Arşiv

  • Nisan 2024 (10)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    İşbirliği neden rekabet kadar önemli oldu
    Güven Sak, Dr. 02 Ağustos 2008
    1980'lerin iktisadi politikalarını belirleyen rekabet kavramıydı. Hatırlayın 1970'lerin sonu İngiltere'de Thatcher yıllarıydı. 1980 ABD'nin Reagan'lı yıllarının başlangıcıydı. Aynı dönem Türkiye'de Özal yıllarıydı. O dönemlerin gözde iktisadi politika meselesi serbestleşme ve özelleştirmeydi. Aradan yaklaşık bir 30 yıl geçti. Şimdi geldiğimiz noktada, 21. yüzyılın temel iktisadi politika kavramı işbirliği (cooperation) ve ortak eylem (collective action) olacak gibi duruyor. Peki, rekabetten (competition) işbirliğine (cooperation) geçişi tetikleyen nedir? Kapitalizm kendisi olmaktan mı vazgeçiyor? Hayır. Yalnızca biçim değiştiriyor. Yaklaşık 50 yıldır soldan ve bilumum yeşil-çevreci-küreselleşme karşıtı hareketlerden yükselen eleştirinin, sistemin kodlarına işlenme anı geldi gibi [Devamı]
    Enflasyon ve imalat sanayiinde kâr oranları
    Hasan Ersel, Dr. 01 Ağustos 2008
    TCMB Üçüncü Enflasyon Raporu'nu yayınladı. İmalat sanayii ile de ilişkilendirerek iki gözlem yapmak istiyorum. 1) TCMB enflasyon öngörülerini yeniledi. Temel senaryo esas alındığında TCMB'nin Nisan 2008 ve Temmuz 2008 tahminleri ile hedefleri aşağıdaki tabloda veriliyor. [Devamı]
    Cari işlemler açığının yönetimi için mali disiplin şart
    Güven Sak, Dr. 01 Ağustos 2008
    Mali disiplin kavramının niteliğinin değişmeye başladığı bir dönemdeyiz. Dün mali disiplin faiz harcamaları dışarıda bırakıldığında bir bütçe fazlası oluşturmak anlamına geliyordu. Bugün ise mali disiplinin anlamı kamu tasarruflarının artırılmasıdır. Dün önem taşıyan kamu borcunun sürdürülebilirliğinin sağlanmasıydı. Bugün için önemli olan ise, cari işlemler açığının sürdürülebilirliğinin sağlanmasıdır. Dün onu yaptık. Sıra bugün bunu yapacağımızın bilincine varmaktadır. Dün büyük bir dikkatle bir faiz dışı fazla hedefi koyup takip ettik. Mali kuralın hedefi o günkü problemdi. Bugün ise yapılması gereken, kamu harcamalarını disiplin altına sokacak bir yeni mali kural icat etmektir. Üstelik bunu ikinci nesil reform sürecinin gerektirdiği harcamaları artırarak yapmak durumundayız. [Devamı]
    Cari açık
    Fatih Özatay, Dr. 31 Temmuz 2008
    Uzun bir aradan sonra Radikal'de yeniden yazmaya başladıktan sonraki ilk yazılarım genellikle cari açık sorunu üzerineydi. 'Cari açık için yapılabilecekler' falan gibi iddialı başlıklar da atmışım. O 'mümtaz katkıma' karşın aradan geçen sürede cari açık sorununu çözemedik, bari bugün yeni bir liste vereyim. İlk madde: Merkez Bankası faizleri aşağıya indirecek. Elini tutan yok, mümkünse yüzde 12 falan olsun. 10 değil 12, çünkü biraz da reel faiz vermek gerekir. İkinci madde: Rekabet gücümüzü artıracağız. Sorumluluk alanları rekabetle ilgili olan sayın bakanlarımızdan 'rekabet gücümüzü mutlaka artırmamız gerekir' şeklinde açıklamalar bekliyoruz. Köşe yazarları olarak bizler de elbet üzerimize düşeni yaparız. Üçüncü madde: Büyüme hızımızı yüzde 10'un üzerine çıkaracağız. Ama bunu ve [Devamı]
    Oligarklar ve statüko
    Fatih Özatay, Dr. 28 Temmuz 2008
    Dünkü yazımdaki temel soru şuydu: Gelişmekte olan ülkelerde reform yapmak neden çok zor? İki açıklama biçimi vardı: Birincisi: ‘Ne tür reformlar yapacağımızı bilmiyoruz.’ İkincisi: ‘Seçkinler politik kurumları kendi çıkarlarına yönelik kullanıyorlar. Böylelikle baskı altındaki çoğunluğun lehine olan ekonomik programlar hiçbir zaman uygulanamıyor.’ Ama biz bunlarla ilgilenmiyorduk.Üçüncü bir açıklama biçimi künyesini dün verdiğim çalışmadan geliyor. Çıkış noktası şu: Yoksul ülkelerin çoğunda politik açıdan son derece güçlü küçük bir seçkin grup var. Bu grup başlangıçta nüfusun geriye kalanını baskı altına alıyor. Zamanla demokratikleşme yoluyla baskı altındaki çoğunluk politik gücü elde ediyor. Ancak yine de bu ülkelerde seçkin azınlığın çıkarlarına olan politikalar uzun bir süre [Devamı]
    Kamu harcamalarına hedef konulması doğru mu
    Hasan Ersel, Dr. 28 Temmuz 2008
    OECD'nin 2008 Türkiye İktisadi İncelemesi [OECD (2008)] yayımlandı. Türkiye'nin iktisat politikası sorunlarını, uzun soluklu bir bakış içinde ele alan, görüşler üreten bir çalışma. Bu çalışmanın bu nitelikleri kazanarak ortaya çıkmasında büyük emeği geçen Sayın Rauf Gönenç'e teşekkür borçlu olduğumuzu düşünüyorum. Çalışmanın "büyüme yanlısı maliye stratejisi" başlığını taşıyan ikinci bölümünde "kurallı maliye politikası" olarak Türkçeleştirilen yaklaşım içinde tartışılan "harcama kuralı" ele alınıyor ve Türkiye'de benimsenmesi öneriliyor. Anımsanacağı üzere, bu öneri ilk kez IMF tarafından 9 Mart 2007 tarihinde yayımlanan IV. Madde görüşmesi sonuç dokümanında ortaya atılmıştı. Ondan sonra da bir süre gündemde kaldı. Sonra, neredeyse unutuldu. Oysa, bir ülkenin maliye politikasını kendi bel [Devamı]
    Reform yapmak neden zor?
    Fatih Özatay, Dr. 27 Temmuz 2008
    Haziran ayının sonlarına doğru büyüme üzerine üst üste birkaç yazı yer almıştı bu köşede. Sonra, yine faiz, kredi, para politikası gibi konular ağır bastı. Anlayacağınız 'suç mahalline' geri dönüş yaptım. O bölgeden bir nebze olsun uzaklaşmaya çalışayım bu pazar günü.Çok büyük gelir farklılıkları var ülkeler arasında. Bunlar üç ayrı boyutta inceleniyor. İlk olarak verimlilik, teknoloji, sermaye birikimi, işgücünün boyutu ve niteliği araştırılıyor. Gelir farklılıklarının bunların hangilerinden kaynaklandığı belirlenmek isteniyor. İki çalışmadan söz etmiştim: Şeref Saygılı ve Cengiz Cihan'ın "Türkiye Ekonomisi'nin Büyüme Dinamikleri" adlı çalışması ile Sumru Altuğ, Alpay Filiztekin ve Şevket Pamuk tarafından kaleme alınan "Türkiye İçin Uzun Dönemli Ekonomik Büyümenin Kaynakları, 188 [Devamı]
    Siz muskatın nelere kadir olduğunu biliyor musunuz
    Güven Sak, Dr. 26 Temmuz 2008
    Magellan ile Kuzey Batı Geçidi'ni ararken Manhattan'ı bulan Henry Hudson'ı, Sir Francis Drake ile New Amsterdam'ın New York haline gelişi vasıtasıyla Manhattan'da İngilizce konuşulmaya başlanmasını, Endonezya'daki Banda Adaları'nı ve de Hindistan'ı uzun süre idare eden ünlü Doğu Hindistan şirketini (East India Company) birbirine bağlayanın bir bitki olduğunu biliyor muydunuz? Daha doğrusu bir ağacın meyvesi. Adı muskat. Aktarlarda ona küçük hindistancevizi de diyorlar. Ama kendisi hindistan cevizinin büyümeden önceki hali filan değil. İngilizcesi "nutmeg". Araplar "jawz at tıyb" (kokulu ceviz) diyorlar. Muskatın kendisi küçük; ama etkisi büyük oldu, bugünün biçimlenmesinde. Muskat ağaçları 19. yüzyıla kadar esasen bugünkü Endonezya'nın güneyinde yer alan Batı Hint Adaları içi [Devamı]
    Örtük güvence vermenin dayanılmaz hafifliği
    Hasan Ersel, Dr. 25 Temmuz 2008
    ABD'deki Fanny Mae ve Feddie Mac adıyla bilinen kuruluşlarla ilgili gelişmelerden çıkarılabilecek epeyce ders var. Bunlarda birisi de devletin örtük güvence (implicit guarantee) vermesinin ne sonuçlar verebileceğine ilişkin. Söz konusu kuruluşlarla ilgili ABD mevzuatını okuduğunuz zaman ortaya şöyle bir durum çıkıyor: Bunlar yasayla kurulmuşlar. Özel şirket statüsündeler. Hisse senedi ihraç ediyorlar ve ortakları tarafından yönetiliyorlar. Bazı vergi ve harçlardan muaf tutulmuşlar. İpotekli konut kredilerini karşılık göstererek tahvil ihraç ediyorlar böylelikle bu piyasaya likidite sağlıyorlar. Ama bunlara devlet bu tür kuruluşlara belirtik (explicit) güvence vermiyor. Dolayısıyla, görünüşte, ihraç ettikleri tahvillerin güvencesi kendi varlıkları. Uygulamada olay epeyce farklı bir biçimde [Devamı]
    OVP'nin güçlü ve tutarlı bir hikayeye ihtiyacı vardır
    Güven Sak, Dr. 25 Temmuz 2008
    Geçen hafta Orta Vadeli Program (OVP)'ın 2003'ten beri ilk kez üzerinde tartışılabilir bir doküman haline gelmesinin önemli olduğunun altını çizmiştik. OVP iki amaca hizmet eden bir belge niteliğinde. Bunlardan ilki kamu kesiminde sağlam bir maliye politikası çerçevesini oturtmak. İkincisi ise kamu kuruluşları arasında ekonomi politikasına yönelik koordinasyonu sağlamak. Geçen yazıda daha çok ilk amaç üzerinde dururken, OVP'yi, maliye politikasında çağdaşlaşmanın temel aracı olarak ele almış ve soruyu şöyle sormuştuk: "OVP, Türkiye'nin yeni çıpası olabilir mi?". Hayır olamazdı, çünkü "OVP'de çizilen çerçeveyi anlamlı kılacak bir mali kural ve buna uymayan idareleri cezalandıracak bir yaptırım düzenlemesi olmadan, OVP'nin mali disiplin için bir çıpa olma ihtimali zayıf görünüyor [Devamı]