Arşiv

  • Mayıs 2024 (2)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Anglosakson ve Kıta Avrupası modelleri

    Hasan Ersel, Dr.22 Mayıs 2009 - Okunma Sayısı: 1709

    Dünyada tek tip kapitalizm uygulaması yok. Kapitalizm zaman içinde değiştiği gibi, ülkeler arasında da uygulama farklılıkları gösteriyor. Ülkeler arası farklılıklar bağlamında en ön plana çıkan ise Anglosakson ülkeleri (Örneğin, ABD ve Birleşik Krallık) ile Kıta Avrupası (Örneğin Almanya ve Fransa) uygulamaları. Tabii akla hemen bir de Japonya örneğinin var olduğu geliyor. Ama galiba, Japon sistemini hiç kimse anlayabilmeyi başaramadığı için hiç olmazsa şimdilik, bu tür karşılaştırmalar dışında tutuluyor. Herhangi bir sistemi bir-iki slogana indirgemenin anlamsız olduğu açık. Dolayısıyla burada kullanacağım sloganlar ilgili sistemleri değil, onların bir boyutunu (abartma yoluyla karikatürleştirme riskini de göze alarak) özetlemeye yönelik. Anglosakson iktisadi sisteminde "yasaklanmayan yapılabilir" ilkesine dayanır. Buna karşılık Kıta Avrupası sisteminde "izin verilen yapılabilir" ilkesi geçerlidir. Her iki sistemin de demokrasiler için tanımlanmış olduğu da göz önüne alındığında, yasaklayan ya da izin veren ülkelerin yasal çerçeveleri içinde, buna yetkili kılınmış olan devlet kurumlarıdır. (Parlamento, düzenleyici yetke vs.) Dikkat edilirse bu iki sloganın simgelediği ortamlarda devletin görevleri çok farklı olduğu gibi, piyasalar da çok farklı çalışır. Anglosakson sistemini alalım.. Bu sistemin özelliği olabildiğince girişimcileri kararlarında özgür bırakmasıdır. Girişimcilerin kendi başlarına aldıkları kararlar ya da birbirleriyle olan rekabetleri sonunda ortaya çıkan durum başka kimseleri rahatsız etmiyor, onların şikâyet etmesine yol açmıyorsa, bu karar ve eylemlere karışılmaz. Devletin bu çerçeve içinde görevi, bireysel düzeyde alınan kararların toplumsal açıdan zarar doğurduğu durumlarda bunu önlemek, bunun dışında ise bireysel girişimin önünü açık tutmaktır. Bu sistemin mantığı içinde yenileşim (innovation; bir buluşun uygulamaya konulması) tümüyle özel girişimcinin iradesiyle devletin onayına bağlı olmaksızın, gerçekleşecek bir olgu olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle de yenileşim açısından çok büyük potansiyel taşıyan mali piyasalar, bu ülkelerde gelişmiş, yeni mali araçların büyük bir kısmı (şu sıralarda herkesin başını yakanlar dahil) bu sistem içerisinde geliştirilmiştir. Dikkat edilirse bu sistem içinde devletin karar alıcıların algıladığı belirsizliği düşürme diye bir görevi ya yoktur, ya da ikincildir. Kıta Avrupası sistemi ise özel girişim üzerinde devletin vesayeti olduğunu kabul eder. Dolayısıyla bu sistem içinde girişimcinin kararları ancak, devletin izni olduğunda ve o ölçüde, yaşama kavuşur. Bu nedenle de yenileşim bu dünyada, girişimci için, Anglosakson dünyası kadar, yüksek getiri sağlamaz. Buna karşılık, girişimcilerin karşılaşabileceği sürprizler de daha azdır. Başka bir deyişle devlet Kıta Avrupası sisteminde hem girişimcilerin hem de diğer çalışanların daha az belirsizlikle karşı karşıya kalmalarını sağlayacak önlemleri alma işlevini üstlenmiştir. Dikkat edilirse, bu iki sistem de ülkelerin gelişme yolunu açık tutmaktadır. Nitekim, örnek olarak seçilen ülkelerin tümü dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasında yer almaktadırlar. Ancak, özellikle son kriz bağlamında bir kez daha ortaya çıkan bir farkları var: İktisadi ortam olumlu olduğunda, Anglosakson sistemi, daha hızlı gelişme sağlıyor, yenileşim daha güçlü oluyor. Buna karşılık iktisadi ortamda bir bozulma olduğunda (kriz gibi) Anglosakson ekonomilerindeki insanların yaşamı olumsuz yönde daha fazla etkileniyor. Bu durumda sorulması gereken soru şu oluyor: Acaba, Anglosakson ekonomilerinin dinamizmini kaybetmeden Kıta Avrupası ekonomilerinin güven düzeyini sağlamak olanaklı mıdır? Sanırım son aylarda sözü edilen düzenleme arayışlarının temel hedefi bu olacaktır.

    Bu yazı 22.05.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır