Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Görüşmeci demokrasi

    Hasan Ersel, Dr.12 Nisan 2010 - Okunma Sayısı: 1368

    Demokratik bir toplumda, toplumsal kararlar bireylerin tercihlerine bağlı olarak ve sadece bu yolla alınır. Bunun en uygun biçimde nasıl yapılacağı sorusuna ise verilen yanıt, genelde 'oylama' biçiminde olur. Ancak bir sorun var: Bireylerin tercihlerini mükemmel bir biçimde toplumsal tercihlere dönüştürecek bir oylama sisteminin tasarlanamayacağı uzun süredir bilinmektedir. Ama bu, demokrasiden vazgeçilmesi gerektiği anlamına gelmez. Oylama, demokrasinin temel bir öğesidir; ama demokrasi oylamadan ibaret de değildir. Öte yandan kişilerin tercihlerine saygılı olunması ile bunların veri alınması aynı şey değildir. Aslında demokratik mekanizmanın işleyişinde, kişilerin tercihlerini değiştirme çabaları büyük önem taşır. Siyasal propaganda bunun en somut örneğidir. Bu bağlamda, son çeyrek yüzyıl içinde, giderek daha çok önem verilen bir konu da 'görüşmeci demokrasi' (deliberative democracy) yaklaşımıdır. Bu anlayışın temelinde, toplumsal karar almayı gerektiren konuların, yaygın katılımlı tartışmaya açılması yatmaktadır. Bu yolla, bir yandan toplumsal kararlar topluma doğrudan danışılarak alınmakta, ama öbür yandan da bu sürecin kişilerin tercihlerinin değişmesine, kişiler arası görüş farklılıklarının bir ölçüde törpülenmesine yol açması beklenmektedir. Bu yaklaşımı eleştirenler, oylama kuramındaki tartışmalarda ortaya çıkan temel sorunların giderilemeyeceğine dikkati çekmektedirler. Buna karşılık savunanlarsa, uygulamalı çalışmalardan elde edilen sonuçların 'görüşme' sürecinin oylama mekanizmasının daha güvenilir sonuçlar vermesini sağlayacak koşulları yaratmada etkili olduğuna dikkati çekmektediler. [Örneğn, C. List, R. C. Luskin, J. S. Fishkin, I. McLean: "Deliberation, Single-Peakedness, and the Possibility of Meaningful Democracy-Evidence from Deliberative Polls", yayımlanmamış çalışma, 2 Kasım 2009] İnsanlar bir konuyu nasıl tartışır? Akla gelebilecek ilk örnek insanların üzerinde anlaştıkları bir konuda, mevcut ahlaki ve yasal kurallar içinde en uygun çözümü aramalarıdır. Burada amaç birliği söz konusudur. Aranan bu amaca, mevcut koşullar altında varabilmenin 'adil' bir yolunu bulmaktır. Bu nedenle kişilerin ahlaki bakış açısıyla hareket etmeleri, adalet ölçütlerini gözetmeleri beklenir. Örneğin bir kasabanın girişine köprü yapılmasını herkesin istediği durumda, burada yaşayanların temel sorunu budur. Buna karşılık, kişilerin tercihleri arasında ciddi fark olduğu durumlarda, tartışma süreci, 'pazarlığa' dönüşecektir. Herkes tek başına ya da gruplaşarak, çıkacak sonucu kendi tercihi doğrultusunda etkilemeye çalışacaktır. Burada önemli olan nokta her kişinin ya da tercihleri benzeşen grubun ne istediğini 'iyi biliyor' olmasıdır. Bu tür süreçte kişilerin, kendilerini düşünmeleri yetmektedir. Pazarlık edenlerin adil olup olmamaları, sürecin işlemesi açısından birincil önem taşımamaktadır. Tabii ki sonucun adil olup olmadığı her zaman irdelenebilir. Sendika ve işveren arasında ücret pazarlığı buna örnek olarak gösterilebilir. Bir başla tür sorun ise kişilerin kendi tercihlerini kesin bilmediği durumda ortaya çıkar. Kişi kendi tercihlerinden emin değildir. Neyi tercih ettiği konusundaki inancının sağlam bir temeli yoktur. Bu durumda tartışma sürecini 'kendini keşfetme' olarak düşünmek gerekir. Bu süreç sonunda kişi, başkalarının yardımıyla kendi tercihlerinin ne olduğunu öğrenir. Tabii, bu süreç içinde başkalarının da tercihlerini, kısıtları görür ve neyin olup neyin olamayacağı hakkında da bilgisi netleşir. Bunun sonunda kişi belki de tavrını değiştirir. Anayasanın değiştirilmesi bu konuda tipik bir örnek. Çünkü çok boyutlu bir konu. Kişilerin tercihlerinin kendiliğinden netlik kazanması zor. Bu karar, sonuçta, halk tarafından, doğrudan ya da dolaylı bir biçime alınacaksa, bizleri tüm seçenekler ve bunların ne anlama geldikleri konusunda aydınlatacak çok daha yaygın ve yoğun tartışmalar yapılması gerekiyor. Oysa süreç pek de öyle çalışmıyor.

    Bu yazı 12.04.2010 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır