Arşiv

  • Mayıs 2024 (3)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Tasarruf oranını artırmak

    Hasan Ersel, Dr.17 Temmuz 2009 - Okunma Sayısı: 1348

    Türkiye'nin iç tasarrufları, yatırımlarını karşılamada yetersiz kalıyor. Bu nedenle yabancıların tasarruflarını kullanmaya talip oluyoruz. Ödemeler dengesi cari işlemler açığı veriyor olmamızın anlamı da bu. Ancak bu yıl yaşadığımız kriz ve görünen çıkış yolu, küresel sistemin bize eski koşullarla istediğimiz ölçüde dış dünyanın tasarruflarını aktaramayabileceği yönünde güçlü işaretler veriyor. Dışsal olarak belirlenmiş bir cari açık sınırı altında kaynaklarımızı dağıtmak zorunda kalacağız. Peki önümüzdeki seçenekler neler? İlk akla gelen durumu sürdürmek. Yani mevcut iç tasarruflarımız + ülkemize yönlendirebileceğimiz dış tasarruflar ne kadarsa, o kadar yatırım yapmak. Bu, sonuçta yatırımlarımızın GSYH'ye oranını düşürmek anlamına geliyor. Daha az tasarrufla, aynı büyümeyi ve istihdam artışını sağlamak olanaklı mı? Bazı koşullar sağlanırsa, evet. Akla gelen ilk yol yatırımlarımızın bileşimini değiştirmek. Örneğin, iş gücünü çok kullanan ama nitelikli iş gücü kullanmaya gerek olmayan, üstelik de ithal gereksinimi az olan sektör ya da projelere yönelebiliriz. Örneğin, binlerce insanın eline çapa verip sulama kanalları açtırmak gibi. Bu tür projelerin sabit sermaye yatırım büyüklüğü daha düşük olmasına rağmen, daha çok istihdam sağlayabilir. Bu, görünüşte işsizlik sorununu da çözebilir. Toplumsal açıdan sürdürülmesi arzulanan bir seçenek mi? Sanmıyorum. İkinci yol sermaye/hasıla katsayısını düşüren teknolojilere yönelmek. Bu yola gidersek, daha az yatırım yapmamıza rağmen büyüme hızımız düşmez, hatta artabilir de. Ancak bu durumda istihdamın yeterince artmaması olasılığı yüksek. Bir de bu teknolojileri temin etme sorunu var. Bu da sürdürülebilir görünmüyor.   Bir de tasarrufları artırma seçeneğimiz var. Ama kamu tasarruflarını mı, yoksa özel tasarrufları mı artıralım? Kamu tasarruflarını artırma sorununu ele alalım. Bu, kamunun gelirlerinden faiz ödemeleri dahil cari harcamalarını çıkardığımızda kalan büyüklüğün artması demek. Türkiye'de ilginç bir durum var. 2001 sonrası dönemde kamu kesiminin tasarruf oranı (kamu tasarrufları/GSYH) yükseliyor. Ama aynı dönemde özel tasarruf eğilimi (özel tasarruflar/GSYH) düşüyor. Bu durumda kamu tasarruf eğilimini artırma yönündeki politikalar, özel tasarruf eğilimini aşağıya çekmek gibi bir zafiyet taşıyor. Peki neden Türkiye'de kamu tasarruf eğilimi artınca özel tasarruf eğilimini düşmüş? Bu soruyu tatmin edici biçimde yanıtlamak zor. Türkiye'de tasarruflar konusunda yapılan önemli bir çalışma var: Caroline Von Rijckeghem ve Murat Üçer: The Evolution and Determinants of the Turkish Private Saving Rate-What Lessons for Policy?; TÜSİAD-Koç Üniversitesi- Ekonomik Araştırma Forumu Yayını, Şubat 2009. Bu çalışmada kamu tasarruf eğilimindeki değişmenin özel tasarruf eğilimi üzerindeki etkisinin iki kanaldan gelebileceğine dikkat çekiliyor (S.49-51). Bunlardan ilki, insanların, "Madem kamu kesimi tasarrufa başladı, o halde ileride vergi indirimleri olabilir. Demek ki eskisi kadar ihtiyatlı olmam için bir neden yok" biçiminde düşünebileceğini varsayan görüş. Yazarlar bunun Türkiye'de geçerli olabileceği kanısında değiller. Katılıyorum. Türkiye'de hiç kimse bu kadar saf değildir. İkinci görüşse, maliye politikasına disiplin gelmesinin mali piyasalardaki kamu baskısını azaltması ve saygınlığı yükseltmesi nedeniyle daha çok dış kaynak temin etme olanağının ortaya çıkması ve faizlerin düşmesi. Bu durumda özel kesimdeki karar alıcılar eskisi kadar tasarruf etmek istememiş olabilirler. Bu yorum, yazarlara da bana da daha inandırıcı geliyor. Eğer öyleyse, kamu tasarruf eğilimindeki artışın özel tasarruf eğilimi üzerindeki olumsuz etkisi, önümüzdeki dönemde azalabilir. Bu, iyi haber. Kötü haber ise kamuda tasarrufu artırmanın siyasal açıdan hiç de kolay olmaması. Hükümetler için cari harcamaları kısmak ya da kamu gelirlerini artırmak siyasal açıdan çekici seçenekler değil. Bunu görmek için son günlerdeki gazete manşetlerine göz atmak yeter. Geriye özel tasarrufları artırmak kalıyor. Devam edeceğim.

    Bu yazı 17.07.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır