Arşiv

  • Mayıs 2024 (2)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Dış tasarrufa ve dövize olan gereksinim: İki farklı olay

    Hasan Ersel, Dr.10 Kasım 2008 - Okunma Sayısı: 937

    Türkiye'nin cari açığı var. Bu, iç tasarruflarımızın yatırımlarımızı karşılayacak düzeyin altında olduğu anlamına geliyor. Yani yabancıların (Türkiye'de yerleşik olmayanların) tasarruflarını kullanmaya talip oluyoruz. Onlar da bize borç veriyor. Karşılığında da faiz alıyorlar. İşler yaklaşık 2001'den bu yana böyle gidiyordu. Özel kesimin dış borcu bu yolla arttı. Şimdi bu durum değişiyor gibi. Borç verenlerin hevesleri azaldı. Öyle görülüyor ki eski miktar ve/veya koşullarda borç bulmamız olanaksız gibi. Neden böyle oldu? Akla iki olasılık geliyor. Bunlardan ilki küresel kriz nedeniyle bize borç verenlerin durumunun bozulması yüzünden onların borç veremez duruma düşmeleri. İkincisi de bizim yaptığımız hatalar nedeniyle borç verenlerin vazgeçmiş olmaları. Şu anda baskın görünen neden ilki gibi. Ama dikkat etmek gerek. İlk nedenle başlayan bu süreç ikincisiyle birleşirse çok vahim sonuçlara yol açabilir. Bunu Osmanlı devleti 1876'da yaşamıştı. Avrupa durgunluğa girmiş, Osmanlı devletine borç verememişlerdi. Borç taksitlerini bile aldığı borçla ödeyebilen Osmanlı devleti de tek taraflı bir kararla, borçlarını ödeme koşullarına uymayacağını açıklamıştı. Buna çok kızan Avrupalılar da Osmanlı devletini yalnız bırakmışlardı. Bu fırsattan yararlanan Rusya savaş açmış, sonuçta Rus orduları Yeşilköy'e dayanmıştı! Bugüne dönelim. Bizim için iki yol var: İlki yatırımlarımızı iç tasarruflarımızla karşılayacağımız düzeye çekmek. Bunu istemiyoruz. Çünkü bu durumda büyüme hızının düşmesinden korkuyoruz. Gerçi, sermaye hasıla katsayısını düşüren yatırımlara yönelmek, teknolojik gelişmeyi hızlandırmak gibi önlemler alarak bundan kaçınmak olanaklı. Ancak bu değişiklikler hem kısa dönemde gerçekleşemez hem de kendiliğinden olmaz. Orta/uzun dönem için sanayi politikası bu nedenle gerekli. İkinci yol ise iç tasarruf oranımızı artırmak. İstatistikler son birkaç yılda özel kesimin tasarruf oranının düştüğünü gösteriyor. Bunun nedenini doğru saptayıp, kamu kesiminin tasarruf oranını düşürmeden, bu oranı yükseltecek önlemler almak gerekiyor. Burada hedef de şirketlerin tasarruflarını artırmalarının sağlanması olmalı.   Döviz gereksinimi Bir de döviz gereksinimimiz var. Burada sorun farklı. YTL var ama yeterince döviz yoksa ne olacak? Alacaklılar YTL kabul etmiyor ki! Bu durumda, borçlular üçüncü kişilerden YTL karşılığı döviz almaya çalışacaktır. Burada akla gelebilecek sorun bu tür döviz isteklerinin artması durumunda döviz kurlarının yükselmesidir. Ancak iş burada da bitmeyebilir. Döviz kurlarındaki hareketlerin kestirilemediği koşullarda, kimse döviz satmayabilir. Bu durumda, piyasa oluşmaz. Ortalıkta gezinen döviz kuru rakamlarının bir anlamı yoktur, çünkü döviz arayanlar bulamamaktadır. Bu durumda "bir piyasa yapıcı"ya gerek olacaktır. Doğal aday merkez bankasıdır ama onun da yapabilecekleri sınırlıdır. Döviz basamaz... Türkiye'nin önümüzdeki dönemde döviz gereksinimi ne kadar? Bunu tahmin edebilmek için IMF tarafından geliştirilen standart bir yöntem var. Ülkenin döviz gereksinimi aşağıdaki kalemlerin toplamı olarak tanımlanıyor: 1) Cari açık 2) Kısa dönem dış borç ödemeleri, 3) Orta ve uzun dönemli borçlardan vadesi dolanlar, 4) Yabancıların Türkiye'de aldıkları (yerel ikincil piyasalardan) tahvil ve hisse senetlerinden elden çıkarmak isteyecekleri miktar, 5) Ülkeden sermaye kaçışı, 6) Yitirilen güveni yeniden kazanmak için ülke döviz rezervlerinde gerekli artış. Peki döviz kaynakları neler? 1) Cari açığı düşürmek, 2) Yerleşiklerin dövize yönelmemelerini sağlamak, 3) Yeni kısa ve uzun dönemli dış borçlanma yapmak, 4) Yabancıların pozisyonlarını muhafazaya ikna etmek. Bunlardan son ikisi yabancıların davranışlarıyla ilgili. Onları nasıl etkileyebiliriz? Türkiye bu ortamda kendi olanaklarıyla onlara güvence verebilecek durumda mı? Yanıt "evet" ise nasıl? "Hayır" ise dışarıdan güvence bulmak gerek. Ortalıkta da bu güvenceyi verebilecek sadece IMF görünüyor. Bu durumda, teknik detaylar ötesinde, pazarlık gücümüz var mı?

    Türkiye'nin döviz kaynakları 1- Cari açığı düşürmek 2- Yerleşiklerin dövize yönelmemelerini sağlamak, 3- Yeni kısa ve uzun dönemli dış borçlanma yapmak, 4- Yabancıların pozisyonlarını muhafazaya ikna etmek

    Bu yazı 10.11.2088 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır