Arşiv

  • Mayıs 2024 (3)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Krizden çıkış kolay mı

    Hasan Ersel, Dr.26 Haziran 2009 - Okunma Sayısı: 1187

    İktisadi krize biraz da Türkiye dışından bakmayı denemekte yarar var diye düşünüyorum. Sorunum da kendi yarattığımız gündemin içine kendimizi hapis edip etmediğimiz! Aklımıza takılan sorulardan birisi iktisadi durumdaki bozulmanın devam edip etmediği. Şu "dip" sorunu.. Bu soru sadece bizde sorulmuyor. Ama bizde bu sorunun yanıtına verilen önem biraz abartılı. Kuşkusuz ekonomideki bozulmanın devam etmesi ile duraklaması arasında bir fark var ancak ekonomi "berbat" bir duruma gelmiş ve o noktaya yerleşip kalmışsa buna memnun olmak için de bir neden yok. Sanırım, dünyada hâkim olan görüş, kötüleşmenin ivme kaybettiği biçiminde. İyileşme olduğunu söyleyen pek yok galiba. Kötüleşmenin durduğunu savunanlar ise daha çok. Bu görüş bir dereceye kadar işe yarıyor olabilir. Şöyle ki: "Kötüleşme durmuş" diye morali düzelenler olabilir. Bu da onların bekleyişlerini olumlu yönde etkileyebilir. Eğer bekleyişler düzelirse bu, alınan kararlara ve eylemlere de yansıyabilir. O zaman da ekonomi toparlanmaya başlayabilir. Biraz fazla "koşula bağlı" ama olmayacak şey değil. Ancak bu akıl yürütmenin son aşamasına gelindiğinde ekonomilerin nasıl davranacağı sorusu sorulduğunda, "rivayet muhtelif". Hani şu V, U ve L benzetmeleri yapılıyor ya! Dünya ekonomisinin düştüğü hızla yükseleceğini (V) bekleyen pek yok. Tartışma U ile yatay bacağı biraz yukarıya kalkmış L arasında. Bir süre (bir yıl?) ekonomiler düştüğü yerde kalır sonra toparlanır, (U) diyenler var. Bir de toparlanma yavaş olur ve çok yıla yayılır diyenler var. (Yatay bacağı hafif yukarıya eğimli L). Bu arada Paul Krugman, W diye adlandırılan, hareketin olabileceğini gündeme taşıdı. Yani toparlanmanın bir noktada kendisini yeni bir daralmaya bırakması. Olabilir mi? Evet. İktisat politikasının bir şeyleri değiştirebileceğine olan güven sarsılırsa olur. Ortam da bu yönde duyarlılıkların artması için uygun. Ancak bir nokta var: Böyle bir ikinci darbe olursa, büyük bir olasılıkla, buradan toparlanmak V harfinin ima ettiği biçimde olmaz. Daha ağır tempoda olur gibi. Kuşkusuz bu görüşlerden her birisi için mantığa uygun gerekçeler verilebilir, veriliyor da. Bütün bu seçenekler ve onlar için verilen gerekçeler akla yakın gelebildiğine göre bu krizden çıkış biçiminin ne olduğunu bilmiyoruz. Bunda da şaşacak bir şey yok. Çünkü, krizden çıkmanın nasıl olacağı, yere çarpan topun hangi açıyla yukarıya doğru sıçrayacağı sorununa benzemiyor. Çıkış yolunu belirleyen, alınan politika kararları, toplumun bu kararlara tepkisi ve bu tepkinin iktisat politikası yapımcıları tarafından ne ölçüde algılanıp, hesaba katılarak bir sonraki aşamaya ilişkin kararların alındığına bağlı. İktisat bilgisi, iletişim becerisi ve politika sanatıyla ilgili bir süreç. Görebildiğim kadarıyla gerek uluslararası kuruluşların (sözgelimi IMF) ve gerekse ABD ve Avrupa'daki iktisat politikası yapımcılarının şu sıra birincil kaygıları krizden çıkışın çabuk ve yeni bir büyüme yolu üzerinde kalıcı olmasını sağlayacak politikaların neler olabileceğini bulmak. Bu aşamada pek fikir birliği olduğu söylenemez. ABD ile Avrupa arasında farklar olduğu anlaşılıyor. Buna karşılık, giderek güçlenen görüş, hem krizden çabuk çıkmak ve hem de ileride bu tür krizlerden korunabilmek için ülkeler arası işbirliğinin zorunlu olduğu biçiminde. Önümüzdeki dönemde dünya gündeminde bu konunun önemli bir yer tutacağı anlaşılıyor. 

    Bu yazı 26.06.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır