Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Katılım öncesi ekonomik programa göre büyüme

    Hasan Ersel, Dr.17 Nisan 2009 - Okunma Sayısı: 1085

    Nihayet, hükümetin orta dönemde iktisat politikasını dayandıracağı çerçevenin ne olabileceği hakkında fikir verebilecek bir belge yayımlandı. Bu belgenin adı "2008 Yılı Katılım Öncesi Ekonomik Programı" (KÖEP). Bu belgeye dayanarak hükümetin 2009-2011 dönemindeki büyüme projeksiyonlarını ele almak istiyorum. KÖEP'e göre GSYH, 2009 yılında yüzde 3,6 düşecek ancak 2010 yılında itibaren tekrar büyümeye başlayacak. Büyüme hızı 2010 yılında yüzde 3,3 gibi iddialı olmayan düzeyde kalacak; 2011 yılında ise yüzde 4,5'e yükselecek. Bu öngörülerin belli oranda iyimser olduğunu söylemek olanaklı. Ama "gerçek dışı" diye bir tarafa atılabilecek ölçüde değil. Önce 2009 büyüme tahminine bakalım. TEPAV'ın yaptığı benzetim (simülasyon) çalışmasından hareketle bazı iktisat politikası kararları yürürlüğe konulursa böyle bir sonucun elde edilebileceği rahatlıkla söylenebilir. Örneğin TEPAV'ın 6. senaryosunda 2009 için öngörülen GSMH'deki düşüş hızı da yüzde -3,6'dır. Bu durumda, Zaten KÖEP'in öngörülerini, bazı politika kararlarının yürürlüğe konulması durumunda ulaşılması beklenen sonuçlar olarak yorumlamak gerekir. Ekonominin 2010'da tekrar büyümeye geçeceğinin öngörülmesi ise gerçekleşmesi biraz daha zor, daha doğrusu Türkiye'nin elinde olmayan koşullara bağlı. Bir kere bunun olmasının önkoşulu, KÖEP'te (s.22) belirtildiği üzere, küresel ortamda ciddi bir düzelme olması. Öte yandan, bu koşulun sağlanması gerekli ama yeterli değil. 2009 yılından gelen baz etkisinin yanı sıra alınan politika önlemlerinin olumlu katkılarının bir kısmının 2010'da görüleceğinin de varsayılmış olması gerekiyor. KÖEP'in milli gelir hesaplarına ilişkin tablosunda (s. 22 Tablo 2.10) özel yatırım harcamalarının 2009 yılında yüzde 14,4 daraldıktan sonra 2010 yılında yüzde 6,8 artacağı öngörülmektedir. Özel yatırımların küresel krizin Türkiye üzerindeki etkisinin ilk göründüğü 2008'in son çeyreğinde yüzde 23,5 daraldığı anımsanırsa 2009 için öngörülen rakamı "iyimser" olarak kabul etmek gerek. Ancak, KÖEP'in 2009-2011 döneminde özel kesim yatırımlarının GSYH içindeki payının, 2007-8 dönemine oranla, ortalama olarak, 2,7 puan kadar düşük kalacağını kabul ettiğini, yani bu iyimserlik de sınırlı. KÖEP, özel tüketimin 2009'da yüzde 3,1 daralacağını, 2010'da ise sadece yüzde 3 artacağını öngörüyor. 2011 için öngörülen tüketim artış hızı ise biraz daha fazla: Yüzde 4,3.  Bu durumda ekonomiyi 2010'da harekete geçiren iki kalem görünüyor: Özel yatırımlar ve ihracat. Burada dikkat çeken iki nokta var. Özel yatırımlar niçin artıyor? KÖEP öngörülerine göre 2009'da artış gösteren tek kalem kamu tüketim harcamaları. Bu kalem özel kesim yatırımlarını bu denli uyarabiliyor mu? Bu konuda biraz daha teknik bilgiye gerek var. İkinci nokta ise dış ticaretle ilgili. 2010 yılında küresel ekonomide bir toparlanma bekleniyor ve bunun sonucu olarak ihracatın yüzde 6,9 artacağı öngörülüyor. Öte yandan, Türkiye'de de iç talebin canlanmaya başladığı varsayılıyor. Bütün bunlara rağmen ithalat artış hızı yüzde 7,9'da kalıyor. (2007 yılında ihracat yüzde 7,3 arttığında ithalat yüzde 10,7 artmıştı.) İhracatımızın ithal gereksiniminin zaman içinde yükseldiğini biliyoruz. Dolayısıyla böyle bir sonucun ortaya çıkabilmesi için ihracat yapan sektörlerin ağırlıklarında bir değişiklik olması (örneğin otomotivin payının düşmesi) ve/veya özel yatırımların ve tüketimin doğrudan ve dolaylı ithalat gereksiniminin düşmesi bekleniyor. KÖEP'te etraflı bir biçimde sayılan önlemlerin ya da bundan sonra alınacak olanların hangilerinin bu sonuçları sağlayacağına ilişkin açıklamaların yapılacağını umuyorum. Bunlarla ekonominin büyüme performansı arasındaki ilişkinin toplum tarafından anlaşılması çok önemli.  Kuşkusuz KÖEP büyük bir boşluğu doldurdu. Ele aldığı, büyüme dışındaki konular üzerinde de daha sonra durmaya çalışacağım. Ancak bir noktaya değinmeden geçemeyeceğim: TÜİK'in son açıkladığı istihdam ve işsizlik verileri ışığında, KÖEP'in 2009 yılı için verdiği rakamlar gerçekçi olamayacak kadar iyimser görünüyor!

    Bu yazı 17.04.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır