Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    İhracatta kalıcı pazarlar, gecici oynamalar

    Hasan Ersel, Dr.16 Ocak 2009 - Okunma Sayısı: 1126

    5 Ocak 2009'da yayımlanan yazımda önce 2008'de Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) olan ihracatımızdaki ciddi sıçramadan söz etmiş, bunun BAE'de tekrar-ihracatın artmasıyla ilgili olabileceğini vurgulamıştım. Aslında kafamdaki temel sorun şuydu: Küresel kriz ortamında Türkiye için ihracat (ithalat da) projeksiyonu nasıl yapılabilir? Geçmiş yılların rakamlarını uzatarak yapılacak bir projeksiyon "kriz yok" varsayımını yapmak demek. Anlamı yok. Daha detayda bilgiye gerek var. Bu bağlamda önemli olan bir başka nokta da ihracattaki bir oynamanın (artış ya da azalış) geçici nedenlerden mi kaynaklandığı yoksa kalıcı olabilecek bir pazar büyümesine mi işaret ettiği. Bu yazım üzerine okuyucularımdan gelen e-posta mesajlarında bu açıdan çok değerli bilgiler var. Bunları kısaca paylaşayım: Bir okurumun aktardığı bilgilerden, BAE'nin tekrar-ihracat faaliyetlerinin Türkiye'den giderek daha fazla şirketin ilgisini çektiği anlaşılıyor. Kendisinin vurguladığı bir nokta da BAE'nin bu faaliyetlerinin sadece Basra Körfezi bölgesi ülkeleri ile sınırlı olmadığı. BAE, Orta Asya ülkerine kadar uzanan bir bölgeye tekrar-ihracat yapıyor. Dolayısıyla yazımda değindiğim BAE aracılığıyla ihracat kalıcı olabilecek bir pazar genişlemesi olarak düşünülebilir nitelikte. O halde BAE'ye ihracatımızı, bu ülkenin "petrol dışı" ihracat yaptığı ülkelerin durumlarıyla ilişkilendirmek gerek. Bunun daha kolay yolu ise eğer güvenilir veri bulunabilirse, BAE'nin 2009 için tekrar-ihracat projeksiyonlarına bakmak. Ekim ayından önce yapılan projeksiyonlar yüzde 13 artış öngörüyordu. Daha yeni bir projeksiyon görmedim. Ama herhalde artık bu iyimserlik kalmamıştır. Bir başka yaklaşım da Türkiye'nin BAE'ye sattığı mallara bakmak. Bir başka okurum bu bağlamda kalem inşaat demirine (bu tür ürünleri tanımlamak için genel bir isim olarak kullanıyorum) dikkati çekiyor. Türkiye'nin, Ocak-Eylül 2008 dönemine bu kalemdeki toplam ihracatının yüzde 80'den fazlası BAE'ye yapılmış. İnşaat demirinin ülkeye yapılan toplam ihracatımız içindeki ağırlığı da epeyce yüksek: Ocak-Eylül 2008 döneminde bu ülkeye Türkiye'den yapılan ihracatın yaklaşık yüzde 85'i inşaat demiri. BAE'de büyük bir inşaat faaliyeti var. Dolayısıyla bu ithalatın tekrar-ihracattan çok ülkenin kendi kullanımı için olduğu düşünülebilir. BAE'ye 2008'de yapılan ihracattaki artışın önemli bir nedeni de fiyat oynamaları. Okurumun verdiği bilgiye göre 2007'de inşaat demiri ihraç fiyatımız ortalama olarak 600 dolar dolaylarındaymış. Oysa kaba bir hesapla, bu rakam 2008'in ocak-eylül dönemi ortalaması olarak 1032 dolar çıkıyor. Yani yüzde 72 artmış. Demek ki, söz konusu ülkeye olan ihracatımızdaki olağan dışı (yüzde 166,7) artışın yüzde 43'ünü inşaat demiri fiyatlarındaki artışla açıklamak olanaklı. Yılın kalanına ilişkin fiyat verileri ise bu olayın geçici olduğunu gösteriyor. Çünkü bu dönemde eldeki verilere göre inşaat demiri ortalama fiyatı 487 dolara düşmüş. Yani 2008'in ilk dokuz ayının ortalamasına oranla yüzde 52,8 daha düşük! Ayrıca, bu bilgileri bana ileten okurum, 2008'in son çeyreğinde BAE'ye yapılan inşaat demiri ihracatında miktar olarak da ciddi düşüşler bekliyor. Sanırım bu BAE'deki inşaat faaliyetlerinin küresel kriz nedeniyle neredeyse durma noktasına gelmesiyle ilgili. BAE ekonomisine ilişkin gözlemler ise inşaat faaliyetlerindeki durgunluğun 2009'da da devam edeceği yönünde.

    Bu basit hesaplama bize şunu gösteriyor: 2008'e oranla talebin ve dolayısıyla fiyatların önemli ölçüde düştüğü piyasalarda mal satmaya çalışacağız. Bunun TL'nin değer kaybetmesiyle çözülebilir bir sorun olmadığını da yukarıdaki rakamlar gösteriyor. Gerçi, okurumun değindiği bir dengeleyici gelişme de var: Türkiye hurda demir ve sac ithal ediyor. Onların da fiyatları düşüyor. Bu da bizim için olumlu yönde bir gelişme. Ne var ki, iktisadi daralma nedeniyle ithalatımız da düşecek. 2009 için dış ticaretimize ilişkin projeksiyonlar yaparken hem miktar ve hem de fiyatta düşüş olacağını hesaba katmamız gerekiyor.

    Bu yazı 16.01.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır