Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Dış ticaretimiz ne durumda?

    Hasan Ersel, Dr.15 Haziran 2009 - Okunma Sayısı: 898

    Son aylarda, toplam ihracatımız ve ithalatımızda büyük ölçekte düşmeler olduğunu biliyoruz. Bu düşüş ithalatımızda daha da fazla. Bu nedenle de dış ticaret açığımız ve dolayısıyla ödemeler dengesi cari hesabındaki açığımız da önemli ölçüde azaldı. Ama bundan pek de memnun olmadık. Çünkü, ihracatımız dünyadaki olumsuz koşullar yüzünden düştü. İthalatımızdaki düşüşe yol açan üretimdeki azalmaydı. Bunların başta istihdam üzerinde yarattığı ciddi sorunlar ise apaçık. Ancak ihracat ve ithalat rakamları, iki ayrı büyüklüğün çarpımından oluşuyor. Bunlar, ihraç ya da ithal edilen malın fiyatı ve miktarı. Geçen dönemde sadece ihraç ve ithal ettiğimiz miktarlar değişmedi. Bu malların fiyatları da değişti. Genelde de bu fiyat hareketi azalma yönünde oldu. Bunu hesaba katmazsak, toplam ihracat ve ithalat rakamlarını sadece miktar olarak yorumlama hatasına düşebiliriz. "Ne fark eder" diye sorulabilir. Bir ihracat ürününü düşünelim. Bundan elde edilen hasılat, miktardaki azalmadan kaynaklanmışsa bu, talebin düşmüş olması demektir. Büyük bir olasılıkla bu malın üretimi ve dolayısıyla istihdam edilen işçi sayısı düşecektir. Miktar azalmadan fiyatta düşüş olmuş ise bu, daha düşük fiyattan da olsa o mala talebin devam ettiği anlamına gelir. Bu durumda sorun, üreticinin bu yeni fiyata uyum sağlayıp sağlayamayacağıdır. Görüldüğü üzere üreticinin temel sorunu ilk durumda, ihracat miktarını artıracak, ikinci durumda maliyetleri düşürecek önlemler almak olmaktadır. Benzer bir yorum ithal edilen mallar için de getirilebilir.  

    İlk 4 aylık ihracat Bu konuda kaba bir fikir edinmek üzere TÜİK tarafından yayımlanan dış ticaret endekslerinin ocak-nisan dönemine ilişkin ortalama rakamları kullandım. Kaba dememin iki nedeni var. Bir kere bu tür endeksler mal bileşimindeki değişmelerden etkilendikleri için bazı yanılmalara yol açarlar. (Örneğin eskiden 20 kg gelen bir bilgisayarın yaptığı işi şimdi 2 kg gelen bir dizüstü bilgisayarı çok daha etkin bir biçimde yapıyor. Üstelik çok daha da ucuz. Bundan 10 yıl önceki "bilgisayar" ithalatımızı bu yıl ile karşılaştırsak, bilgisayar ithalatımız düşmüş görünecek. Miktarı ağırlık ile ölçmüşsek, o da düşmüş olacak. Oysa, sorun "bilgisayar" başlığı altında yer alan malların aynı olmaması.) Ancak burada sadece geçen yılla karşılaştırma yapılıyor. Bu tür bileşimdeki değişme etkisinin çok önemli olmayacağı varsayılabilir. İkinci nokta ise bu yazıda, dört aylık verilerin aritmetik ortalaması alınıyor. Bunun basit olması dışında bir nedeni yok. Tablo-1'de 2009'un ilk dört ayındaki ihracat miktar endeksleri ana kalemler itibariyle 2008'in aynı dönemiyle karşılaştırmalı olarak veriliyor. Görüldüğü üzere sadece tarım kesiminde ihracat miktarında artış var. Onun dışında tüm kesimlerde ihraç "miktarları" azalmış. En önemli azalış da "Hurdalar" başlığı altında toplanan maddelerde olmuş. Tablo-1'deki rakamlara bakılırsa ihracatımızda miktarlardan gelen azalış küçümsenecek düzeyde değilse bile dramatik boyutlarda değil. İhracatımızda en büyük paya sahip olan imalat sanayiine bakalım. İhracat miktarı yüzed 11,1 düşmüş. Bu düşüşü hafife almak olanaksız. Ama "imalat sanayii ihracatı durmuş" gibi bir görünüm de yok. (Tablodaki bir ilginç ayrıntıya da değinmeden edemeyeceğim: Türkiye'nin ihracatı içinde balıkçılık kesimin ürünleri büyük bir pay tutmuyor. Ama ihracat miktarı en hızlı artan kesim. İhracat miktar endeksi 2008'de 2003 yılının neredeyse 3 katına ulaşmış.) Bu durumda, ihracatımızdaki düşüşü açıklayabilmek için birim değerlere (kabaca fiyat yerine kullanılan gösterge) göz atmak gerekiyor. Tablo-2'den görüldüğü üzere ihraç ettiğimiz malların tümünde birim fiyatlarında geçen senenin aynı dönemine göre ciddi düşüş var. Birim değerlerdeki düşüşten gelen olumsuz etki, her kesim için "miktar etkisinden" daha çok. Bu iki etki bir arada düşünüldüğünde ise ihracat değerindeki azalış, yüzde 32 düzeyinde oluyor. Bu da dış ticaret rakamlarıyla kabaca uyumlu. Bu iki tabloya dayanarak benim çıkardığım sonuç şöyle: İhracatçılar, daralan dünya pazarlarında durumlarını, ancak ciddi fiyat düşüşlerine razı olarak, kısmen koruyabilmişler. Bu belki daha düşük kâr oranlarına razı olmaları, hatta bazı durumlarda zararına satış yapmalarıyla sağlanabilmiş olabilir. Bu ilerisi için ümit veren ama sürdürülebilir olmayan bir durum. Türkiye bu noktadan sonra, özellikle imalat sanayiinde mal bileşimini yeni koşullara göre değiştirmek ve verimliliği artırmak yönünde adımları hızla atmazsa, ileride ihracat miktar endeksleri çok daha olumsuz sinyaller verebilir.  

    İlk 4 aylık ithalat Tablo-3'te ithalat miktar endeksi rakamları yer alıyor. İthalat miktar endeksindeki düşüş, ihracat miktar endeksinden çok daha fazla. Hurdalar burada da başı çekiyor. Diğer kesimlerde ise azalma yüzde 23 ile yüzde 29 aralığında. İhracatımızdaki azalmayı dünya dış ticaretindeki daralma ile açıklıyoruz. Bu doğru ise ithalatımızdaki daralmanın bunun ötesinde nedenleri olması gerek. Akla gelen de iç pazara yönelik üretimin önemli ölçüde daralması. İthalat birim değer endeksinde de düşme var. Ama Tablo-4'ten de görüldüğü üzere, ihracatın tersine, bu endeksteki düşüş oranları ithalat miktar endeksinin epeyce altında. Bu da ithalattaki daralmanın ekonomideki üretim düşüşü ile açıklanması görüşüne güç kazandırıyor. Türkiye'nin ithalatında ara malı ve sermaye mallarının sahip oldukları ağırlık ve bunların kısa dönemde yerli üretim ile ikame edilmesinin olanaksız olduğu göz önünde tutulduğunda, bu sonuca varmak zor değil. İlginç olan bir nokta da ihracat ve ithalat birim değer endekslerindeki azalmanın neredeyse eşit düzeyde olması. Başka bir deyişle dış ticaret hadlerinde (ihracat fiyatı/ithalat fiyatı) geçen yıla oranla neredeyse hiçbir değişiklik olmamış. Ama dünyanın bizim mallarımıza olan talebi, miktar olarak ölçüldüğünde yüzde 10 azalırken Türkiye'nin dünyadan aldığı mallara olan talebi yüzde 29 düşmüş. Bu da yukarıda belirttiğim görüşe destek veriyor. İthalattaki daralmanın bu denli güçlü olması Türkiye ekonomisindeki gelişmelerle açıklanması gereken bir olgu. Bu nedenle, canlanmayı dünya ekonomisine bağlayan görüşlerin pek de anlam taşımadığını düşünüyorum. Çünkü, eğer ekonomimizde bu daralmaya yol açan içsel nedenleri bulup, bunları gideremezsek, krizden çıkış süreci, düşlediğimiz gibi U biçiminde değil, L'ye yakın bir biçimde olabilir. Bu ise ileride Türkiye'nin kolayca gidermeyeceği bir zaman kaybı demektir.    

    İhracat Miktar Endeksi (2003=100)
      2008 Ocak-Nisan Ortalama 2009 Ocak-Nisan Ortalama % Değişim
    Genel 170,5 153,0 -10,3
    Tarım 90,2 108,3 20,1
    Balıkçılık 297,2 277,3 -6,7
    Madencilik 201,6 160,3 -8,1
    İmalat Sanayii 174,4 155,1 -11,1
    Hurdalar 131,9 106,7 -19,1

      Kaynak: TÜİK      

    İhracat Birim Değer Endeksi (2003=100)
      2008 Ocak-Nisan Ortalama 2009 Ocak-Nisan Ortalama % Değişim
    Genel 165,6 132,8 -19,8
    Tarım 194,2 168,0 -13,5
    Balıkçılık 127,2 107,1 -15,8
    Madencilik 189,4 137,0 -27,7
    İmalat Sanayii 164,1 131,4 -19,8
    Hurdalar 237,4 143,3 -39,6


    Kaynak: TÜİK  

    İthalat Miktar Endeksi (2003=100)
      2008 Ocak-Nisan Ortalama 2009 Ocak-Nisan Ortalama % Değişim
    Genel 167,9 119,0 -29,1
    Tarım 162,4 121,7 -25,1
    Madencilik 124,0 95,4 -23,1
    İmalat Sanayii 176,7 124,1 -29,4
    Hurdalar 154,9 85,9 -44,5


    Kaynak: TÜİK      

    İthalat Birim Değer Endeksi (2003=100)
      2008 Ocak-Nisan Ortalama 2009 Ocak-Nisan Ortalama % Değişim
    Genel 172,8 139,5 -19,3
    Tarım 165,2 136,9 -17,1
    Madencilik 303,0 231,1 -23,7
    İmalat Sanayii 153,4 126,6 -17,5
    Hurdalar 298,0 183,8 -38,3


    Kaynak: TÜİK    

    Bu yazı 15.06.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır