Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Seçimden reforma giden yol siyasal uzlaşı gerektiriyor

    Hasan Ersel, Dr.03 Nisan 2009 - Okunma Sayısı: 984

    Genel seçim havasına büründürülen yerel seçimler sonunda iktidar partisi olan AKP'nin bir miktar yıprandığını gördük. Bu sonuç bir sürpriz değil; tam tersine, Türkiye'de siyasal yaşamın normalleşmekte olduğunun bir kanıtı. 9 Mart 2009'da yayımlanan yazımda Sayın Ali Akarca'nın, Türkiye'deki seçimler konusunda, Sayın Aysıt Tansel ile birlikte geliştirdikleri ekonometrik modelden hareketle 29 Mart seçimleri için yaptığı öngörüyü ele almıştım. Bu çalışmada, iktidar partisinin (AKP) oy oranının, nokta tahmin olarak, yüzde 40 olacağı sonucu elde edilmişti. Sonuç da yaklaşık öyle çıktı. Çalışma, aynı tarihte bir genel seçim yapılmış olsaydı AKP'nin üç puan daha fazla oy almasını öngörüyordu. Bu açıdan bakıldığında AKP, ya yerel seçimi genele dönüştürme isteğinde başarılı olamamış ya da bunu başardıysa bu durumda alması beklenen oy oranının altında kalmıştı! Çalışma, iktisadi büyüme, enflasyon, iktidar yıpranması, "iktidar mağrurluğuna tepki" gibi etmenlerin rollerini hesaba katıyordu. Umarım seçim sonuçlarından ders çıkarmak isteyenler de bu bulguları hesaba katarlar. (Çalışmanın sadece iktidar partisinin oy oranını açıklamaya yönelik olduğunu bir kez daha anımsatayım.) Seçmenin oy verme davranışını bazı ilkel güdülere bağlamak ya da cehaletle açıklamaya kalkışmanın pek de anlamlı olmadığı sanırım bir kez daha görülmüş oldu. Tabii, "Seçmen her şeyi bilir, mükemmel karar alır" biçiminde özetlenebilecek tembellik gerekçesini de bir tarafa bırakmak gerekir. Seçmenin bilgi kümesinin sınırlılığı, seçmenin kendisine ulaşabilen bilgileri değerlendirmedeki eksiklikleri, ülkemize ilişkin olgular değildir. Sorun bu bilgi kısıtının, neyi nasıl etkilediğini anlamak ve bunun gevşetilmesinin yollarını bulmaktır. Bu tür konularda kafa yoran, az sayıdaki değerli araştırmacımızın ne dediğine bakmak ve bu yönde yeni çalışmaları özendirmek herkes için çok yararlı olacaktır. Referans gazetesinin, geçen yıl sonunda 2009 için yazarlarının bekleyişlerinden hazırladığı demette yer alan görüşümden bir alıntı: "Yerel seçimlerin, sonuç ne olursa olsun, siyasal ortamın daha da gerginleşmesine yol açması olasılığı yüksektir. Bu koşullarda, uzun vadeli bir görüşle iktisat politikasını yönetmek güç olacaktır. Ancak yapılması gereken de budur." Görüşüm değişmedi. Ama beni haksız çıkaracak gelişmelerin olması umudumu da henüz yitirmedim. Önümüzdeki günlerde, -geç kalınmış olsa da- ciddi ve orta dönemli iktisadi kararların yürürlüğe konulması gerekecek. Üstelik, deneyimli olduğumuzu sandığımız, oysa hiçbir fikrimiz olmayan koşullarda kararlar almak zorundayız. Gerçi, son 20 yılda çoğu kendi kabahatimiz olan pek çok kriz yaşadık. Ama hepsinde, daha sonra yüksekçe bir bedel ödemek koşuluyla, destek bulabileceğimiz bir küresel ortam söz konusuydu. Ancak şimdi nitel olarak farklı bir dünyadayız. Bu ortamda doğru yolu bilen de yok, bize gerekli desteği verecek kadar gücü olan da... Yani iş başa düşüyor. Başarılı olmak için ise işi çok ciddiye almak gerek. "Kerameti kendinden menkul" kişilerin "ferasetine" güvenerek bunun altından kalkamayız. Bir noktaya daha değineceğim. 2007 seçimlerinden önce bir sohbette "AKP'nin koalisyon sorununu iyi düşünmesi gerektiğinden" söz etmiştim. Belki iyi anlatamamış olmam nedeniyle bu ifadem 2007 seçim sonuçlarına ilişkin tahminim biçiminde anlaşılmıştı. Oysa söylemek istediğim bu değildi. Hükümet kurmak için koalisyon oluşturmak siyasal yaşamda koalisyon yapmanın sadece bir türüdür. Bir kere her parti, kendi içinde bir koalisyondur. AKP de bunun belirgin bir örneğidir. (Bunu olumlu bir özellik olarak değerlendirdiğimi de hemen belirteyim.) Öte yandan, farklı görüşte olan gruplar belli bir amaç için süreli ya da süresiz işbirliği yapabilirler. Bu da bir koalisyondur. Koalisyonu oluşturan üyelerin bağlılıkları ise koşullara göre değişir. Bu da bazen koalisyonun zayıflamasına yol açabilir. Koalisyon sorununun farkında olmak da bu noktada işe yarar. Koalisyon bağlamında önümüzde asıl sorun, krize karşı önlemler ve iktisadi reformların yaşama kavuşturulmasında yaşanacaktır. Bu konuda geniş bir siyasal yelpaze üzerinde uzlaşma sağlanamazsa (bir tür koalisyon) bu amaçla alınacak kararlar ya uygulanamaz ya da uygulama maliyeti çok artar. Uygulanamayan kararın alınmış olmasının ise hem hayrı olmaz hem de kararı alanın saygınlığı aşınır.

    Bu yazı 03.04.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır