TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Son Avrupa şampiyonasında ufaktan bir kâbus çökmüştü futbolseverlerin üzerine. Yarı final maçının hemen arifesinde Türk futbol Milli Takımı'nın neredeyse yarısı ya sakattı ya da cezalı. Gazeteler şampiyona öncesi kurulan koca kadrodan Almanya maçında sahaya çıkartılacak bir 11'in bulunmasının şüpheli olduğunu yazıp duruyorlardı. Bu durumda takımın üçüncü kalecisi Tolga'nın ileride golcü olarak oynatılabileceği esprisi kaplamıştı etrafı.
Benzeri büyük bir sorunu Galatasaray yaşadı UEFA Kupası'nda çeyrek finale kalma maçları sırasında. Sakatlıklar ve cezalar nedeniyle defansın göbeğinde oynatacak oyuncusu kalmamıştı Galatasaray'ın. Sonuçta hücum oyuncusu Kewell'ı stoperde oynattılar.
Üniversitede makroiktisat ve parasal iktisat dersleri veriyorum. İleride kitaba dönüştürürüm diye parasal iktisat derslerinde kullanılmak üzere yıllar önce ders notları dağıtıyordum. Araya Merkez Bankası macerası falan girdi, güncelleyemedim ve benim ders notları öğrencilere dağıtılabilecek niteliklerini yitirdiler. Üç yıl önce üniversiteye dönünce bu notların sadece iki bölümünü yenileyebildim. Geriye kalanlar 'rafa' kalktı; tümden yeniden yazılmaları gerekiyor çünkü.
Annemle 70'lerde 'kitapsız profesörler' üzerine ara sıra konuştuğumuzu hatırlıyorum. Annem sıkı bir Cumhuriyet okuyucusuydu ve bazı köşelerde yer alan 'kitapsız profesörler' eleştirilerinden etkileniyordu. "Ne biçim profesör bunlar, bir kitapları bile yok" teması üzerine kuruluydu bu sohbetler. Şimdilerde "vay benim oğlumun da kitabı yok" diye hayıflanıp duruyor, ben ona yazdığım makaleleri, o makalelerin yer aldığı dergileri falan gösteriyorum, ondan el cevap: "Pek güzel de bir de kitap yazsan". Bu yılbaşı 'öncelikle yapılacaklar' listemin başına koydum bu notları yenileme işine başlamayı.
Üniversiteye dönünce ders notlarının iki bölümünü yenilediğimi söylemiştim az önce. Bunlardan birisi enflasyonun nedenlerine ilişkin. Özellikle yüksek enflasyonlar bütçe açıklarının merkez bankaları tarafından para basılarak finanse edilmeleriyle açıklanıyor. Bu süreçte enflasyonun giderek yükseldiğini gösteren hoş dinamik modeller var. Ek olarak bu tür bir parasallaşmanın nasıl para krizleri doğuracağını gösteren modeller de mevcut. Kısacası, bütçe açığı ve açığın merkez bankalarınca para basılarak finanse edilmesi yan yanı geldiğinde bin türlü musibet çıkması mümkün.
18 Mart'ta Fed yeni kararlarını açıkladı. Buna göre, bu haftadan başlayarak 2-10 yıl vadeli 300 milyar dolarlık uzun vadeli Hazine tahvili satın alacak. Daha önce de konut ipoteğine dayalı menkul kıymetlerden ve birer kamu kuruluşu niteliğindeki o iki komik isimli konut şirketinin çıkaracağı tahvillerden alacağını açıklamıştı. O planın parasal tutarı da 600 milyar dolardı.
Tamam, bu türden bir parasal genişleme doğrudan bütçe açığının para basılarak finansmanı anlamına gelmiyor. Ama 'doğrudan' gelmiyor. Mesela, kamu destekli o konut kredisi veren kurumlar başları belaya düştü mü Amerikan hükümetine dönmüyorlar mı? Dönüyorlar. Dolayısıyla, onların muhtemel zararları aslında ABD'nin gelecekteki bütçe açığı anlamına geliyor. Bu nedenle, o kurumlara Fed'in destek çıkması, bütçe açığının parayla finasmanı demek.
Al başına belayı; ders notları arasında en sağlamı olarak düşündüğüm enflasyon bölümü de elden gitti mi gider. Bizim Timur'a da gün doğdu: "Senin oğlun kitapsız profesör" diye takılmaya devam edebilir anneme. Kewell stopere geçer, FED de uzun vadeli 300 milyar dolarlık Hazine tahvili alırsa böyle olur işte. Hani yüksek enflasyonun ana nedeni merkez bankalarının bütçe açıklarını finanse etmek için para basmalarıydı?
Neyse o bölümün başına şöyle afilli bir ibare koyarsam belki kurtarabilirim işi: "Olağandışı dönemler olağandışı kararların alınmasını gerektirir." Ya da mesela bir dipnotta "Kewell stopere geçti de ne oldu" falan demagojisi yapabilirim.
Bu yazı 23.03.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
05/10/2024
Fatih Özatay, Dr.
04/10/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
03/10/2024
Fatih Özatay, Dr.
02/10/2024
Güven Sak, Dr.
01/10/2024