Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Kriz sonrası dönemde ABD-Çin ticareti

    Hasan Ersel, Dr.19 Haziran 2009 - Okunma Sayısı: 1244

    Küresel krizden herkes sağ salim çıkamayacak; bazıları krizin kurbanı oldu, bazıları da olacak. Krizden çıkış kendiliğinden olmayacağı gibi eski dünyaya da dönülmeyecek. Bir şeyler değişecek. Başta da dünya ticareti.

    Önümüzdeki dönemde ABD cari açığını düşürmeye çalışacak. ABD için bu bağlamda öncelikli hedef dış ticaret açığını azaltmak. ABD bunu nasıl yapacak? "İthalatı kısıtlayarak yapmayacağım" diyor. Tam böyle olacağını sanmıyorum ama tümüyle korumacı bir dünyaya geçilmesi olasılığı da bana düşük görünüyor. Bu nedenle ABD'nin ihracatını artırmaya ağırlık vereceği kabul edilebilir. Demek ki artık dünya ticareti, eskisi gibi ABD'nin verdiği dış ticaret açıklarından beslenerek büyüyemeyecek. Dünya ticareti, diğer etmenlerin yanı sıra artık ABD'nin ihracatındaki büyümeden etkilenerek gelişecek. Peki ABD bunu yapabilir mi? Örneğin ABD, Çin'e daha fazla mal satabilir mi? Bu sorunun yanıtı bence evet. ABD'nin Çin'e karşı dış ticaret açığının çok büyük olduğu malum. Ama bu ne anlama geliyor? ABD firmaları Çin'e satılabilecek mal mı üretemiyorlar? Üretiyorlar tabii. Üstelik ABD'nin karşılaştırmalı (hatta bazı durumlarda mutlak) üstünlüğü ileri teknoloji içeren mallar. Ama ABD, 1989'daki Tiananmen olaylarını gerekçe göstererek Çin'e ileri teknoloji içeren mallar satılmasına ambargo koymuştu. Ambargonun esas amacı Çin'in askeri amaçla kullanabileceği stratejik ürünlere erişmesini engellemekti. Çin'in bu ambargodan etkilendiği anlaşılıyor. Ancak büyük bir olasılıkla etki askeri alanda beklenenden daha az oldu. Çünkü son 20 yılda Çin, büyük ölçüde Rusya'nın desteğiyle askeri teknoloji alanında önemli atılımlar yaptı. Hem modern silahlar satın alabildi hem de kendisi bu tür silahlar üretebildi. Önümüzdeki dönemde Çin'de Tiananmen olayı benzeri bir gelişme olması olasılığı da epeyce düşük. ABD, bu ambargoyu kaldırarak Çin'e ihracatını artırabilir. Diğer mallara gelince, akla şu soru gelebilir: ABD ürünleri maliyetleri yüksek olduğu için Çin'e satılamıyor olamaz mı? Bu doğru olabilir. Ancak, dikkat edilmesi gereken bir şey daha var. O da dünyada dış ticaret istatistiklerinin "yerleşiklik ilkesine" göre tutuluyor olması. ABD'nin Çin'e ihracatı denildiğinde ABD'de yerleşik bir şirketin (bu, sözgelimi, Sony de olabilir) Çin'e yaptığı ihracat anlaşılır. Oysa ABD'li şirketlerin Çin'e mal satmada kullandıkları iki kanal daha var. Bunlardan ilki, bu şirketlerin maliyet avantajından yararlanmak üzere, başka ülkelere kurduğu tesislerden yaptıkları ihracat. Bu, istatistiklerde söz konusu tesislerin olduğu ülkelerin Çin'e ihracatı olarak görünüyor. İkincisi ise Çin'deki ABD kökenli şirketlerin iç pazar için yaptıkları üretim. 2005 yılında bu şirketlerin Çin iç pazarındaki satışları ABD'nin Çin'e yaptığı ihracattan yüzde 70 daha fazlaydı. Üstelik bu oran zaman içinde hızla da yükseliyordu. Bir nokta daha: Eldeki resmi veriler, genelde ABD'nin dış yatırımlarındaki kârlılık oranının iç yatırımlarından daha yüksek olduğunu da gösteriyor. Demek ki, bu tür bir ticaret ABD'nin ticaret dengesini düzeltmemesine rağmen "kâr transferleri" yoluyla cari dengesini olumlu yönde etkileyebilir. ABD'nin bu nedenle ortaya çıkacak dış ticaret açığından o kadar korkması pek gerekmiyor. 
    Çin'in ise ithalatının önemli bir kısmı üretim yapabilmesi için gerekli mallardan oluşuyor. Petrol, diğer hammaddeler, sermaye malları. Bunları temin etmesi için ihracat yapması gerekiyor. Ama yeni koşullar altında. Acaba yapabilecek mi? Aynı soru Türkiye için de geçerli.

    Bu yazı 19.06.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır