Arşiv

  • Mayıs 2024 (3)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Büyüyen bütçe açığının ekonomiyi canlandırmakla ilgisi yok

    Hasan Ersel, Dr.13 Nisan 2009 - Okunma Sayısı: 1185

    Türkiye'de, genelde, kamu açığı ile bütçe açığı ters yönde hareket ediyor. Türkiye'nin üretimi kısarak cari açığını düşürmek zorunda kalınmasının bütçe açığını büyütmesi yapısal bir sorun.  2009 yılının ilk iki ayı sonu itibariyle ödemeler dengesi cari işlemler hesabı, 597 milyon dolar fazla verdi. Oysa geçen senenin aynı döneminde cari açık 8 milyar dolardı. Sevinmek gerekir mi? Doğrusunu isterseniz, evet. Bu ortamda hâlâ cari işlemler açığı veriyor olmaktansa, fazla vermek daha iyidir. Ama o kadar! Çünkü cari işlemler dengesinde fazla vermemizin en önemli nedeni, ithalatımızdaki yüzde 46'ya varan daralma. Geçen yılın ilk iki ayında 31 milyar dolar dolayında ithalat yaparken bu yılın aynı döneminde ithalatımız yaklaşık 19 milyar dolara inmiş. İhracatımız da düşmüş. Ama düşüş hızı ithalattan daha az, yüzde 24. Demek ki, ithalatımızdaki düşüşü sadece ithal girdisi kullanan ihracattaki azalmaya bağlayamayız. Yurtiçi için yapılan üretim azalmasından kaynaklanan ciddi bir etki de var. Bu da bilinmeyen bir konu değil. Üretim ciddi olarak düşüyor. Bunu sanayi üretim endekslerinden, sanayide kapasite kullanım verilerinden ve işsizliğe ilişkin göstergelerden görmek olanaklı. Bunun sonucunda da iç piyasa için yapılan üretimde kullanılan ithal girdi talebi de azalıyor. Anlaşılacağı üzere, bu biçimde cari işlemler dengesi fazlası vermek, aslında, heveslenilecek bir durum değil. Cari işlemler dengesinin "düzelmesinin" bir başka faturası da bütçe dengesinde ortaya çıktı; bütçe açığı hemen büyüdü. Maliye Bakanlığı'nın yayınladığı istatistiklere göre bütçe 2008 yılının ilk iki ayında 496 milyon TL fazla vermişken, 2009 yılının ilk iki ayında 10 milyar 359 milyon TL açık vermiş!
    Bütçe harcamaları Bütçe açığının bu denli yükselmesinin nedeni, bu iki aylık dönem itibariyle bütçe harcamaları yüzde 35.5 artarken, bütçe gelirlerindeki artışın yüzde 2.5'ta kalmış olmasıdır. Bütçe harcamalarındaki artışa en büyük katkı "Cari Transfer Harcamaları" kaleminden gelmektedir. Bütçe harcamaların üçte biri dolayında payı olan bu kalemdeki artış oranı yüzde 47.9'dur! Ne olup bittiğini daha yakından görebilmek için önemli alt kalemlere bakalım: Tablo 1'de cari transferler içinde önemli yer tutan üç alt kaleme ilişkin büyüklükler yer almaktadır.

     

    Cari transferler (milyon TL)
    Ocak-Şubat 2008 Ocak-Şubat 2009 Artış (%)
    Cari transfer harcamaları 10780 15944 47.9
    Hazine Yardımları 6516 9531 46.3
    Tarımsal Destekleme 881 1879 113.2
    Gelirden Alınan Paylar 2711 3129 15.4
    Toplam İçindeki Pay 0.94 0.91

     

    Görüldüğü üzere bu dönemde "Hazine Yardımları" ve "Tarımsal Destekleme Harcamaları"nda büyük artışlar olmuştur. "Tarımsal Destekleme" rakamındaki artış çiftçiye seçim öncesi gelir aktarma niyetiyle açıklanabilir niteliktedir. Bu alt kalemin en önemli bileşeni "Doğrudan Gelir Desteği Ödemeleri Dahil Muhtelif Tarımsal Desteklemeler" başlığını taşımaktadır. Bu başlık altında 2008'in ilk iki ayında hiç ödeme yapılmamışken, 2009'da 1 milyar 63 milyon TL ödeme yapılmıştır. Yapılan bu ödemelerin 2009 yılının tümü için ayrılan ödenek içindeki payı ise yüzde 85'tir! Bu kalemden yapılan ödemeleri seçim ekonomisi örneği olarak derslerde okutmak için bir tarafa kaydedip, geçelim. "Hazine Yardımları" kalemine gelince ise durum değişmektedir. Buradaki artışın nedeni içinde belediyelere transferlerin yer aldığı "Mahalli İdareler" kalemi değildir. Burada en büyük kalem "Sağlık, Emeklilik ve Sosyal Yardım Giderleri"dir. 2009'da "Hazine Yardımları"nın yüzde 94'ünü oluşturan bu kalemin artış oranı ise yüzde 48,7'dir. Bu kalemdeki artışa yol açan kalemlerden en önemlisi "Devlet Sosyal Güvenlik Katkısı"dır. 2008 yılının tümünde bu kalemden 1.7 milyar TL harcama yapılmışken, 2009'un ilk iki ayında yapılan harcama 2 milyar TL'dir. Bu kalemin 2009 bütçesine yükü 12.3 milyar TL olarak tahmin edilmektedir. Bu bir yıl önceki gerçekleşme rakamına oranla yüzde 614 artış demektir. "Hazine Yardımları" başlığı altında dikkati çeken bir diğer kalemden biri de "SSK 5 puan indirimi"dir. Yılın ilk iki ayında 702 milyon TL ek mali külfete yol açan bu uygulamanın yıllık maliyeti ise 4.8 milyar YTL olarak tahmin edilmektedir. Görüldüğü üzere bu iki harcama kalemi, bütçeye çok büyük yük getirmektedirler. Ama bunlar seçim bittikten sonra kendiliğinden kısılabilir harcamalar niteliğinde değillerdir. Bunların bütçeye yükü ancak bu harcamaların artışına yol açan kararların geri alınmasıyla olanaklıdır. Hükümet böyle bir karar almak ister mi? Pek sanmıyorum. Bütçe gelirleri Bütçe gelirlerinin yüzde 81'ini oluşturan vergi gelirlerinde bu yılın ilk iki ayında, 2008'in aynı dönemine göre yüzde 5.8 azalma var. Tablo 2'de başlıca vergi kalemleri itibariyle gelirler 2008 ve 2009'un ilk iki ayı için veriliyor:

    Temel vergi gelirleri (milyon TL)
    Ocak-Şubat 2008 Ocak-Şubat 2009 Artış (%)
    Gelir Vergisi 6175 6657 7.8
    Kurumlar Vergisi 3932 3738 -4.9
    Dahilde Alınan KDV 3360 3232 -3.8
    Özel Tüketim Vergisi 6491 5926 -8.7
    İthalattan Alınan KDV 4395 2974 -32.3
    Toplam İçindeki Pay 0.83 0.82

     

    Vergi gelirleri içinde toplam payı yüzde 80'nin üzerinde olan bu beş vergiden, yılın ilk iki ayında, sadece "Gelir Vergisi" artmış. Diğerlerinde ise küçümsenemeyecek oranlarda düşüş var. Cari açığımızın düşmesine neden oldu diye sevindiğimiz ithalattaki düşüş ise vergi gelirleri üzerinde ciddi bir azaltıcı etki yapmış. Sorun burada da bitmiyor. 2009 yılına ilişkin büyüme senaryoları göz önüne alındığında vergi gelirlerinde artış için pek de iyimser olmak olanaklı değil. Türkiye'de 2005-2007 dönemine ilişkin gözlemler GSYH'deki yüzde 1'lik bir değişikliğin vergi gelirlerinde aynı oranda değişmeye yol açtığını gösteriyor. (Bu iktisatta kullanılan gelir esnekliğine yakın bir kavram. Ama, bunun hesabında vergi oranı değişiklikleri gibi kurumsal düzenlemelerin etkisi hesaba katılmadığı için esneklikten daha kaba bir gösterge. Bu ayrımı vurgulamak için de kamu iktisadı yazınında buna "oynaklık [buoyancy] katsayısı" olarak adlandırılıyor]. Önümüzdeki iki,-hatta üç- çeyreğe yayılabilecek GSYH'deki azalma göz önüne alındığında 2009 vergi gelirlerinde ciddi düşüş beklemek gerekli. Gelir vergisinden de pek ümitlenmemek gerek; bu verginin GSYH'deki oynamalara duyarlığı birden fazla. Dolayısıyla önümüzdeki aylarda bu vergide de azalma olması olasılığı yüksek.

    Bütçe açığı verme mecburiyeti Aslında bu olup bitenlerde şaşılacak bir şey yok. Dış şokla ekonomi sarsıldı. İhracat düştü, finansman olanakları daraldı. Bunun sonucu olarak yurtiçi iktisadi faaliyet daralmaya başladı. Bu da ithalat talebini düşürdü. Sonuçta cari açığımız azaldı. Ancak, kamu gelirleri büyük ölçüde vergilere dayandığı; vergilerimizin de önemli bir kısmını ise dolaylı vergiler oluşturduğu için kamu gelirleri azalmaya başladı. Buna karşılık, kamu kesiminin harcamalarının önemli bir kısmı daha önceden verilmiş taahhütler biçiminde olduğu için, kamu harcamaları azalmadı, hatta yukarıda bir kısmına değinilen nedenlerle arttı bile. Sonuçta kamu açığı büyümeye başladı. Bu eğilim, mevcut koşullarda, devam da edecek. 1980'lerden bu yana hep böyle oldu. Türkiye'de, genelde, kamu açığı ile bütçe açığı ters yönde hareket ediyor.

    Bir noktaya dikkat çekeyim: Bu olup bitenin ekonomiyi canlandırmak için kamu harcamalarını artırmakla hiç bir ilgisi yok. Burada söz konusu olan, Türkiye'nin geçmişte defalarca gördüğümüz üzere, üretimi kısarak cari açığını düşürmek zorunda kalınmasının bütçe açığını büyütmesi olgusu. Bu bir yapısal sorun. Üstelik de kamu harcamalarını artırıp, ekonomiyi canlandırma programı uygulamada oynama alanımızın hiç de zannedildiği kadar çok olmadığını gösteren bir sorun. İşte bu nedenle "bütçeden harcanacak her kuruşun nereye gideceği ve ne etki yapacağını kırk kere düşünmek gerekir."

    Bu yazı 13.04.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır