Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    İran'a ilişkin haberleri anlamak pek de kolay bir iş değil

    Hasan Ersel, Dr.24 Şubat 2010 - Okunma Sayısı: 1254

    İran'dan gelen haberleri anlamak için uğraşmak gerek. Örnek olarak, birbiriyle ilgisi olmayan iki haberi ele almak istiyorum. Bunlardan ilki İran'ın kendi yapımı yeni bir savaş gemisinin törenle hizmete girmesiyle ilgili. İkincisi ise Devlet Başkanı Mahmud Ahmedinecad'ın tartışmalı seçimden sonraki ilk bütçesine ilişkin. 19 Şubat 2010'da yapılan bir törenle Jamaran adlı bu "yeni" gemi İran donanmasına katıldı. İran bu gemiyi dünyaya güdümlü füze "destroyeri" olarak tanıttı. Jamaran "yeni" ama 1960'ların gemi teknolojisini yansıtıyor. Çünkü, bu gemi İran donanmasında halen hizmet gören alvand tipi firkateynlere çok benziyor. Büyük Britanya yapımı olan bu gemilerin yapım çalışmalarına 1960'ta başlanmış ve 1969'da denize indirilmişlerdi. Gemi, gemilere karşı kullanılan 4 Çin yapımı C-802 ve iki ABD yapımı Standart SM-1 uçaksavar füze atıcısı taşıyor. C-802 İran donanmasının alvand tipi firkateynlerinde bulunuyor. Standard SM-1, 1960'lardan kalma bir füze ve büyük bir olasılıkla İran donanmasında hizmetten artık çıkarılmış olan ABD yapımı Babr adlı eski destroyerden sökülüp bu gemiye takılmış. Öte yandan İran'ın "destroyer" olarak takdim ettiği bu gemi 1400 tonluk. Oysa bugünün dünyasında destroyer denilince 6500-9000 tonluk ve güçlü silah donanımı olan gemiler anlaşılıyor. Jamaran büyüklüğünde bir gemiye ancak 1930'larda "destroyer" deniliyordu! Şimdi ise "korvet" adı veriliyor. Özetle "1930'ların sınıflaması bugün için geçerli ve 1960'ların teknolojisi de çağdaş kabul edilirse", İran bir "yeni güdümlü füze destroyerini" hizmete sokmuş bulunuyor! İkinci örnek ise Devlet Başkanı Mahmud Ahmedinecad tarafından 24 Ocak 2010 tarihinde meclise sunulan bütçe. 21 Mart 2010-20 Mart 2011 dönemini kapsayan bu bütçenin büyüklüğünün 3 trilyon 680 milyar İran Riyali, yani 368 milyar dolar olduğu açıklandı. Buradaki ilk gariplik "bütçenin" büyüklüğüne ilişkin. Bu rakam aşağı yukarı İran'ın GSYH'si kadar! Ne söylenmek istendiğini anlamak için yine uğraşmak gerekiyor. Bütçe yasası taslağında aslında iki bütçe var. Bunlardan ilki alışkın olduğumuz genel bütçe. Bunun büyüklüğü 1 trilyon 290 milyar İran Riyali. Kabaca İran'ın GSYH'sinin yüzde 28'i dolaylarında bir rakam. Ancak söz konusu yasa bir başka bütçeyi daha kapsıyor. O da devletin sahip olduğu bankalar ve girişimlerin bütçesi. Bu bütçenin büyüklüğü ise 2 trilyon 690 milyar İran Riyali. Ama bu noktada insanın kafası bir kere daha karışıyor. Bu iki bütçe rakamını topladığınızda Ahmedinecad'ın açıkladığı toplam büyüklük aşılıyor. Bunun nedeni bazı kalemlerin her iki bütçede de yer alıyor olmasıymış. Çift sayımın net büyüklüğü yaklaşık 300 milyar İran Riyali (30 milyar dolar). "İranlılar hesap yapmayı bilmiyorlar mı" diye bir soru aklınıza gelebilir. Tabii biliyorlar. Sorun başka: Genel bütçe meclisin denetimine tabi; oysa kamu bankaları ve girişimlerini ise dini lider Ayetullah Hamaney denetliyor. Bu durumda çift sayım olması, bazı faaliyetlerin hem meclis hem de dini lider tarafından denetlenmekte olduğunu gösteriyor. Kimin, kimin işine karıştığını çıkarmak zor değil. İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı, meclise sunulan teklifin bütçede geçen seneye oranla yüzde 23,6 artış öngörüldüğünü bildirdi. Ancak uzmanlar rakamları karşılaştırdıklarında artışın genel bütçede yüzde 32,9; kamu bankaları ve kuruluşları bütçesinde ise yüzde 35,2 olduğu sonucuna ulaşıyorlar. Bu bütçenin gelir kalemleri şimdiden kuşkuyla karşılanıyor. İran meclisi üyelerinin bazılarından bu bütçeye "enflasyonu tırmandıracak" eleştirileri gelmeye başladı bile. İran'da "bastırılmış" enflasyon bile 2009 Aralık ayı itibariyle son 12 ayda yüzde 13,5 (Tüketici fiyatlarıyla). Üstelik bu bütçe sübvansiyonların kaldırılmasını ve nakit destek verilmesini öngören bir reformu da içinde barındırıyor. Bakalım ne olacak?

    Bu yazı 24.02.2010 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır