görüyorsunuz. Kocaman kocaman anlatıyorlar. Gelin görün ki, onları dinleyince, malumat hazinemiz genişlemiyor, analiz yeteneğimizin sınırları artmıyor, yapmamız gerekenler konusunda kafalarımız aydınlanmıyor. Söyledikleri hiçbir yaraya merhem olmuyor ama ortalık izahattan geçilmiyor. Ben bugünlerde en çok mealen, "yabancı para cinsinden milyarlarca dolar borçlanan özel sektör, kendisini kurtarmak için kriz lobisi saflarında" başlıklı izahatı seviyorum. Genellikle "malum medya"da gözlemleniyor bu açıklama biçimi. Sanki ortada esasen bir problem [Devamı]
    2009’da ne kadar küçüleceğiz (1)?
    Fatih Özatay, Dr. 02 Mart 2009
    2009'da ekonomimiz hangi oranda küçülecek? Bu soruya kestirmeden bir rakam söyleyerek yanıt verilebilir elbette. Ama neden 'o' rakam da daha üstü ya da altı değil sorusunu da yanıtlamak gerekir. Telaffuz edilen küçülme oranının arkasında yatan gerekçeleri sıralamak gerekir ki yapılan tahminin ne kadar gerçekçi olduğu tartışılsın. Bu soruyu yanıtlamak için izlenebilecek bir yol teknik bir modele başvurmak. En basit modelde milli gelirin alt bileşenleri (tüketim, yatırım, ihracat, ithalat gibi) yer alacak. Bu alt bileşenlerin belirleyicileri ve onların alt bileşenler üzerine olan etkilerine dayanılarak bir takım teknik hesaplamalara gidilecek. Tüketim, yatırım ve ihracat gibi alt bileşenlerin belirleyicileri için bu ortamda ilk akla gelen adaylar ise şunlar: Tüketicilere ve şirket [Devamı]
    Kriz sonrası dünya gelir dağılımı daha da bozulabilir
    Hasan Ersel, Dr. 02 Mart 2009
    Dünyada gelir dağılımını birbirine ters yönde etkileyen iki gelişme var. Bunlardan ilki, ülkeler arasında kişi başına gelir farklarının azalmaya başlaması, ikincisi ise bazı ülkelerin içinde gelir dağılımının bozulması. İlki dünya gelir dağılımını düzeltici, ikincisi ise bozucu yönde etki yapıyor. İlkinin ortaya çıkış nedeni gelişmekte olan ülkelerin kişi başına gelirlerin gelişmiş ülkelere oranla daha hızlı artması. İkincisinin ise ülkelere ve zamana göre değişen nedenleri var. Dünya gelir dağılımını incelemek pek de kolay değil. Veriler eksik ya da yetersiz. Araştırmacılar, bu sorunları aşabilmek için farklı varsayımlar yapmışlar ve değişik yöntemler kullanmışlar. Dolayısıyla farklı sonuçlara ulaşmışlar. Bazıları gelir dağılımının bozulduğu, diğerleri ise düzeldiği yönüne sonu [Devamı]
    Hep birlikte, krize karşı...
    Fatih Özatay, Dr. 01 Mart 2009
    Krizden gelen etkileri azaltmak için oluşturulması gereken ekonomik program çok sayıda önlem içermeli. Önlemlerin bir kısmı kredi garanti sistemi ile ilgili. Hem döviz cinsinden hem de lira cinsinden tıkanan kredi piyasasını yeniden çalışır hale getirmek için gerekiyor bu sistem. Ekim ayının sonlarından bu yana, bu köşede sistemin nasıl çalışabileceği üzerine çok sayıda yazı kaleme aldım. Çalıştığım düşünce kuruluşu TEPAV da bu konuda çeşitli notlar yayınladı. [Devamı]
    Gelir dağılımı üzerine
    Hasan Ersel, Dr. 27 Şubat 2009
    Türkiye'de yaygın kanı, gelir dağılımının bozulmakta olduğudur. Şimdi buna bir de dünya ölçüsünde gelir dağılımının, özellikle son yıllarda, hızla bozulmakta olduğu görüşü eklendi. Pek çok kimseye göre bunlar, tartışmaya bile gerek olmayan, apaçık gerçekler! Oysa gelir dağılımı konusunda ciddi çalışma yapan hiç kimse bu kadar iddialı bir söylemle ortaya çıkmıyor. Üstelik ulaşılan sonuçlar Türkiye'de ya da dünyada gelir dağılımının bozulmakta olduğu görüşünü doğrulamaktan çok uzak. Peki, bu konuda uzman olmayanlar neden gelir dağılımına bu kadar meraklılar? Galiba, bu sorunun yanıtı gelir dağılımı ile doğrudan ilgili değil. Aslında genelde insanlar, içinde bulundukları iktisadi ortamı bozan, başta haksızlıklar olmak üzere, her şeyi, "gelir dağılımı" adı altında topluyorlar. O yüz [Devamı]
    Krize karşı yeni bir öneri (3)
    Fatih Özatay, Dr. 26 Şubat 2009
    Krize karşı bütüncül bir yaklaşım gerektiği sanırım yeteri kadar açık. Bu açıklığa karşın, şu ana kadar işbaşındaki yönetim hep 'parça başı' iş yaptı: Üç ay önce şu karar, iki ay sonra bu karar. Bu durum, bozulan güveni tamir edici büyük bir haber etkisi yaratmıyor. Daha da önemlisi, bu kararlar bir ekonomik program içinde tutarlılık gözetilerek alınmadıkları için, aslında bir başka alana ayrılırsa daha fazla büyüme ve istihdam etkisi yapabilecek fonlar, daha az etkili alanlarda heba edilebiliyor. Deyim yerindeyse cephane boşa harcanmış oluyor. [Devamı]
    Kriz üzerine nasıl düşünmek gerekir
    Güven Sak, Dr. 26 Şubat 2009
    Bildiğimiz dönemin en büyük iktisadi krizinin tam ortasındayız ve kafalarımız hâlâ karmakarışık. Tartışmalara hâkim olan iki yaklaşım var: Bunlardan ilki, tamamen çaresiz bir biçimde, dışarıda başlayan bir felaketi önlemek için içeride fazla bir hareket alanı olmadığı kanaatinde. Derin bir "yok artık canım mahcubiyeti" hemen seziliyor. Bir nevi, "Biz kimiz ki, bu kocaman felaketle tek başımıza başa çıkabilelim" tavrı seziliyor. İkinci yaklaşımda ise lafa sanki daha bir umutlu başlanıyor. Önce yapılabilecek olanlar alt alta şöyle bir sıralanıyor. Sonra o uğursuz soru ortaya servis ediliyor: "Peki ama bütün bunları gerçekleştirmek için kaynak nerede?" Laf işte tam da bu noktada bitermiş gibi derin derin susuluyor. Yine aynı "yok artık canım mahcubiyeti" etrafı kaplayıveriyor. Bu [Devamı]
    Şirketler kriz dönemine nasıl bakmalı? İlk engel 'Yok artık canım mahcubiyeti'dir
    Güven Sak, Dr. 24 Şubat 2009
    Dünya tarihinin en derin ve en geniş kapsamlı iktisadi krizinin içindeyiz. Kriz dalga dalga bizim kıyılarımıza doğru geliyor. Vurguya dikkat: Daha gelmedi, geliyor. Böyle bir ortamda ne yapmak gerekir? Özellikle şirketler açısından bakıldığında nasıl davranmakta fayda vardır? Bu konuda, ortalıkta çok miktarda görüş var. Yenilikçi olmanın öneminden başlanıyor, krizin getirdiği fırsatları zamanında tanımlamaya doğru gidiliyor. Ama görünen şu: İleriye doğru bir hamle yapmak, dünden farklı davranmak öne çıkıyor. Bize pek öyle gelmiyor. Şu anda içinde bulunduğumuz süreçte, bir şey yapmak değil, yapmamak ön plana çıkıyor. Evet, evet, gelin büyük bir açıklıkla ifade edelim: Günü bir maraza çıkarmadan geçirmenin önemli olduğu bir dönemden geçiyoruz. Zaman, hamle zamanı değil, hasarsız günü geçirme [Devamı]