Arşiv

  • Mayıs 2024 (3)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Ekonomideki duraklama ve küresel kriz

    Hasan Ersel, Dr.19 Aralık 2008 - Okunma Sayısı: 927

    Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte (2008-III) sadece yüzde 0,5 büyüdü. Basında bu sonucu küresel krizle ilgilendiren başlık ya da ifadeler yer aldı. Acaba öyle mi? Öyle ise bu dönemde küresel ekonomideki hangi gelişmeler, hangi yollarla Türkiye'yi etkiledi? Üç kanaldan söz edilebilir: Dış ticaret, finansman ve bekleyişler. En önemli kanal olarak dış ticaret görünüyor. İhracatımız 2008-III'te, 2007'nin aynı dönemine oranla, yüzde 36,6 artmış. Hiç de kötü değil. İthalat da yüzde 31 artmış. Finansman kanalında bir sorun olup olmadığına bakayım dedim. Cari açığımız 2007'nin aynı dönemine oranla yüzde 17,2 artmış. Övünülecek bir şey değil elbette. Ama bu açıdan da 2008-III'te değişen bir şey yok gibi görünüyor. Öte yandan ödemeler dengesinin finans hesabına baktığımızda, yurtdışından sağladığımız finansmanın cari açığımızın çok üzerinde olduğu görülüyor. 7.97 milyar dolarlık cari açık karşılığında 12.9 milyar dolar finansman sağlamışız. Demek ki, 2008-III'te küresel ekonomiden finansman kanalından da bir şok gelmediğini söyleyebiliriz. Peki bu dönemde küresel ekonomide olup bitenler bekleyişlerimizi bozmuş olabilir mi? Bu soruya tam yanıt vermek olanaklı değil. Bekleyişler hakkında bazı istatistikler var ama bunlardaki değişmelere neyin yol açtığını bilmiyoruz. O zaman soruyu biraz daha kaba biçimde sorabiliriz: 2008-III'te bekleyişlerimizde önemli bir olumsuz gelişme olmuş mu? Birkaç göstergeye baktım. Reel kesim güven endeksi 2008-III'te bir önceki döneme oranla yüzde 8,6 düşmüş. Ancak bu görülmemiş bir düşüş değil. 2007-IV'te de yüzde 8,2 düşmüştü. Gelecek üç ay için ihracat siparişlerinde de benzer bir durum var. Bu endeks de bir önceki döneme oranla yüzde 9,1 düşmüş. Ancak bazı bekleyiş göstergeleri bu dönemde düzelmiş. Örneğin reel kesim güven endeksinin genel gidişat göstergesi 2008-III'te yüzde 4,8 yükselmiş. Tüketici güven endeksi de aynı dönemde yüzde 5 artmış. Tüketicilerin bu dönemde önümüzdeki üç aya da daha olumlu baktıkları anlaşılıyor. Tüketicilerin gelecek üç ayda genel ekonomik duruma ilişkin bekleyişleri gösteren endeks yüzde 11,4 yükselmiş. Özetle, üçüncü çeyrekte ekonomimizin büyüme hızı yüzde 0,5'e düşerken küresel ekonomiden dış ticaret ve finansman kanalları yoluyla olumsuz etkilenmemişiz. Bekleyişlerimizin de çok bozulduğunu söylemek zor. Bundan çıkarılabilecek sonuç bence ekonomimizin kendi iç dinamiği ile bu duraklama noktasına gelmiş olduğu. Ne yazık ki manzara ekim ve kasım aylarında olumsuz yönde ve hızla değişmiş gibi. TÜİK verilerine göre ekim ayında, ihracat ve ithalatımızda 2007'nin aynı ayına göre, sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 4,8 düşüş var. 2002 Şubatı'ndan bu yana ilk kez ihracat ve ithalatımız bir yıl önceye oranla azalmış. Kasım ayında ihracatta daha büyük bir azalış beklendiğine ilişkin haberler var. Henüz ödemeler dengesi rakamları yok. Bu nedenle, dış finansman konusunda bir şey söylemek olanaklı değil. Buna karşılık bekleyişlerdeki bozulma son iki ayda çok daha fazla. Reel kesim güven endeksi ekimde bir ay önceye oranla yüzde 18,8 ve kasımda ise yüzde 21,1 düşmüş. Bu kadar büyük düşüş endeksin hesaplanmaya başladığı tarihten bu yana yok. Önümüzdeki üç ay için ihracat siparişleri endeksi ekimde yüzde 25,4 ve kasımda da yüzde 18,6 düşmüş. Bu düşüşler de daha önce görülmemiş düzeyde. Reel kesim gidişat endeksi de ekim ve kasımda sırasıyla yüzde 41 ve yüzde 18,4 düşmüş. Tüketicilerin bekleyişlerinde de ciddi bir olumsuza dönüş var. Elimizde sadece ekim ayı verileri var. Bunlara göre tüketici güven endeksi yüzde 8,1, gelecek üç ayda genel ekonomik duruma ilişkin bekleyişler endeksi ise yüzde 10,3 düşmüş. İki sonuca varıyorum: 1) Ekonomimizin 2006'dan bu yana büyüme temposunun neden yavaşladığı üzerinde durmak gerekiyor. Krizden bağımsız, Türkiye'ye özgü bir yapısal sorunumuz var gibi.

    2) Artık küresel krizden etkilendiğimiz bir ortamdayız. Oyun da değişti, kurallar da. Yeni oyunu ve kurallarını anlayıp, sorunlarımıza çözüm bulmak zorundayız. Bu koşullarda düne övgü ve yergi sadece zaman israfıdır.

    Bu yazı 19.12.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır